Anayasa Mahkemesi, terör suçundan tutuklu bir kişinin bireysel başvurusu üzerine, kargo yoluyla cezaevine gelen dokümanların terör suçlarından cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülere verilmemesini 'ifade özgürlüğünün ihlali' olarak saymadı.
Anaya Mahkemesi kararında, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan cezaevinde tutuklu bulunan İbrahim Kaptan'ın, kargo yoluyla ve yakınları tarafından getirilen kitap, dergi ve bazı dokümanların kendisine teslim edilmemesi üzerine İnfaz Hakimliği'ne yaptığı başvurunun reddedildiği, Kaptan'ın bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptığı belirtildi.
Yüksek Mahkeme, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da ceza infaz kurumlarında terör suçlarından tutuklu ve hükümlü bulunanlara öğretimine devam edenlere gelen ders kitapları hariç, kargo yoluyla ya da yakınları tarafından getirilen dokümanların teslim edilmeyeceği yönünde karar aldığını, bu kararın Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu tarafından da uygulandığına dikkat çekerek, "Adalet Bakanlığı verilerine göre şikayetin olduğu dönemde ceza infaz kurumlarında yaklaşık 245 bin hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Bu kişilerin tamamına gönderilen yayınların incelenerek mahpuslara verilmesini istemenin, ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olacak derecede yükümlülük oluşturmasına yol açabileceği açıktır. Nitekim kurul kararında da terör örgütü mensuplarının haberleşmeleri ile emir ve talimat gönderilmesinin önlenmesi amaçlarından bahsedilmektedir" denildi.
Kararda, başvurucunun emanet ücretini yatırdığı taktirde infaz kurumu idaresi aracılığıyla süreli ve süresiz yayın talep etme hakkı olduğu, infaz kurumunun kütüphanesinden de yararlanabileceği, ancak bunlarla ilgili bir şikayeti bulunmadığı belirtilerek, "Başvurucunun şikayetinin somut bir yayına veya bilgiye erişememesine ilişkin olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda Anayasa Mahkemesi, infaz kurumunun kurum güvenliği ve suç işlenmesinin önlenmesi amacına yönelen şikayet konusu zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantısız da olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Somut olayda, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı anlaşılan başvuru konusu, uygulama nedeniyle başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmez olduğuna karar vermiştir" denildi. (DHA)