Anadolu Yürüyüşü'nün yarınki durağı Loç Vadisi

Anadolu Yürüyüşü'nün yarınki durağı Loç Vadisi

T24- Doğaya ve canlı yaşama zarar veren tüm yatırımların durdurulması için ''Anadolu'yu vermeyeceğiz'' sloganıyla yürüyüşe başlayan çevrecilerin yarınki durağı Kastamonu'da HES tehlikesiyle karşı karşıya olan Loç Vadisi.

Loç Vadisi'nde yapılması  planlanan projeye göre, vadideki akarsuyun çeşitli yerlerine 20 megavatlık enerji üreten hidroelektrik santraller kurulacak. Projenin ihalesini Ümran Boru ve iştiraki Orya Enerji aldı.

Kastamonu'daki Loç Vadisi, Akdeniz ve Karadeniz iklimlerinin birlikte görüldüğü ender yerlerden. Loç Vadisini Koruma Platformu şirketlerin ağaçları kesmeye başladığını, köylülerin topraklarına el koymaya çalıştığını söylüyor.

Loç Vadisi Koruma Platformu aktivisti olan Zafer Keçin'in Bianet'in röportajda Keçin, "Loç Vadisi'ndeki Devrekâni çayı Valla Kanyonu boyunca yedi, sekiz kilometre akar. Planlanan Hidroelektrik Santral (HES) projelerine göre bu akan su, yedi sekiz kilometrelik borularla tünele aktarılacak; şirket, 425 bin metrekarelik bir gölet oluşturacak. Dolayısıyla vadide su kalmayacak. Geriye 1,2 metreküplük su bırakılacağı söyleniyor, dalga geçer gibi. O su kime yetsin? Ancak taşların arasında kaybolup gider" dedi.

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken'in www.locvadisi.com adresinde yer alan yazısı şöyle:

"Loç Vadisi'ne sadece bir kere gidilir. Bir daha dönülemez. İnsanın etikemiği Loç'tan ayrılsa bile canı orada kalır. Loç'a gidene kadar bununsadece İstanbul'da yaşayan Loçlu arkadaşlarımız için geçerli olduğunusanıyordum. Ancak oraya gidince ben de Loç'a gidip oradan dönemeyenlerarasına karıştım.

UğurGürsoy, Loç'da doğmasa da tüm kalbiyle kendini Loç'a adamış gerçekbir doğa insanı. Uğur'un çok sevdiği Lada Niva cipiyle kayın ormanınınarasından önümüzü hemen hiç görmeden ilerliyoruz. Direksiyondaki Uğuryolun sonuna geldiğimizde "Birazdan herşeyi anlayacaksınız. Loçlularbile Loç'u buradan gözüktüğü kadar iyi bilmezler. Loç'u tanımakistiyorsan önce buraya gelmelisin" diyor. Kayın ormanı bittiğinde biziküçük bir düzlük ve onun önünde ahşap bir balkon karşılıyor. Öncebalkonun basit bir çardak işlevi gördüğünü sanıyoruz. Ama yaklaştıkçaUğur'un ne demek istediğini ve bizi nereye getirdiğini daha iyianlıyorsuz. Mükemmel bir özenle uçurumun tam kalbine kazınmış ahşapbalkon, sizi Loçun muhteşem manzarasıyla buluşturuyor. Elleriniztrabzanlara sımsıkı tutunurken yüzünüz karşıda yükselen VallaKanyonu'na bakıyor. Kanyonu bir sanatçı ustalığıyla işleyen Devrekâniçayı Valla'nın arasından yüzlerce metrelik yarlar oluşturarak Loçdüzlüğüne akıyor. Devrekâni çayı Loç'a ulaştığında kanyonun içindekiasi ve sert akışını bir yana bırakarak durulmaya, taşmaya veçevresindeki dört köye hayat vermeye başlıyor. İşte burası, Sarıyazmaisyanının başladığı Loç vadisi.

