Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta erken seçim yapılması için Meclis'i zorlayacağını söyledi, “Erdoğan'ın eski seçim kanunuyla seçime girmeyi kabul edeceğini zannetmiyorum” dedi. Batum, "6'lı masanın bundan sonra yapılacak baskılara boyun eğmemesi, dik durması gerekiyor” diye uyardı.
Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Süheyl Batum, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Erken seçim de aynı şey, yenilemek de aynı şeydir. Arada tek fark var, Avrupa'da cumhurbaşkanının yenilemesine 'fesih' adını veriyorlar, bizde ise fesih yok. Neden yok, çünkü bizde 1920'den; Meclis'in açılmasından beri 'Meclis'in sürekliliği' ilkesi var, en önemli organ kabul edildiği için Meclis sürekli toplanır. Diğer ülkeler gibi dönemler şeklinde toplanmaz, sadece tatil verebilir. Fesihte, Meclis'in görev süresi hemen biter, oysa bizde seçimler yenilendiğinde yeni seçim yapılıp Meclis seçilene kadar eskisinin görev süresi devam eder. O yüzden biz 'fesih' kelimesini kullanmıyoruz, 'seçimlerin yenilenmesi' diyoruz. Dolayısıyla Meclis 3/5 çoğunlukla cumhurbaşkanı istediği zaman seçimleri yenileme imkanına sahip. Ama bugüne kadar kullanmadı, şimdi 'kullanabilirim' diyor.
Yani seçimler 18 Haziran'da yapıldığında Erdoğan 3'üncü kez cumhurbaşkanı seçilemeyecek, bu ortada. Erken seçim yaparak veya cumhurbaşkanı kendisi yenilerse yine 3'üncü kez olamıyor. Anayasa'nın 116'ıncı maddesi, hatta 101'inci maddesiyle beraber bakın diyor ki; 'Bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı seçilebilir, 2 defadan fazla seçilemez' diyor. Ve 116'ıncı maddede buna bir istisna getiriyor; 'Sadece Meclis 3/5 çoğunlukla karar verirse cumhurbaşkanı 3'üncü kez seçilebilir” diyor. Önce 'Ne zaman 3'üncü kez seçilebilir, ne zaman seçilemez' onda anlaşalım.
Bugüne kadar Erdoğan hep şunu söylüyordu; 'Hadi gelin beraber erken seçim yapalım' diyordu, muhalefet de buna 'Biz erken seçime karşı değiliz' diyordu ama şimdi Anayasa'ya göre 'cumhurbaşkanının 3'üncü defa seçilememe' durumu açıkça ortaya çıktı. Bakın ne diyor; 'Cumhurbaşkanının 2'nci döneminde' yani şimdiki dönem, '2'nci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir', bu kadar basit. Cumhurbaşkanı ve AKP yöneticileri uzun süre 'Sistem değiştirdik, bu birinci dönem sayılır' gibi yanlış savlar ileri sürdüler. Oysa, hukuk birinci sınıf öğrencileri bile buna cevap verebilir; biz 61 Anayasası'nda yeni bir anayasa yaptık ama cumhurbaşkanı birinciden mi başladı, 1982 Anayasası'nda cumhurbaşkanının, Anayasa Mahkemesi'nin, kurumların yetkileri farklı, 2 meclis yerine tek meclis var ama cumhurbaşkanı 7,8,9 diye gitti, dolayısıyla '2017'de anayasayı değiştirdik, Erdoğan 2018'de birinci kez cumhurbaşkanı oldu sayılır' diye bir şey yok."
Prof. Dr. Süheyl Batum, AKP kanadından gelen mayıs tarihli açıklamaları da şöyle değerlendirdi:
“Bence blöf yapıyorlar, bugüne kadar eğer AKP iktidarının ‘cumhurbaşkanının seçimleri yenileyebilmesi’ imkanını bilmemeleri, ilk defa geçen hafta öğrenmeleri gibi bir şey söz konusu olabilir mi, olmaz. Yani ‘Anayasa'yı ilk defa okuduk’ olmaz, peki neden bugüne kadar ‘cumhurbaşkanı seçimi yenileyecek’ demediler, çünkü biliyorlar ki 3'üncü defa aday olmak imkanı onda yok, zamanını beklerlerse de yok. Anayasa'ya göre, Cumhurbaşkanının yenileme kararı almasından ancak 90 gün sonra seçim yapılabilir.”
Erdoğan’ın 6'lı Masa'nın “6 Nisan öncesi erken seçim” çıkışını kabul edemeyeceğini söyleyen Batum, “Çünkü bütün gücünü oradaki (il ve ilçe seçim kurulları) hakimlerinin kendi hakimleri olmasına dayandırıyor. Yani ‘Ben geçen seçimlerde il ve ilçe seçim kurulu başkanları 6 Nisan'dan önce en kıdemli hakim olmalarından dolayı ben istediğim şeyleri yapamadım, şimdi yapacağım’ diyor. Hatırlayın, İstanbul seçimleri sırasında İl Seçim Kurulu Başkanı bir kadın hakim, ilçe seçim kuruluna ‘kendi kendine tekrar sayım yapmaya başlayamazsın, benden izin alacaksın’ dediği için bütün yandaş gazeteler saldırdılar ve gurur duyulacak bir hakimi emekliye ayrılmak zorunda bıraktılar. O nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski kanunla seçime girmeyi kabul edeceğini zannetmiyorum” diye konuştu.
Batum, “Seçime doğru ‘seçim tarihi’ konusunda bir kaos çıkar mı?” sorusuna, “Çıkamaz, böyle bir zıtlaşmaya giderse 3'üncü defa seçilme şansının olmadığını o da biliyor. En son ihtimal ‘Tamam kardeşim, ben 14 Mayıs'a koydum’ diyerek seçimlere girebilir ama o seçimlerin meşruluğu ortadan kalkar. Bugüne kadar halkın oyuyla kazandım diyen Tayyip Erdoğan ‘katılma hakkının olmadığı’ bir seçime giremez” diye yanıt verdi.
Batum şu öngörüde bulundu:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mayıs'ı istiyor çünkü her zaman yaptığı gibi 'Demokrat Parti'yi bu tarihte getirmiştiniz, bizi de o gün kurtaracaksınız' diyecek, nasıl 12 Eylül'de referandumu yaptı, 28 Şubat'ı kullandı, nasıl 15 Temmuz'u kullandı –böyle iktidarların hepsi budur- şimdi de seçimi 14 Mayıs'ta yapmak istiyor. Fakat 14 Mayıs -eğer 90 gün olursa- bu kararı Şubat ayında almak zorunda, onu mümkün olduğu kadar Mart'a çekmeye çalışıyor, 60 gün dersek işine gelecek, 90 gün dersek işlerine gelmiyor.
'Seçimi 14-15 Mayıs'ta yapalım’ diye Meclis'i zorlamaya çalışacak ve seçimleri güncelliyorum diyerek yenileyecek. Ben seçimleri yenilemedim ama güncelledim diyecek. Mümkün olduğu kadar erken yapmaya çalışacak ama seçimi mutlaka 6 Nisan'dan sonraya almak için ve muhalefeti ikna için her şeyi deneyecek. Zaten Ali İhsan Yavuz böyle durumlarda devreye giren bir arkadaştır, aynen Recep Özel gibi. ‘Bunu mutlaka iptal ettireceğiz Ali İhsan, bul bir şey. Ciddi olsun, olmasın fark etmez’ diyerek hazırlanmış, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan bir bildiridir bu. 6'lı masanın bundan sonra yapılacak baskılara boyun eğmemesi, dik durması gerekiyor.”
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.