Burcu Karakaş / DW Türkçe
Tutuklu iş insanı Osman Kavala'nın "Gezi Parkı olaylarını finanse ve organize etmek için Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş.'yi kullandığı" iddiasıyla Cuma günü İstanbul'da düzenlenen operasyonda akademisyen ve sivil toplum üyesi 13 kişi gözaltına alındı.
Düzenlenen operasyon sonrası emniyetin yayınladığı açıklamada, gözaltına alınan çoğu kişinin Anadolu Kültür'le ilişiği olduğu notu vardı. Açıklamada ayrıca, "şüphelilerin Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için Anadolu Kültür AŞ.'ye ait DEPO isimli yerde toplantılar düzenledikleri" iddiası da yer aldı. Peki sivil toplum alanında faaliyet gösteren Anadolu Kültür girişimi neden operasyonun odağına oturdu?
Anadolu Kültür, kültür ve sanat faaliyetlerinin İstanbul dışındaki diğer kentlere de ulaşabilmesi ve bu kentlerdeki sanat üretiminin desteklenmesi amacıyla 2002 yılında kuruldu. Kâr amacı gütmeyen kurumda, bir yıldan fazla süredir iddianamesiz şekilde tutuklu bulunan ve sivil toplum alanında yaptığı çalışmalarla bilinen iş insanı Osman Kavala yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyor.
Kurumun internet sayfasında proje ve etkinliklerine destek verenler arasında Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Alman Başkonsolosluğu, Açık Toplum Vakfı, İsveç Başkonsolosluğu, British Council, Garanti Bankası gibi kuruluşlar olduğu belirtiliyor.
Anadolu Kültür'ün "Anadolu'da Kültür Sanat Diyaloğu", "Kültüre Çeşitlilik ve İnsan Hakları", "Avrupa'yla Kültürel İşbirliği" ve "Ermenistan'la Kültür Sanat Diyaloğu" olmak üzere dört ana çalışma alanı bulunuyor. Diyarbakır, Çanakkale, Batman, İzmir, İstanbul, Şanlıurfa, Aydın, Kars, Mardin, Antakya, panel, söyleşi, konser, sergi, sanat atölyesi, belgesel ve film gösterimi gibi etkinlikler düzenleyen kurumun faaliyet gösterdiği şehirlerden bazıları.
Anadolu Kültür'ün kuruluş aşamasında yer alan insan hakları aktivisti Zafer Kıraç, kurumun sanat yoluyla daha demokratik ve şeffaf bir Türkiye'nin oluşumuna katkıda bulunmak maksadıyla kurulduğunu söylüyor. Sanata ulaşamayan dezavantajlı gurupları harekete geçiren, ülkedeki coğrafi eşitsizliği ortadan kaldırmayı amaçlayan kurumun faaliyetleri için, "Benim çalıştığım zamanlar Paris'teki bir sergiyi ya da herkesin kolaylıkla ulaşamadığı bir yönetmeni Diyarbakır'a götürebiliyorduk" diyor.
Anadolu Kültür'ün daha eşit ve insanca yaşam koşullarına hizmet edebilmek için kurulduğunu ifade eden Kıraç, "İktidar Avrupa Birliği sürecindeyken yapılan çalışmalar o sürece destek olan çalışmalar olarak düşünüldü ama Türkiye'nin şu an gittiği yön açısından bundan hoşlanılmadığını ve eski gidişattan sapıldığı için de çalışmaların tehlike görüldüğünü düşünüyorum" diye konuşuyor.
Osman Kavala ve Anadolu Kültür ile birlikte uzun yıllar adalet sistemi ve hapishaneler üzerine çalışmalar yaptığını söyleyen Kıraç, "Çok acı ki Kavala ve anlayışı bugün onarmaya çalıştığı adalet sisteminin kurbanı" diye ekliyor.
İnsan hakları savunucusu avukat Eren Keskin'e göre de Anadolu Kültür'ün çalışmaları, sistemi ve siyasi iktidarı rahatsız etmiş durumda. Keskin, Anadolu Kültür'ün geçmişle yüzleşme konusunda yaptığı çalışmalar olduğunu hatırlatıyor. Keskin, "Yapılan operasyonun yüzleşme talebine karşı bir operasyon olduğu fikrindeyim çünkü Anadolu Kültür çalışmaları ile geçmişteki devlet politikalarıyla yüzleşmeye davet ediyor. Osman Kavala da bunu yapmaya çalışıyor" diyor.
Anadolu Kültür'e yapılan operasyonu "akıl almaz" bulduğunu söyleyen avukat Keskin, "Ancak bir taraftan da iktidarın cehaleti kutsadığı düşünüldüğünde saçma ve altı doldurulamaz olan iddialara şaşıramıyorum" diye ekliyor.