Uğur'un balkonundan manzarıyı izlerken Karadeniz'in en görkemlikireçtaşı vadisini yakından tanıyoruz. Kireçtaşı kayalıklarıgenellikle Akdeniz ve Ege'ye özgü oluşumlar ve Karadeniz'de ise bukayaçlara çok az rastlanıyor. Küre dağları geniş kireçtaşıkayalıklarından oluşması nedeniyle Karadeniz'deki diğer tüm dağlardanhemen ayrılıyor.

Burada, Devrekâni çayı'nın Anadolu'daki en benzersiz akarsusistemlerinden biri olduğunu anlıyoruz. Nispeten küçük bir akarsuolmasına rağmen birbiri ardına uzanan beş büyük kanyon sistemi ve bukanyonlar arasında oluşan düzlükler, akarsu güzergahının muazzam bircanlı zenginliğine sahip olmasına neden oluyor. Kanyonları oluşturankireçtaşı kayalıklarında sayısız nadir bitki ve kuş türü yaşarkennehrin düzleştiği ve yavaşladığı Loç gibi bölgelerde pek çok balık vebaşka akarsu canlısı çoğalma imkanı buluyor. Bu düzen, birbiri ardınasıralanmış beş kanyon ve ardında uzanan düzlükler içinde her seferindetekrar ediyor. Yani Devrekâni çayı yatağı üzerinde kendi kendini beşkez yeniden yaratıyor. Türkiye'deki pek çok akarsuda bu özelliğigörmek mümkün değil.

Loç'un evrensel değeri yalnızca Devrekâni çayının çok özel fizikiyapısından kaynaklanmıyor. Vadinin başka bir ilginç tarafı bir yüzününAkdeniz, öteki yüzününse Karadeniz özelliği taşıması. Bu tip vadilereyeyüzünde çok az rastlanıyor. Vadinin güneye bakan yamaçlarındaAkdeniz bitki örtüsüne özgü sandal ağaçlarından oluşan eşsiz ormanlaruzanırken kuzey yamaçlarında Karadeniz'in nemli kayın ve göknarormanları göze çarpıyor. Böyle bir yapının oluşması Loç Vadisi'ninyüzbinlerce yıllık bir doğa anıtı olmasından kaynaklanıyor. Buzuldönemleri arasındaki ısınma dönemlerinde Karadeniz bölgesine kadarulaşan sandal ağacı gibi Akdeniz kökenli canlılar, Loç'un sahip olduğukısmi Akdeniz iklimi nedeniyle bugün hâlâ daha bu bölgede yaşamayadevam ediyor. Başka bir değişle Loç binlerce yıllık doğal süreçlerinkayıt defterini tutuyor.

Vadinin akarsu kısmı ise bir başka benzersiz bitki örtüsüne evsahipliği yapıyor. Burada çayın taşkın alanında çınar ağaçları ve sarıçamlar benzersiz bir karışım oluşturarak vadinin evrensel değerinedeğer katıyor. Ilıman bölgelerin ağacı olan çınar ile soğuk iklimlerinağacı olan sarı çamın yanayana büyüdüğü ikinci bir coğrafya dünyadavar mı bilemiyorum.

Vadinin eşsiz doğal zenginliği burada yaşayan insanların karakterinede yansımış. Loç'ta doğup büyümüş Zafer Keçin vadiyi anlatırkenşunları söylüyor: "Bu dere burada yaşayan insanları birbirine bağlayanyegâne güç. Biz birbirimizi bu derenin kıyısında tanıyoruz. Buradabirlikte yüzüyoruz ve en güzel anlarımızı bu derenin kıyısındapaylaşıyoruz. Bu dere olmazsa biz de yokuz." Zafer Keçin'insözlerindeki tarifi zor doğa bilgisi, burada yaşayan hemen herkesinkültürüne ve dünya görüşüne sinmiş durumda. Burada yaşayan insanlardoğanın kendi varoluşlarının en temel nedeni ve bu vadinin buradakikültürün ortak kökü olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu nedenle, de sonzamanlarda pek çok vadinin başına geldiği gibi bu vadide de ortayaçıkan HES tehdidine karşı büyük bir mücadele yürütüyorlar.

