Anayasa Komisyonu’nda başörtüsü görüşmeleri başladı: İyi Parti, “başını örten ve örtmeyen” tüm kadınlara anayasal güvence istedi

 Anayasa Komisyonu’nda başörtüsü görüşmeleri başladı: İyi Parti, “başını örten ve örtmeyen” tüm kadınlara anayasal güvence istedi

T24 Ankara

AKP’nin başörtüsüne anayasal güvence sağlanmasını öngören anayasa değişiklik teklifi TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, anayasal güvencenin “başını örten ve örtmeyen” tüm kadınlar için sağlanması gerektiğini belirterek, teklifi yönelik değişiklik önergeleri hazırladıklarını açıkladı. Usta, bu önergelerin kabul edilmesi durumunda teklife destek vereceklerini açıkladı. 

TBMM Anayasa Komisyonu, başörtüsüne anayasal güvence sağlanmasını öngören anayasa değişiklik teklifini görüşmek üzere, AKP Milletvekili Yusuf Beyazıt başkanlığında toplandı. Teklif sahibi olarak komisyona bilgi veren AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, "Biz başörtüsü meselesini anlayabilirsek; serencamını, bu yasağın neden uygulandığını, uygulanma şeklini ve bu yasağın toplumdaki, kadınların hayatındaki etkilerini anlayabilirsek geçmişin yaralarını iyi etmek mümkün olacak ama devamında da toplumsal barışla ilgili çok büyük bir adım atmış olacağız" dedi. Zengin Meclis'te, kamuda ve eğitim hayatında artık fiilen başörtüsü yasağı olmadığını ifade etti.

“Anayasaysa anayasa, mutabakatsa mutabakat biz varız”

İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta ise, AKP’nin başörtü meselesini istismar ettiğini iddia ederek, “Şu anda da Ak Partili arkadaşlarımız, ellerine eksik bir metni almışlar ve mutabakat arıyorlar. Madem bu konu, yeniden siyasetin gündeminde, madem bu konu, yeniden masada; o zaman, Anayasaysa anayasa, mutabakatsa mutabakat, biz varız” dedi. İyi Parti ve CHP olarak kendilerinin meselenin çözülmesi noktasında var olduklarını ifade eden Usta, “Çalışmamız burada. Biz buradayız. Eksikleri gideren, özgürlük alanlarını genişleten ve milletimizin ekseriyetini ortak bir noktada buluşturacak, teklifimiz hazır. Biz hazırız” dedi. 

AKP’nin teklifinin yazım dili ve kanun tekniği açısından çelişkiler ve gereksiz tekrarlar içerdiğini de savunan Usta, şöyle devam etti:

“Başörtüsünün dini inanca bağlanması sakıncalıdır”

“Teklif metninden gidildiğinde, en azından hiçbir kadın ya da kişinin dini inancının gereğini yerine getirme/getirmeme noktasında ayrımcılığa tabi tutulamayacağı, özellikle vurgulanmalıdır. Kimse inancını açıklamak ya da ispatlamak zorunda bırakılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki devlet tarafsızdır ve bu ancak kamu görevlilerinin tarafsızlığı ile sağlanabilecektir. Başörtüsünün dini inanca bağlanması her şeyden önce başörtülü kadınlar açısından sakıncalıdır. Bir kadının niye başını örttüğüyle ilgilenilmesinin bir gereği yoktur. Başörtüsünün dini inanca bağlanması, başka birisine bunun dinin inanç çerçevesinde olup-olmadığı hususunda değerlendirme yapmasına imkan verecektir. Bu durum da en fazla mütedeyyin kesimi yaralayacaktır. Başörtülü kadınlar, neden kapandığına dair belgeyle mi gezecekler? Böyle bir belgeyi kim verecek? Böyle saçmalık olur mu? Bizim hazırladığımız öneride, kadınların başını örtme ya da örtmeme özgürlüğü ve giyim tercihleri anayasal güvence altına alınmaktadır. Başörtüsü üzerinden kadınların hiçbir baskı ya da dayatmayla karşılaşmamaları sağlanmaktadır. Ayrıca 24. Maddenin son cümlesinde yaptığımız değişiklikle, yapılan görevin gerektirdiği şekilde giyinme konusundaki tereddütler giderilmektedir. Toplumda sağlık, askerlik, hosteslik, polislik, adalet gibi belli hizmetler için öngörülen kıyafetlerle ilgili olarak da, başörtüsü tercihiyle ilgili bir engelleme olmaksızın, sıkıntı yaşanmaması sağlanmaktadır.”

