Anayasa Mahkemesi, “anayasa” ihlali saydı, HSK hala sessiz

Anayasa Mahkemesi, “anayasa” ihlali saydı, HSK hala sessiz

Anayasa Mahkemesi’nin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan, tutukluluğu Anayasa Mahkemesi ve AİHM tarafından hak ihlali olarak nitelendirilen, buna karşılık 6 ay süresince yerel mahkemenin direnmesi nedeniyle tahliye edilmeyen Mehmet Altan’la ilgili tarihi kararı aynı zamanda tüm yargı organlarını bağlayıcı nitelikte.

Anayasa Mahkemesi, yargılandığı davada beraat eden Altan’ın, “hak ihlali” kararına rağmen 6 ay boyunca tahliye edilmemesinin yeni bir hak ihlali olduğunu karar altına alırken, yerel mahkemelere de “Kararlarımı tartışmaya yetkiniz yok” mesajı verdi. Bununla yetinmedi, Anayasa Mahkemesi’nin mahkemelerin baktığı davalardaki delilleri tartışamayacağını belirterek Altan’ı tahliye etmeyen İstanbul 26 ve 27. Ağır ceza mahkemeleri için, “Beni tartışmayın, hak ihlalini giderin. Bu yaptığınız yeni bir hak ihlali” dedi. Yeni hak ihlalini de karar altına alarak Altan’a tazminat ödenmesine hükmetti.

Bir hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra artık “hak ihlali” kararlarının gecikmeksizin uygulanması beklenir. Ancak öyle olmuyor. Gezi davasında AİHM’nin verdiği ağır “hak ihlali” kararına rağmen iş insanı Osman Kavala hala tutuklu. Savcı da geçtiğimiz günlerde verdiği esas hakkındaki mütalaada Kavala’nın tutukluluğunun devamını istedi.

Güç, nereden alınıyor?

Mahkemeler, kararlarının uygulanması zaten anayasa kuralı olmasına rağmen AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamama gücünü nereden buluyor?

Elbette başta siyasi iktidardan, ardından da Hakimler Savcılar Kurulu’ndan.

Anayasa Mahkemesi’ne, savunma gönderen Adalet Bakanlığı, hala Altan davasında hak ihlali kararını uygulamayan mahkemeleri savunuyor ve başvurunun reddedilmesini istiyor.

Yakın zamanda örneğini gördük, yargının verdiği karar doğru ya da yanlış, istinaf mahkemesinin beraat ve tahliyesine hükmettiği Metin İyidil davası için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yargı camiamız için çok çok üzücü bir adım olmuştur. Ve ilginç olan şey şu tabi talimatlarını da verdik bunların. Kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ'cü olması bu işin nerelere vardığını gösteriyor. Ne gibi oyunlar olabileceğini de arkasında tabi gösteriyor. Hak sonunda er veya geç yerini buluyor. Düşünün müebbet hapse mahkum olmuş bir kişiyi tahliyesini verme gibi bir yola gidiyorlar. Böyle bir adımı nasıl atabiliyor bir mahkeme? Bu anlaşılabilir bir şey değil. Sağ olsun Adalet Bakanlığımız ve savcılarımız adımlarını attılar ve operasyonla da yakaladılar, tekrar cezai müeyyide uygulanmaya başladı. Malum içeride şu an" yorumunu yaptı. Sonuç, İyidil’le ilgili karar kalktı, İyidil, yeniden tutuklandı, beraat kararını veren istinaf mahkemesi üyeleri başka kentlere atandı.

Altan davasında uygulama aksi yönde

Gelelim yeniden Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına…

İyidil davasında bu adımları atan Hakimler ve Savcılar Kurulu, Altan’ı tahliye etmeyen yargıçlar için ne yaptı, hiçbir şey.

Şikayet edilen İstanbul 26 ve 27. Ağır ceza mahkemesi yargıçları Kemal Selçuk Yalçın, Mehmet Akif Ayaz, Abdurrahman Orkun Dağ ve Seval Alaçam için şikayetin işleme konulmaması kararı verildi.

Üstelik bu karar, verildikten 13 ay sonra, Aralık 2019’da Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu’na tebliğ edildi.

Yeniden suç duyurusu

Çalıkuşu, Anayasa Mahkemesi’nin 20 Ocak tarihli, “hak ihlalinin giderilmemesi de hak ihlali” kararından sonra, anayasayı çiğnediğini belirttiği yargıçlar hakkındaki bu karara itiraz etti.

Çalıkuşu, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’ni yok sayan, Anayasa Mahkemesi kararına direnen ismi geçen bu dört hakim hakkında ‘işleme koymama’ kararı alabilen siz kurulunuzun, başvurumuz üzerine  yapacağı yeniden inceleme aşamasında eğer ki kurulu anayasal bir kurum olarak görüyor ve anayasaya bağlı olduğunu kabul ediyor isek, Anayasa Mahkemesi kararını okumanızda fayda görmekteyiz. Anayasa Mahkemesi kararına direnen, Altan’ı tahliye etmemek için önce kararın tebliğini isteyen, sonra Resmi Gazete’de yayımlanmasını bahane eden, sonra da AYM kararı ile bağlı olmadığını beyan eden yargıçlar için Anayasa Mahkemesi gerekli yorumu yaptı. Bu yargıçlar anayasaya aykırı hareket etti. Bile bile, kasten görevlerini yerine getirmemelerinin soruşturma açmamaya karar verebilmek demek yasa ile size verilen denetim görevini yerine getirmemekle eş anlamlı olacaktır. Bu ülkeye ve geleceğine, umutlarına, anayasal düzene verdiğiniz hasar ve yıkımın ağırlığının farkına varmanız ihtimali varsa, büyük hukuksal hatadan ve haksızlıktan dönmenize vesile olması dileği ile itiraz ve yeniden inceleme sonucunda isteğimiz gibi karar verilmesini diliyorum.”

HSK ne yapar?

HSK’nin, itiraz ve yeniden inceleme talebi için nasıl bir karar vereceğini göreceğiz. Ancak bu kararı beklerken unutulmaması gereken bir nokta daha var. Aynı HSK, Cumhuriyet davasına da bakan, Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamadığı için şikayet edilen yargıçlardan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ı, Temmuz 2018’de Yargıtay’a üye olarak seçti. Altan kararını uygulamamasından hemen sonra… Dağ, kısa sürede atandığı dairede heyet başkanlığına da getirildi. 

Sadece bu bile Türkiye’de yaşananların, özellikle de hukuk alanında yaşananların sürpriz olmadığını, bir başka bakış açısıyla hareket edildiğini göstermeye yetiyor.