Vadide çok yakın zamana kadar binlerce yıllık yaşam kültürü kendiahengi içinde devam etmekteyken bölgede bir hidroelektrik santral(HES) yapılacağı duyulduğunda her şey bir anda değişiyor. Hemİstanbul'da hem de burada yaşayan Loçlular vadilerinde HES yapılmamasıiçin büyük bir direnişe başlıyor. Yapılmak istenen HES, Vallakanyonundan Loç'a akan Devrekâni çayını önce 35 metre yüksekliğindebir baraj duvarı ile kesiyor, sonra da buradan alınan suyukilometrelerce uzunlukta bir tünele hapsederek elektrik üretmeyiamaçlıyor. Loç'a ve Loçlulara ise deredeki suyun yalnızca yüzde 10'u"can suyu" olarak veriliyor. Loçlulara göre bu durum hem derenin hemde kendi kültürlerinin ölümü anlamına geliyor.

"Efendim, bakın, buradaki barajın yüzde 10'luk bir can suyu vereceğisöyleniyor. Demek ki ortada canı alınan bir şey var. Buraya bu HESyapılırsa bölgedeki doğal yaşamın, buradaki eşsiz sucul ekosistemintümüyle yok olmasından endişe ediyoruz. Bilirkişilerin bu konularıdikkate almasını talep ediyoruz." Yakup Okumuşoğlu, Loç vadisinikorumak için yürütülen davanın avukatlığını yürütüyor ve vadiyi burayagelen keşif heyetinin başındaki hakime bu sözlerle savunuyor.Okumuşoğlu, Türkiye'deki pek çok derede başardığı gibi bu davaylabölgedeki HES projesinin yürütülmesinin durdurulmasını talep ediyor.Bir yandan yargıcın başkanlığında ve Yakup Okumuşoğlu'nunaçıklmalarıyla bilirkişi keşifi sürerken, diğer yandan vadininsakinleri olan bitenleri merakla izliyor. Bölge halkının çoğu HES'ekarşı olmasına rağmen bir grup insan projeyi destekliyor. Bölgesakinlerinden Hüseyin Amca "Şirket geldi halka iş, çocuklarına burs veköye zenginlik vaad etti. Üçümüzü beşimizi ötekilerden koparıp köyüparçaladılar. Önceleri iki yüzden çok adam baraja karşı davacıolmuştu. Sonra şirketin baskısıyla bir grup vatandaş azınlık da olsadavasını geri çekti. Önce bizi parçaladılar sonra da dereyi parçalamakistiyorlar. Ama bunu asla başaramayacaklar" diyor.

Bugün Türkiye'deki bin 700'den çok arkadaşı gibi Devrekâni çayıüzerindeki Loç vadisi de HES'lerin tehdidi altında vadide binlerceyıldır süren uyum bugün artık yerini korkuya, endişeye ve mücadeleyebırakmış durumda. Üstelik Loç Türkiye'nin en büyük milli parklarındanKüre Dağları Milli Parkı'nın tampon bölgesi sınırları içerisinde yeralıyor. Üstelik, Devrekâni çayı Havzası Küre Dağları Milli Parkı'nınönemli bir kısmını oluşturuyor. Ne tuhaf ki, burayı milli park ilaneden de HES ve baraj yaparak vadiyi yok etmek isteyen de aynı kurum:Türkiye'nin Çevre ve Orman Bakanlığı.

Loç vadisi benzersiz bir vadi olsa da burada oynanan HES oyunuTürkiye'nin diğer tüm vadilerindeki oyunla aynı. Vadinin gerçeksahipleri Loçlular, bu oyunu bozmak ve Loç'u sonsuza kadar yaşatmakiçin var güçleriyle çalışıyor. Sarıyazma İsyanı adını verdiklerikampanyaları, hiç şüphesiz Loç'dan Türkiye'nin diğer tüm köşelerinehızla yayılacak ve buradaki HES oyununun seyrini değiştirecek.

Nereden mi biliyorum?

Loçlu arkadaşlarımızın göz bebeklerindeki yaşam sevincinden. O sevinçsürdükçe, vadideki su da akmaya devam edecek. Günü geldiğinde, HESşirketi gidecek. Sarıyazmalılar, vadilerinde özgürce yaşamaya devamedecek."