Sözcü Gazetesi Ankara Temilcisi Saygı Öztürk, 15 Temmuz'da Türkiye'ye giriş yapan ABD Wilmington Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. İsmail Kul'un tutuklanması sırasında yaşananları anlatan avukatının açıklamalarını köşesine taşıdı. Kul'un Avukatı, Kul'un kardeşi hakkındaki bir ihbar üzerine polisin geldiğini, olayı öğrenince eve gelip durumu öğrenmeye çalıştığını, ABD'de profesör olduğunu söyleyince polisin, amirine telefonla durumu bildirdiğini, "Onu da alın gelin" talimatı üzerine emniyete götürüldüğünü öne sürdü. Kul'un, AKP milletvekili Ahmet Aydın tarafından 2010 yılında Fethullah Gülen'le tanıştırıldığını belirten avukatı, "Meclis Başkanvekili Aydın, müvekkilimi FETO'nun yanına götürmüş! Müvekkilim, tesadüfen 15 Temmuz akşamı yurda giriş yapmış, ifadesi alınmış ve şüpheli görüldüğü için tutuklanmış. Hatta TBMM kürsüsünde oturan Başkanvekili Ahmet Aydın, diğerinin iradesi yokken onu FETO'nun yanına götürüyor. Sonuç biri yaklaşık 5 aydır tutuklu, diğeri meclis başkanvekili ve tarihi konuşmada gülüyor. Hayırlı işler!” diye konuştu.
AKP'li Aydın'ın Meclis Başkanvekilliği'ni yaptığı anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinde 'gizli oy' kavgası çıkmıştı:
Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinin bugünkü (13 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan '"Beni Fetullah Gülen’e götüren milletvekili şimdi…"' başlıklı yazısı şöyle:
TBMM Genel Kurulu'nda, AKP'nin hazırladığı MHP'li çoğu milletvekilinin de desteklediği Anayasa değişikliği görüşmeleri başlayınca, Darbe Araştırma Komisyonu'nun yaptığı çalışmalar, o çalışmaların siyasi ayağının eksik olduğuna ilişkin eleştiriler de toz duman içinde kaybolup gitti.
Komisyonun CHP temsilcilerinden Aykut Erdoğdu, MHP Temsilcisi Mehmet Erdoğan her fırsatta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın davet edilmesini ve soruları cevaplandırmasını istedi. Ancak Komisyon Başkanı Reşat Petek ince bir taktikle çalışmalar sonuçlanıncaya kadar bu konuyu ustalıkla oyaladı. Akar ve Fidan gelmedikleri gibi ByLock kullanan milletvekillerinin listesi de komisyona ulaştırılmadı.
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu iddiasıyla 3 bin 721 hakim ve savcı, 4 bin 821 Silahlı Kuvvetler mensubu, bin 922 Jandarma, 32 Sahil Güvenlik, 20 bin 277 Emniyet mensubu, 63 bin 636 kamu görevlisi olmak üzere (görevlerine sonradan iade edilen 474 personel hariç) görevine son verilenlerin sayısı toplam 93 bin 935'e ulaştı.
Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen'in hesaplamasına göre görevine son verilen personel sayısı, istihdam edilen toplam kamu personelinin yüzde 2,8'ine karşılık geliyor. O alanda toplam istihdama göre en yüksek görevden almalar yüzde 23,4'le yargı mensupları, yüzde 14'le mülki idare amirleri, yüzde 7,8'le emniyet personeli oldu. Sözleşmeli olarak çalıştırılanlar da eklendiğinde, görevlerine son verilenlerin sayısı 120 bine yaklaştı. Bu kadar kişi işten atılırken, mesleklerinden edilirken, acaba siyasetçilere hiç dokunulmayacak mı?
ABD Wilmington Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. İsmail Kul, izinli olarak geldiği Bursa'da temmuz ayında tutuklandı. 29 Aralık 2016 tarihinde Orhangazi Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade verdi. İsmail Kul, kardeşi hakkındaki bir ihbar üzerine polisin geldiğini, olayı öğrenince eve gelip durumu öğrenmeye çalıştığını, ABD'de profesör olduğunu söyleyince polisin, amirine telefonla durumu bildirdiğini, “onu da alın gelin” talimatı üzerine emniyete götürüldüğünü öne sürdü.
İmam hatip lisesi mezunu olan, daha sonra Ege Üniversitesi Kimya Fakültesi'ni bitiren, devlet bursuyla ABD'ye gönderilen Kul, 28 Şubat sürecinde bursunun kesildiğini, kendi çabasıyla master ve doktorasını tamamladığını, ABD üniversitesinde göreve başladığını belirtti.
İsmail Kul, Savcı Muhammed Murat Salman'a verdiği ifadede, Fetullah Gülen'e gidişini şöyle anlattı:
"Ben, Fetullah Gülen'in, Pensilvanya'da bulunan evine toplam 4-5 defa sohbete gitmiştim. İlk defa katıldığım 2010 yılındaki sohbete bir milletvekilini götürdüğüm ifademde yer alıyor. Ancak bu husus ifademe yanlış yazılmış. Ben bu zamana kadar kimseyi Fetullah Gülen'in sohbetine götürmedim. Hatta tam tersi beni birileri sohbete götürdü. İfademde bahsetmiş olduğum milletvekili AK Partili vekillerden Ahmet Aydın'dır. Güneydoğu illerinden birinin vekilliğini yaptığını hatırlıyorum. Milletvekili Ahmet Aydın'la, 2010 yılında Philadelphia'da bir kültür festivalinde tanışmıştım. Festivalden sonra milletvekili ve yanında bulunan birkaç kişiyle birlikte kahvaltı yapmıştık. Daha sonra bu şahıslar Fetullah Gülen'i ziyarete gideceklerini, benim de kendilerine eşlik edebileceğimi söyleyince ben de kabul ettim. Olay bu şekilde meydana geldi.”
Tutuklu İsmail Kul'un avukatlığını ise Bursa Barosu'na kayıtlı Deniz Baykal yapıyor. CHP Antalya Milletvekili adaşı Deniz Baykal'ın, Anayasa değişiklik önerisiyle ilgili konuşması sırasında Başkan Ahmet Aydın'ın tutumuna da tepkisini sayfasına şöyle aktarıyor:
“Deniz Baykal konuşurken anlamsızca gülen Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın, Amerika'da kimya profesörü olan müvekkilimi FETO'nun yanına götürmüş! Müvekkilim, tesadüfen 15 Temmuz akşamı yurda giriş yapmış, ifadesi alınmış ve şüpheli görüldüğü için tutuklanmış. Eylem aynı. Hatta TBMM kürsüsünde oturan Başkanvekili Ahmet Aydın, diğerinin iradesi yokken onu FETO'nun yanına götürüyor. Sonuç biri yaklaşık 5 aydır tutuklu, diğeri meclis başkanvekili ve tarihi konuşmada gülüyor. Hayırlı işler!”
Fetullah Gülen'e kendisi gitmekle kalmayıp, başkasını da götürdüğü ifadede öne sürülen TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın'ın bu ifadedeki iddialara karşı söyleyeceklerini öğrenmek için aradım. Ancak sabahlara kadar çalıştığı için makamına gelmemişti.