Ailenin korunması ve çocuk haklarını düzenleyen 41’inci madde ile ilgili de eleştirilerde bulunan Usta, şunları söyledi:

“Evliliğin tanımı, Türk Medeni Kanunu’nun kabulünden itibaren bellidir. Bu konuda en ufak bir sorun da yaşanmamaktadır. Nüfus Hizmetleri Kanunu da evlilik birliğinin kadın ve erkek arasında kurulabileceğine ilişkin hükümler içermektedir. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanununun 3 üncü maddesinin (e) bendinde ise “toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa dair iddialarla ilgili başvuruları incelemek ve gerekli gördüğü hallerde ilgili mercilere iletmek” Komisyonun görevleri arasında yer almıştır.

TCK 122’nci maddesi, 2014 tarihli değişiklik ile “dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından” kaynaklı nefret halini suç alarak tanımlamış ve hapis cezası öngörmüştür. Toplumda nefret söylemi ve ayrımcılık yaratacak, algı yaratacak her türlü eylem ve söylemden uzak durulmalıdır. Teklifin genel gerekçe ve maddenin gerekçesinde yer alan, aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve sapkın akımlardan güçlü şekilde korunmasının, Teklifle öngörülen düzenleme ile sağlanmasının mümkün olmayacağı açıktır. Toplumdan bu düzenleme ile ilgili bir talebin, ya da uygulamada yaşanan sıkıntının varlığından söz etmemiz mümkün değildir.

“Önergemize tavrınız samimiyet testi olacak”

Özetle; başörtüsü ile ilgili getirdiğiniz teklife, başını örten ve örtmeyen kadınlara tam bir güvence getirecek olan önerimizle destek veriyoruz. 24’üncü maddeye ilişkin önergemize tavrınız sizin için samimiyet testi olacaktır. 41’inci maddeyle ilgili olarak da, bir değişikliği gerektirecek toplumsal bir talep veya anayasal bir boşluk görmemekteyiz. Anayasanın 24’üncü ve 41’inci maddeleri birbirinden tamamen ayrı hususlardır. Birlikte değerlendirilmesinin bir anlamı ve gereği yoktur. Konunun ortaya çıkışı da başörtüsüyle olmuştur ve bununla da sınırlıdır. Toplumsal uzlaşmanın en geniş kapsamıyla oluşması amaçlanmalıdır.” 

Altay: Uzlaşılmadan çıkan sonuç hiçbir amaca hizmet etmez

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da herkesin samimi olması durumunda bir sonuç alınabileceğini söyledi. Altay, şu ifadeleri kullandı:

“Ama burada dolanalım, bunları ters köşeye düşürelim mantığı varsa, buradan ne sonuç çıkar bilmem. Ama amaca hizmet eden, buradan uzlaşılmadan çıkan bir sonuç aslında amaca hizmet etmez. Bu bir alanda toplumun bir kesiminin hem inançlarında hem yaşam tarzından siyaseten beslenmek olarak, siyasi nemalanma olarak değerlendirilir.”

 Altay, üniversitelerde başörtüsü sorunuyla ilgili daha önce de kanun teklifi verilmek üzereyken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üniversitelerdeki başörtüsü sorununa son verdiğini kaydederek, “Üniversitelerde başörtüsü sorun olabilemez, nokta’ dedi. Kanun teklifini bile vermekten vazgeçtiniz” dedi.