Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, "Kendi hükümetim açısından söylüyorum; 12 yıllık iktidar içerisinde ne zaman demokratikleşme alanında ileri adımlar atılmış ise hep kazandık hep oyumuz arttı. Ne zaman kendi içimize kapanmışsak günlük sorunlarla uğraşır hale gelmişsek, o zaman içe doğru bir büzülme yaşandı" şeklinde konuştu.
AA'da yer alan haber şöyle:
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel hakkına başvuru noktasında tek başına kaldıklarını, milletin yüzde 58 ile 'bu iş çok iyi' dediğini ve mahkemenin yapısını değiştirdiklerini belirterek, "Bireysel başvuru olmasaydı, bugün yaşadığımız olayı yaşamamış olacaktık. Dolayısıyla bunu bir ileri demokrasi noktası olarak görüp, birey haklarını genişleten bir iş olarak kabul edenler bence bugün kazandılar. Ama bu meseleye sadece siyaset ideolojisi noktasından bakıp 'Hayır' diyenler, bugün ne kadar sevinseler de hak noktasında kayıptalar" dedi.
Arınç, Bursa Gazeteciler Cemiyetince Basın Kültür Sarayı'nda düzenlenen "Gazetecilik Başarı Ödülleri Yarışması Ödül Töreni"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'de özgürlük alanlarını genişletmek, demokratikleşmede daha ileri noktalara gelmenin amaçları olduğunu, ancak bu konularda yerli yersiz eleştiriler aldıklarını söyledi.
Haklı, yerinde olan eleştirilerin de olduğunu, bunları kabul edebileceklerini, tamir etmek için çalışacaklarını ancak bazen de haksız eleştiriler hatta suçlamalar karşısında kalabildiklerini anlatan Arınç, siyasi hayatında belli bir noktaya geldiğini, 19-20 yaşından beri siyasetten uzak kalmadığını bildirdi.
Demokratikleşmenin önemine dikkati çeken Arınç, "Kendi hükümetim açısından söylüyorum; 12 yıllık iktidar içerisinde ne zaman demokratikleşme alanında ileri adımlar atılmış ise hep kazandık hep oyumuz arttı. Ne zaman kendi içimize kapanmışsak günlük sorunlarla uğraşır hale gelmişsek, o zaman içe doğru bir büzülme yaşandı" diye konuştu.
Arınç, ileride herkese anlatacağı konulardan birinin 12 Eylül 2010 referandumunda Anayasa'nın 26 maddesinin değiştirilmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunun meclisteki fedakarlık noktasındaki çalışmalarını yaptık. Tek başımıza yaptık. Ama hemen diğer partilerin hepsi, belli açılardan eleştirdi, oylamaya katılmadı, 'Evet' demedi, sonunda milletimizin önüne götürdük. Milletimiz de her şeye rağmen yüzde 58 ile 'Evet' dedi, anayasa değişikliği gerçekleşti. Şimdi günlük hayatımıza bakalım; Anayasa Mahkemesi'ne bireysel hakkına başvuru noktasında tek başımıza kalmıştık. Aziz milletimiz de yüzde 58 ile 'Bu iş çok iyi' dedi. Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirdik. Eskiden 11 asil 4 yedek vardı, yedek ölünceye kadar yedek, asil ölünceye kadar asildi. Öyle yedek üye vardı ki hayatında bir tek karara imza atmadan emekli oluyordu. 11 kişinin içerisinde kutuplaşmalar ve gruplaşmalar vardı. Hemen hemen Anayasa Mahkemesi'ne götürülen bir konunun akı önceden tahmin etmek mümkündü. Ama bu sayı yedek asil ayrımı olmadan 17'ye yükseldi, kendi içinde yeni bir yapılanma oldu, taban zenginleşti ve demokratik fikirler, biraz daha çoğullaştı."
Aynı zamanda pek çok Avrupa ülkesinde olan ama Türkiye'de o zaman bile düşünülemeyen bireysel başvuru hakkını tanıdıklarına da değinen Arınç, şunları kaydetti:
"Bu da yürürlüğe girdi. Şimdi insanlar anayasa, İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar içerisinde herhangi bir şekilde hak ihlali olduğunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden, hiç masraf da yapmadan Anayasa Mahkemesi'ne başvurabiliyorlar. İşte bundan önce uzun tutukluluk süreleri itibarıyla dün verilen kararlarla hak ihlali noktasında Anayasa Mahkemesi, bazen oy birliği, bazen oy çokluğuyla çok önemli kararlar verdi ve bir davanın 20 yıllık, 18 yıllık hükümlüsü olan kişiler bugün hepsi tahliye edildi. Siyasi noktadan bakarsak bunu yanlış bulanlar olduğu gibi doğru bulanlar ve alkışlayanlar da olacaktır. Ama bireysel başvuru olmasaydı, bugün yaşadığımız olayı yaşamamış olacaktık. Dolayısıyla bunu bir ileri demokrasi noktası olarak görüp, birey haklarını genişleten bir iş olarak kabul edenler bence bugün kazandılar. Ama bu meseleye sadece siyaset ideolojisi noktasından bakıp 'Hayır' diyenler, bugün ne kadar sevinseler de hak noktasında kayıptalar."
Arınç, her zaman insan odaklı bireysel hakları daha çok geliştiren bir demokrasi anlayışı içinde olmak gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sevmediklerimiz olabilir ama bireysel başvuruyla Anayasa Mahkemesi onları haklı bulabilir. Anayasa Mahkemesi'nin kararına elbette saygılı olacağız, elbette onun verdiği kararların bireyi koruyan kararlar olduğunu da düşüneceğiz. Bunu şunun için söylüyorum; hükümetler, bakanlar elbette eleştirilebilir. Ben de zaman zaman bazı konuşmalarımda bu eleştirileri paylaşıyorum ve bu eleştirileri paylaşırken de mesela yargılama sürecinin uzun olmamasını hele hele tutukluğun istisnai olmasını, 2-3 yıldan beri çok yüksek sesle söylüyorum. Birileri beğenmemiş, birilerinin hoşuna gitmiş olabilir. Ama biz demokrasiden, fikirlerimizi karşılıklı olarak birbirimize anlatmak zorundayız ki, gelişmeler ancak bununla mümkün olsun. Müzakere etmek tartışmak konuşmak varken, kavga etmek ve birbirimize küsmek, bizim için yakışan bir davranış değildir."