Anayasa hukukçusu Prof. Kaboğlu: Bu ortamda rejim değişikliğini içeren anayasa yapmanın demokratik meşruluğu yok

Anayasa hukukçusu Prof. Kaboğlu: Bu ortamda rejim değişikliğini içeren anayasa yapmanın demokratik meşruluğu yok

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu,Türkiye'nin içinde bulunduğu olağanüstü hâlde ‘anayasal kamuoyunun' oluşması için ortam ve koşulların bulunmadığını belirterek "Bu ortamda yapılacak anayasa değişikliği, hele de bir rejim değişikliğini kapsamına alan anayasa değişikliğinin demokratik meşruluğunun olmadığını söylemek için anayasa hukukçusu veya siyaset bilimci olmaya gerek bulunmamaktadır" dedi.

“Anayasa anlayışıma ters düşüyor”

Sputnik’ten Hüseyin Hayatsever’e konuşan Prof. Kaboğlu, AKP’nin MHP'ye sunduğu ve başkanlık sistemini getiren anayasa değişikliği taslağını değerlendirdi. Anayasa değişikliği taslağının kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşılmamasını eleştiren Kaboğlu, "Açıkçası anayasa yapım koşullarına uygun olmayan bir sürecin meşrulaştırıcı parçası olmak istemiyorum. Çünkü burada Türkiye'nin anayasasını, rejimini yeniden inşa etmek isteyen birtakım kişiler kapalı kapılar arkasında birtakım görüşmeler yapıyorlar ve onlar metni ortaya çıkarmadan kamuoyuna bilgiler sızdırıyorlar, bize tartıştırıyorlar ve bu yolla kendi çalışmalarına bizi de ortak etmek suretiyle meşrulaştırmaya çaba gösteriyorlar. Bu, benim demokrasi ve anayasa anlayışıma ters düşüyor" dedi.

“Ciddi bir gerileme var”

Kaboğlu, anayasayı değiştirmek için 2011'de 4 partinin uzlaşmasıyla Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulduğunu ve o komisyonun başkanlık sistemi önerisi nedeniyle dağıldığını kaydederken şöyle konuştu:

"Şimdi AK Parti ve MHP kapalı kapılar arkasında bir pazarlık yoluyla bir metin ortaya çıkardılar ve bu metin kamuoyundan saklanan bir metin. Burada esas yöntem olarak gerileme şudur; 4 partinin olduğu bir masa vardı, 60 madde ortaya çıktı, başkanlık o masayı dağıttı. İkinci masa Anayasa Mutabakat Komisyonu çalışmaya başlamadan dağıldı başkanlık yüzünden. Mini paket üç partiye indirgendi ama ne olduğu açıklanmadı. Dördüncüsü ise Devlet Bahçeli geçen yıl ‘Cumhurbaşkanı anayasal sınırlarına çekilmeden kendisi ile aynı masaya oturmam' dediği halde bu kez ‘Cumhurbaşkanı'nın anayasal sınırlara çekilmesi koşulundansa Cumhurbaşkanı'nın durumuna uygun bir anayasal düzenleme yapalım' dedi. Burada görüldüğü gibi iki önemli nokta var; anayasa yapım süreci bakımından ciddi bir gerileme var, ikincisi, ciddi çelişkiler var. Bunları görerek ancak Bahçeli'ye yapılan önerinin ne olduğuna bakmamız gerekiyor. Bunları değerlendirmezsek o zaman belki de MHP'nin ve AK Parti'nin bizim bilmediğimiz pazarlık sürecinin bir parçası haline gelme riskimiz var."

“Kelime oyunu yapıyorlar”

Ortada açıklanmış bir metnin olmadığını, sadece MHP ya da AKP tarafından yapılan açıklamalar bulunduğunu kaydeden Kaboğlu, "Onlar daha çok kelime oyunu şeklinde başkan mı cumhurbaşkanı mı biçiminde açıklamalar yapıyorlar. Ama bu çerçevede kamuoyuna yansıyanlar bağlamında bunun bir rejim değişikliği olduğu görülüyor. Rejim değişikliği, yasama ve yürütme yetkilerinin ve yasama ile yürütme arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlendiği bir anayasal değişiklik rejim değişikliğini ifade eder. Demek ki burada bir rejim değişikliği söz konusu. Böyle bir rejim değişikliği aslında bazılarının telaffuz ettiği üzere devletin yeniden inşası biçimindeki bir anayasal çalışma esasen bir kurucu meclis tarafından üstlenilmesi gereken bir görevdir" diye konuştu.