T24 -
TBMM Genel Kurulu'nda, Anayasa değişikliğinin 2. turunda, teklifin 25. maddesi 72 ret oyuna karşı 337 oyla kabul edildi. Genel Kurul'da, Anayasa değişikliği teklifinin 12 Eylül yöneticilerine yargı yolu açan maddenin görüşmelerinde, 28 Şubat süreci ve Genelkurmay Başkanlığı'nın 27 Nisan açıklaması da gündeme geldi. Teklifin reddedilen "siyasi partilerin kapatılmasını Meclis'te kurulacak komisyonun iznine bağlayan" 8. maddesine bağlı düzenlemeler içeren Geçici 18. maddesi de öngörülen yeterli kabul oyunu alamayarak, reddedildi. Bu arada TBMM Genel Kurulu'nda, Anayasa değişikliği teklifinin 2. tur görüşmeleri bugün tamamlanarak, oya sunulacak.Parti kapatma maddesi düştüGenel Kurul'da gizli oylamaya 409 milletvekili katıldı. Oylamada 337 kabul, 72 ret oyu kullanıldı. Teklifin 25. maddesiyle Anayasa'nın, 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi'nde görev alanların yargılanmasını önleyen, Geçici 15. Maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Birinci turda, teklifin 25. maddesine ilişkin gizli oylamaya 407 milletvekili katılmış; oylamada 336 kabul, 70 ret oyu kullanılmış; 1 oy da boş çıkmıştı. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, gizli oylama sonuçlarını açıkladıktan sonra birleşime bir süre ara verdi.28 Şubat süreci konuşulduTBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliği teklifinin Anayasanın geçici 15. maddesini kaldıran maddenin görüşmelerinde, milletvekilleri önergeleri üzerinde söz aldı. Görüşmelerde zaman zaman gerginlik yaşandı. CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, 28 Şubat ve 27 Nisanın hesabı sorulmadan, masaya yatırılmadan, 12 Eylül Anayasasında değişiklik yapmanın, ''ucuz bir yaklaşım'' olacağını savundu. CHP Edirne Milletvekili Rasim Çakır, 12 Eylül'ün bitmediğini, devam ettiğini ifade ederek, ''Sizler 12 Eylül'ün ürünüsünüz. 12 Eylül'ün büyük ideallerine ulaşabilmek için araçsınız. 12 Eylül koşullarından yararlanarak iktidar olmuş, 12 Eylül'ün anlayışını devam ettirmeyi bir tarihsel görev olarak üstlenen bir siyasal organizasyonsunuz'' görüşünü ileri sürdü. 'Hassasiyeti derinden paylaşıyoruz' Önergelere katılmayan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bunun gerekçesini, ''Bu önergeleri veren arkadaşlarımız, 12 Eylül darbesini yapan Konsey ve Danışma meclisi, haksız işlem ve tasarruflarından dolayı yargılansınlar istiyorlarsa, bu hassasiyeti derinden paylaşıyoruz. Denildiği gibi zaman aşımı dolmuştur kabulünden yola çıkarsak, çok vahim bir hukuki hata işlemiş oluruz. Geçici 15. maddenin kalkmasıyla zaman aşımı başlayacak. Kasım 1982'de kesilen zaman aşımı yeniden başlayacak'' diyerek açıkladı. 'Soruşturma açtılar da ellerinden mi tuttuk!' AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, sataşma olduğu gerekçesiyle söz istedi. Bütün milletin 12 Eylül darbesinden mağdur olduğunu, sadece bir kesimin değil, 72,5 milyonun fatura ödediğini kaydeden Bozdağ, şunları söyledi: ''27 Nisan e-muhtırası... Bunların yargılanmasını engelleyen bir yasa hükmü var mı? Yargılamayı Hükümet, Başbakan mı yapacak, soruşturmayı Hükümet mi açacak? Soruşturmayı açacak savcılar. Ama görüyoruz ki Türkiye'de bazı kişilere karşı soruşturma açmak cesaret istiyor, o cesareti gösteremediler. 1997'de Genelkurmaya gidip esas duruşta duranlar, o darbecileri alkışlayanlar onu açma cesareti gösterememişlerdir. Bizi niye itham ediyorsunuz? Hukuku işletmek durumunda olanlar orada, onlar soruşturma açtılar da biz ellerinden mi tuttuk. Buradan çağrıda yapıyoruz, zaman aşımı dolmadı, buyursun soruşturmalarını açsınlar. Bu ülkede darbe teşebbüsüyle yargılananların avukatlığını yapanlar var.'' Bozdağ'a yanıt veren CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, CHP'nin her darbenin mağduru olduğunu ve her darbeye karşı dimdik durduğunu ifade etti. 28 Şubat'ın, CHP'nin dışında olduğunu vurgulayan Okay, ''27 Nisan e-muhtırasından sonra 4 Mayısta Dolmabahçe'de, 'e- muhtırayı ben yazdım' diyen işgüzarla sırdaş olan, kanka olan sizin Sayın Genel Başkanınızdır. 27 Nisan'ın hesabını kendiniz vereceksiniz? Darbe sonrası darbecilikten mağdur edebiyatı içinde siyaset üretiyorsunuz'' dedi. Sıra kapaklarına vurdular Önerge üzerinde söz alan AKP Tokat Milletvekili Zeyyid Aslan, 12 Eylül'de ''alnına tüfek dayatılarak uyandırılmış 15 yaşında bir çocuk olduğunu'' söyledi. 