Kamuoyunda “iç güvenlik paketi” olarak bilinen ve Anayasa Mahkemesi’ne iptali için yapılan başvuru nedeniyle Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu ve Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Av. Fikret İlkiz 25 Mayıs 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof.Dr. Zühtü Arslan’ı ziyaret ederek, Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği ile Türk Ceza Hukuku Derneği tarafından Anayasa Mahkemesi için birlikte hazırladıkları “amicus curiae” * raporunu sundu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, iç güvenlik paketine sert eleştiriler içeren rapor nedeniyle iki derneğe teşekkür etti.
Raporun sonuç ve değerlendirme kısmında “AYM’nin 6638 sayılı yasanın Anayasaya’ya uygunluğu konusunda vereceği karar, ‘teknik denetim’in hayli ötesine geçecek etki ve sonuçları da beraberinde getirecektir. Şöyle ki; kararın etkileri, yasal, anayasal ve Avrupai düzlem olmak üzere mekan yönünden, bugün ve geleceğe etkisi bakımından zaman yönünden çok yönlü olacaktır” denildi.
'Raporun tamamını okumak için tıklayın'
Raporda şu ifadelere yer verildi:
Yasal bakımdan; güvenlik ve özgürlük ilişkisi çerçevesinde yaratılan kavram karmaşası ve bilgi kirliliği, özgürlükler hukuku deyimleriyle aşılabilecek. Güvenlik adına, neden olunan “korku toplumu”ndan kendine güvenen “haklar toplumu”na geçişe elverişli bir zemin yaratabilir.
Anayasal düzlemde; 1982 Anayasası, askeri dönem mirası tortularına ve iç çelişkilerine, denge ve denetim düzenekleri yönünden zaaflarına rağmen, özellikle hak ve özgürlükler alanında yapılan değişiklikler, olumlu yönde bir başkalaşıma da neden olmuştur. Madde 13’ün tek başına gereklerinin yerine getirilmesi, Anayasa’nın metamorfozundan söz etmek için yeterli olabilir. Bunda, AYM belirleyici bir işleve sahiptir: Özgürlükler güvencesi yönünden yürürlükteki Anayasa’nın etkililiğini sağlamak ve eğer bir gün yeni anayasal düzene geçilir ise, mevcudun gerisine düşmemek.
Avrupa düzleminde; AYM kararı, yasanın uygulamasının yol açacağı hak ihlalleri sonucu bireysel başvuru yoluyla oluşacak dosya sayısının kabarmasını önlemeyecek sadece, insan hakları hukuku bakımından ulusal ve Avrupa düzlemi arasındaki açının nitelik olarak en aza indirilmesine katkıda bulunacak.
Sonuç olarak, 6638 sayılı yasanın Anayasa’ya uygunluk denetimi, “insan haklarına dayanan Devlet” tanımını test etme özelliğinin ötesinde, Türkiye toplumunun uluslararası toplumun onurlu bir üyesi olma özelliğinin de testi niteliğinde olacak.
Hükümetin, 17 Şubat’ta TBMM Genel Kurul gündemine getirdiği İç Güvenlik Paketi, 1.5 ay süren kavgalı-yaralamalı görüşmelerden sonra yasalaştı. “Polis devleti yaratıyorsunuz” eleştirilerine hedef olan düzenleme, Genel Kurul salonunda eylem, kavga, protesto ve sloganlar eşliğinde günlerce tartışıldı. Görüşmelere, hükümetin çözüm süreci stratejisi gereğince Nevruz haftası ara verildi. İktidar Partisi, tartışmaların daha fazla uzamaması için tasarının en çok tartışılan maddelerini yasalaştırdıktan sonra, kalan maddeleri metinden çıkardı. Böylece Meclis’e 132 madde gelen tasarı 68 madde olarak Genel Kurul’dan geçti. Özellikle toplumsal eylemlerde polisin müdahale yetkisini arttıran düzenleme, “gözaltı sürelerinin arttırılması”, “polisin arama yetkisi”, “önleyici gözaltı”, “jandarmaya siyasi müdahale” başlıklarında sert dille eleştirildi. Meclis tarihinde nadir yaşanan bir durumla, üç muhalefet partisi ortak hareket ederek yasaya direndi. CHP tarafından seçimden önce Anayasa Mahkemesi’ne götürülecek olan tartışmalı düzenleme, özetle şu hükümleri içeriyor:
‘Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar’ gerekçe gösterilerek, toplu olarak işlenen suçlarda polise 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi verildi. Polis, başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle eylemi suç oluşturmasa bile kişileri ‘önleyici gözaltı’ adı altında, olay yerinden uzaklaştırabilecek.
Polis, molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıranlara veya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılacak ölçüde silah kullanabilecek. Yasadışı yürüyüş ve gösterilerde gerektiğinde boyalı su da kullanılabilecek. Bu yetkilerin kullanımına ilişkin denetimler kurum amirleri, mülki idare amirleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve ilgili bakanlığın teftiş elemanlarınca yılda en az bir defa yapılacak. Bu faaliyetler Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca da denetlenebilecek. Polis, Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanı’nın yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimi tespit edip dinleyebilecek. Yazılı emirle yapılan bu işlem, 48 saat içinde hâkimin onayına sunulacak.
Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem, işaret taşıyarak veya bu simgelerin olduğu üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar; kanunların suç saydığı afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç, gereçler taşıyarak, bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazlarıyla yayınlayarak katılanlar, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası alacak. Bu suçun ceza alt sınırı 2 yılın altında olduğu için tutuksuz yargılanabilecekler.
Kimlik gizlemek için yüzlerini tamamen veya kısmen, bez gibi malzemelerle örterek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak da suç kapsamına alındı. Cezası, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı 4 yıldan az olamayacak. Sadece kaşkol ile yüzünü örten bile tutuklanabilecek.
Toplumsal olaylarda, kamu mallarına verilen zararlar ile gerçek ve tüzel kişiliklerin mallarına verilen zararların devletçe karşılanması halinde, ilgili idare bunu sorumlulara yansıtacak. Zararın karşılanmasında zaman aşımının önüne geçilmesi için de bu süre bir kat arttırıldı.
Vali, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için emir verebilecek. Vali, askeri kuruluşlar dışında, mahalli idareler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının itfaiye, ambulans, çekici, iş makinesi ve tedbirlerin zorunlu kıldığı diğer araç ve gereçlerinden yararlanabilecek, personeline görev verebilecek. Vali gerekirse, emir ve talimatlarını kolluk aracılığıyla uygulayacak. Bunların yerine getirilmemesi veya geciktirilmesi nedeniyle oluşan zararlar, sorumlu kamu görevlilerinden tazmin edilecek. Valilerin bu yetkileri, ilçelerde kaymakamlar tarafından kullanılabilecek. Valinin aldığı kararlara aykırı davrananlar, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın askeri görevleri dışındaki diğer eylem ve işlemleri, İçişleri Bakanlığı’nca denetlenecek. İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanlığı’nda daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarını, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda kurmay başkanı, karargâhta görevli başkanlar ve bölge komutanlarını atayacak. Jandarma personeli, askerlik dışındaki suçları nedeniyle İçişleri Bakanı’nca görevinden uzaklaştırılabilecek. Belediye sınırları içinde, hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler jandarmanın görev alanına verilebilecek. Jandarma ve Sahil Güvenlik mensuplarının kıyafetleri, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenecek.
Emniyette, 5 yıl içinde bir üst rütbeye terfi edemeyen emniyet amirleri ile dördüncü, üçüncü ve ikinci sınıf emniyet müdürleri, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartlara haiz olmak kaydıyla emekliye sevk edilecek. Muhalefete göre 2 bine yakın emniyet müdüründen 1500’ü bu yolla emekli edilecek. Birinci sınıf emniyet müdürlerinin bulundukları rütbedeki en fazla bekleme süresi 6 yıl olacak. Polis Koleji kapatılacak, öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygun okullara kaydedilecek. Eğitim-öğretim personeli ise öğretmen unvanlı kadrolara atanacak. Polis alım yaşı da 30’a çıkacak.
Sentetik uyuşturucu maddelere yönelik cezai yaptırımın daha caydırıcı hale getirilmesi için, ‘sentetik kannabinoidler (bonzai) ve türevi uyuşturucu maddeler’ de ceza yasası kapsamına alındı. Bu maddelerin imali ve satışına yönelik ceza yarı oranında arttırıldı. Okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethanelere 200 metreden yakın mesafedeki suçlarda 7.5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Polis, amirin yazılı, acele hallerde sözlü emriyle kişinin üstünü, eşyasını ve aracını arayabilecek. Daha önce dışıyla sınırlı olan araç araması, aracın içini de kapsayacak. Bu işlem yapılırken aramanın gerekçesini içeren bir belge verilecek. Araç kiralama şirketleri, araç ve kiralayanlara ilişkin kimlik bilgilerini polise verebilecek. Bu şirketlerin bilgisayarları, kolluk kuvvetlerinin bilgisayarlarına bağlanacak. Polis müşteki, mağdur ve tanıkların istemesi halinde evde veya işyerinde ifadelerini alabilecek. Polise, toplumda infial yaratan, öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kaçakçılık, fuhuş, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti gibi suçlarda, suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla 24 saate kadar gözaltı yetkisi de verildi.
Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde, ‘havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı patlayıcılar, demir bilye ve sapan’, bulundurulması ve taşınması yasak olan maddeler kapsamına alındı. Bunları taşıyanlara verilecek cezalar da arttırılarak, 2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası getirildi. Cezanın alt sınırı 2 yılın üzerinde olduğu için bu durumdakiler tutuklanabilecek.
* Amicus curiae (Latincede ‘mahkemenin dostu’), hukukla ya da gerçekle ilgili bilgi vermek ya da tavsiyede bulunmak suretiyle mahkemeye yardımcı olan kişi ya da kuruluş. Davada taraf olmadığından, davanın sonucundan doğrudan çıkarı olan ve bu nedenle duruşmaya katılmasına izin verilen müdahilden farklıdır. Bir amicus curiae normal olarak mahkemenin izni olmaksızın duruşmaya giremez; çoğu mahkeme de bu nitelikteki kişilerin duruşmaya girmesine ender olarak izin verir. ABD Yüksek Mahkemesi ise federal, eyalet ve yerel hükümetlerin kendilerini ilgilendiren herhangi bir davada mahkemenin ya da tarafların rızası olmadan da görüşlerini bildirmelerine izin vermektedir. Özel kişilerin amicus curiae olarak duruşmaya girmesi, iki tarafın da rızasına ya da mahkemenin iznine bağlıdır.