Ali Ruhluel / Lefkoşa 1 Mart (DHA) - Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis\'in, “Türk ihlallerinin sona ermesi şartıyla, Kıbrıs sorununda bir diyaloğa hazır olduğu mesajını verdiği” duyuruldu.
Güney Kıbrıs Rum kesiminde yayınlanan gazetelere göre, Rum kesiminin “Halkın tamamı için avantajlı olacak ve karşılıklı kabul edilebilir çözümü amaçlayan bir diyalog istediğini” söyleyen Anastasiadis, “Ancak Kıbrıs Türk tarafının kabul edilemez iddia ve istekleri bulunduğunu” ileri sürdü.
Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)” içindeki eylemlerine de değinen Anastasiadis, “Kendisini daha çok kaygılandıran bir şey varsa, bunun Kıbrıslı Türklerin tutumu olduğunu ve Türk tarafının tutumunun, kaygıya sebep olmasına rağmen, şaşırtıcı olmadığını” söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yayınlanan Alithi Gazetesine göre, “BM Genel Sekreteri’ne açıkça ilettiği şeyi bir kez daha tekrarlamak istediğini” söyleyen Anastasiadis, “Türkiye’nin yasadışı faaliyetleri ile Kıbrıs Türk tarafının kabul edilemez iddia ve taleplerinin ortadan kalkması durumunda, Kıbrıs sorununun iç boyutlarıyla ilgili bir diyaloga hemen dahil olmaya, aynı zamanda öncesinde uygun hazırlık yapılması ve buna BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile AB’nin de katılması şartıyla, Kıbrıs’la ilgili yeni bir konferansa katılmaya hazır olduğunu” belirtti.
Anastasiadis söz konusu “tezi”, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar aracılığıyla, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya ilettiğini de söyledi. Anastasiadis’in dünkü yemin töreninde, hükümetin ekonomi stratejisi konusunda da net olduğunu yazan gazete, yeni beş yıllık hükümet politikasının odağında, karşılıksız krediler ile vergilendirmeye tabi tutulmuş mevduat sahiplerinin bulunacağını ekledi.
Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yayın yapan Alithi Gazetesine göre, Anastasiadis, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik olarak ise, “Kıbrıs sorununun çözümünün ardından, devletin gelirlerinin dağılımı şeklinin, bu gelirler her nereden gelirlerse gelsin, toplumlarını tam anlamıyla güvence alacağını” söyledi.
“Kendisini üzen şeyin Kıbrıs Türk liderliğinin tutumu olduğunu” öne süren Rum lider, “Çünkü Kıbrıs Türk liderliğinin bir kez daha gerek Hristofyas-Talat, gerek de kendisi ve Akıncı arasında varılan ve teyit edilen görüş birliklerinden geri çekildiğini” iddia etti. Gazeteye göre Anastasiadis “Bahse konu görüş birliklerinin, deniz alanlarıyla ilgili her türlü kararların, yeniden birleşmiş Kıbrıs’ın federal sorumluluğunu teşkil edeceğini açıkça tanımladığını” söyledi.
“Devletin gelirlerinin dağılımı şekli konusunda da –bu gelirler nereden gelirse gelsin- mutabakata varıldığına işaret eden” Anastasiadis, “Dolayısıyla tabi ki Kıbrıslı Türkler ayrı tutulmadan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal sakinlerinin tümünün haklarının güvenceye alınmakta olduğunu” savundu.
Habere göre Anastasiadis, “Üzerinde hem fikir olunan şeylere ek olarak, hükümetin, uluslararası kabul görmüş otoriteler ile en iyi uygulamalar ve Norveç modeli prototipinde olmak üzere, hidrokarbonlardan istifade edilmesinden ortaya çıkacak gelirlerin idare edilmesi için bir devlet fonu kurulmasına ilişkin olarak, Meclis’te bir yasa tasarısı ileriye götürdüğünü” söyledi.
“(Bunun) Kıbrıs halkının tamamının çıkarlarını, hukuki anlamda da güvenceye alan ek bir önlem olduğunu” savunan Anastasiadis, “Kıbrıs Türk liderliğinin kabul edilemez bir şekilde savunduğu şeylerin, geçerli olmamakla kalmayıp, bunun tam aksine nihai hedefin Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin stratejik çıkarlarına hizmet edilmesi olduğunu teyit ettiğini” de iddia etti.
Anastasiadis sözlerinin devamında “meydana geldiği görülen şeylerle, Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler ve bunun uzantısı olarak ülkenin tamamının kontrolü üzerindeki himayesinin sona ermesi için, Türk Ordusu\'nun daimi varlığı ile garanti ve müdahale haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin Crans Montana’daki talebin ne kadar da haklı olduğunun, daha da netleştiğini” de öne sürdü.
Kalıcı barış ve istikrara, Kıbrıs sorununun yalnızca kesin çözümüyle varılabileceğine şüphe olmadığını da savunan Anastasiadis “Karşılıklı saygı ile ayırt edilecek bir çözümden bahsederek, uluslararası hukuk ihlalleri konusundaki oldu-bittileri meşrulaştırmayacak bir anlaşmaya varılmasını hedefleyecek, halkın tamamının insanlık haklarını görmezlikten gelmeyecek, aynı zamanda Kıbrıs’ın AB üyesi olduğunu, dolayısıyla AB müktesebatına saygı gösterme yükümlülüğüne sahip olduğunu görmezden gelmeyecek bir çözümden” söz etti. Anastasiadis “Crans Montana’daki başarısızlığın akabinde, diyaloğun yeniden başlaması için harcadığı çabaların bu yönde olduğunu” söyledi.
Anastasiadis, “Ne yazık ki bunun hemen akabinde, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin yalnızca isteksiz görünmekle kalmayıp, uluslararası hukuk ihlalleri ve kabul edilemez iddialarla müzakerelerin yeniden başlamasını, en azından şimdilik imkânsız hale getirdiklerini” sözlerine ekledi.