12 Eylül'ün ''katliam sembolü'' olduğunu ifade eden Aslan, ''Böyle bir süreci yaşatanlardan hesap sorma zamanı gelmedi mi? 12 Eylül ile hesaplaşmanın önünü açarak işkencecilerden hesap soralım. '12 Eylül'ü karanlığa gömeceğiz' diyenleri oy kabinlerinde görmek istiyorum'' dedi. Aslan'ın Ozan Arif'in konuya ilişkin bir şiirini okuması sırasında MHP sıralarından protestolar yükseldi. Konuşma süresi dolan Aslan'a Başkan Mehmet Ali Şahin, selamlama için süre verdi. Aslan, bu sırada, ''Kafeslerde insanlık dışı muameleye maruz kalmış Mustafaların annesinin yüreğini ferahlatmak için bu değişikliği yapalım'' dedi. Aslan'ın bu sözleri MHP sıralarından 0yükselen protestoların artmasına neden oldu. MHP milletvekilleri sıralara vurarak protestolarını sürdürdüler. Başkan Şahin'in mikrofonunu kapattığı Aslan, Şahin'in uyarılarına rağmen kürsüden ayrılmayarak konuşmasını sürdürdü. Aslan'ı AKP'li milletvekilleri kürsüden alarak, kulise çıkardı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Divana doğru giderek, Şahin'i tutumundan dolayı eleştirdi. Şahin, ''Ne yapayım, ben mi ineceğim aşağıya? Mikrofonunu kestim'' dedi.Geçici 18. madde de reddedildiAnayasa değişikliği teklifinin 26. maddesine bağlı geçici 18. maddenin gizli oylamasına 282 milletvekili katıldı. Oylamada 203 kabul, 72 ret oyu kullanıldı; 3 milletvekili çekimser kaldı, 1 oy boş çıktı ve 3 oy da geçersiz sayıldı. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bu maddenin öngörülen (330) oyun altında kabul oyuna ulaşamadığını ve reddedildiğini kaydetti. Şahin, çerçeve 26. maddedeki diğer geçici maddelerin numarasının da bu doğrultuda yeniden düzenleneceğini ifade etti. İlk turda geçici 18. maddeye oylamaya 408 milletvekili katılmış; 338 kabul, 70 ret verilmişti. Anayasa değişikliği teklifinin 26. maddesine bağlı Geçici 18. Madde, parti kapatma davalarına ilişkin, Anayasa'nın 69. maddesinde planlanan değişikliklerin, görülmekte olan davalara da uygulanması hükmü yer alıyordu. Maddede, ayrıca siyasi partilerin 2009 yılı mali denetimi de Anayasa Mahkemesince yapılması ve 2010 yılından itibaren ise Sayıştaya geçmesi öngörülüyordu.Değişiklik teklifinin, Anayasanın 69. maddesinde değişiklik öngören, 8. maddesine ilişkin gizli oylamada kabul oyları öngörülenin (330) altında kalarak, 327 oy almıştı. Gizli oylama sonucuna göre kabul edilmeyen 8. madde değişiklik teklifi metninden çıkarılmıştı.Geçici 19. madde görüşülmeye başlandıAnayasa değişikliğine ilişkin 2. turda, teklifin 26. maddesine bağlı geçici 19. maddesi üzerindeki görüşmelere başlandı.2. tur görüşmeleri bugün tamamlanacakTBMM Genel Kurulu'nda, Anayasa değişikliği teklifinin 2. tur görüşmeleri bugün tamamlanarak, oya sunulacak. Genel Kurul daha sonra çalışmalarına 1 hafta ara verecek. AKP Grubu, TBMM Danışma Kurulu'nun toplanamaması nedeniyle gündem ve çalışma saatlerine ilişkin grup önerisini Genel Kurul'a getirdi. Görüşmelerin ardından kabul edilen öneriye göre, daha önce, bugün (6 Mayısı 2010) saat 24:00'e kadar çalışması kararlaştırılan Genel Kurul, Anayasa değişiklik teklifinin 2. tur görüşmeleri tamamlanıncaya kadar çalışmalarını sürdürecek.Genel Kurul, daha önce önce alınan kararın aksine, yarın, 8 Mayıs Cumartesi ve 9 Mayıs Pazar günleri çalışmayacak; 11 Mayıs Salı, 12 Mayıs Çarşamba ve 13 Mayıs Perşembe günlerinde de çalışmalarına ara verecek.Öneri aleyhinde söz alan Eskişehir Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, AKP'nin grup önerisinde haklı olduğunu söyledi. İçli, ''Çünkü milletvekilleri sabaha kadar çalıştılar. AKP'li arkadaşlar ve muhalefet milletvekilleri için tatil kararı çıkarılıyor'' dedi. ''Acele işe şeytan karışır'' diyen İçli, anayasa değişikliklerinin öncelikle görüşülebileceğini ancak ivedilikle ele alınamayacağını belirtti. İçli, teklifin Genel Kurulda kabul edilmesi halinde, bunun anayasaya aykırı olacağını savundu.CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk de öneri aleyhinde yaptığı konuşmada, bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilişlerinin yıldönümü olduğunu ifade etti. Halkın, idam kararını uygulayanları unuttuğunu söyleyen Öztürk, ''Ancak Gezmiş'i, Aslan'ı, İnan'ı unutmadı, tıpkı Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu gibi. Gezmişlerin, idam edilmesine yönelik yasanın yürürlükten kaldırılmasını istiyoruz'' dedi.Görüşmelerin ardından öneri oya sunularak, kabul edildi.27 Nisan e-muhtırasıGenelkurmay Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde 29 Nisan 2007 tarihinde saat 23:10'da yayınladığı açıklamanın tam metni şöyle:"Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.Bu bağlamda;Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum Şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.Kamuoyuna saygı ile duyurulur."