Sakık'ın tanıklığı için köşe yazarları ne dedi ?

Sakık'ın tanıklığı için köşe yazarları ne dedi ?

Ergenekon soruşturmasında "Deniz" kod adı ile ilgili ifade veren gizli tanığın PKK itirafçısı Şemdin Sakık olduğunun ortaya çıkması köşe yazarlarının farklı yorumlarıan yol açtı.

 

Ahmet Altan: Kim o yorumları Sakık'a söyletti

 

28 Şubat döneminde “muhalif medyayı” vurmak için Şemdin Sakık’ın ifadesine generaller eklemeler yaparak, insanlara iftiralar atıp andıçlamışlardı.

Sonra o “andıçta” adı geçenlerden Akın Birdal suikaste uğramıştı.

Şimdi aynı Şemdin Sakık, Ergenekon’da “gizli tanık” olarak ortaya çıktı.

Birdenbire “ben kimliğimi açıklayarak konuşacağım” dedi.

Sakık’ın adı bile Ergenekon davsını sulandırmaya yetiyor.

Kim Ergenekon davasını sulandırmak istiyor acaba?

“Tanık” denilen insan, “gördüğü, duyduğu, bildiği” olayları anlatır.

Sakık, kendisi hapse girdikten sonra olanları da “yorumluyor” ifadesinde.

. . .

Ona Perinçek’le Öcalan’ın görüşmesini sordular.

Perinçek ile Öcalan’ın görüşmelerinin gece geç saatlere kadar sürdüğünü, görüşmelerin baş başa olduğunu, kendisinin içeri alınmadığını söyledikten sonra birdenbire şöyle dedi:

“Öcalan’ın yanına gelen hiçbir gazeteci, yalnızca gazeteci değildir. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Altan kardeşler, Yasemin Çongar, gazetecilik için gelmediler. Onların görüşme amacının örgütün askeri gücünü kullanmak olduğunu düşünüyorum’’ dedi.

Cevabın özellikle son bölümünün soruyla hiç ilgisi yok.

Üstelik de yalan söylüyor, ne ben, ne Yasemin Çongar Öcalan’la görüştü… Mehmet Altan ise Kandil’e hayatında hiç gitmedi… Öcalan’ı ya da bir PKK liderini hayatında hiç görmedi.

. . .

Sakık’ın sözlerinde özellikle bir cümle ilgimi çekti.

Bütün bu lafları söyledikten sonra, “bunlar benim yorumum değil” diyor.

Kimin yorumu peki?

Sakık, kimin yorumlarını söylemek için çıktı oraya?

Kim o “yorumları” Sakık’a söyletti?

Nazlı Ilıcak: Eski bir PKK'lı olduğu biliniyordu

 

Ayrıca, "Deniz" kod adlı gizli tanığın eski bir PKK'lı olduğu biliniyordu. İsminin Şemdin Sakık olması ne değiştirir? Suikastla ilgili malumatı, sıradan biri değil, ancak olayla ilişkili kişiler verebilir.

"Gizli tanık Şemdin Sakık'mış. Ergenekon'un inandırıcılığı darbe yedi" yorumu, bu davanın üstünü örtmek isteyenlere yakışır. Sakık, Ergenekon'un tümünü ele almıyor; Öcalan- Perinçek- Yalçın Küçük ilişkisini ve Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesiyle ilgili bildiklerini anlatıyor. Doğu Perinçek'in Öcalan'a gül uzatırken fotoğrafını google'da bulabilirsiniz ya da Yalçın Küçük'ün Apo'yu öven sözlerini. Bunlar yeni şeyler değil. Aydın'ın kız kardeşi Birsen Aydın da, bu cinayette Ergenekon'u adres olarak göstermedi mi? Hem faili meçhul cinayetler aydınlansın istiyoruz, hem de olaya şahit olanları "güvenilmez" diye karalıyoruz. O zaman, "33 eri de, Bahtiyar Aydın'ı da, Rıdvan Özden'i de PKK öldürdü" deyip, dosyayı kapatalım.

M. Ali Birand: Dosyaya gölge düşürür

 

Şemdin Sakık gizli tanıkmış. Hem de Ergenekon davasında söyledikleriyle etkili olmuş (!) Tanıklığının gizlilikten çıkarılmasını da kendi istemiş. " Benim gizlenecek birşeyim yok" demiş.

Tabii, herkesin kafasında bir soru işareti oluştu.

Şemdin neler söyledi?

Kimleri suçladı?

Bu tanıklık sonrasında tutuklananlar oldu mu?

Bunların ayrıntısını henüz bilemiyoruz. İddianemeye ve tanıklığının ayrıntılarına bakıyoruz, ancak henüz somut bir şey çıkmadı.

Ne olursa olsun, Şemdin'in tanıklığı benim de kafamı karıştırdı. Hele Ergenekon gibi zaten kendi içinde inanılmaz hukuk gariplikleriyle yürütülen bir davada boy gösterince, ister istemez durum biraz daha karıştı.

Şemdin'e gizli tanıklık yaptırıldığından dolayı,  Ergenekon davasını tümüyle reddedilmeyiz, ancak bunun dosyaya biraz daha gölge düşüreceğini de bilmemiz gerekiyor...

 

Fatih Altaylı: Olur mu böyle tanık diyorlar, bence olur

 

Allah tarafından Şemdin Sakık teröristti meröristti ama o kadar da haysiyetsiz değildi. Komutan, "Fatih Altaylı'nın örgütle ilişkisi" dedikçe, "Hiçbir ilişkisi yoktur. Sadece bir kez Öcalan'la görüşmek için geldi. Bunun dışında hiçbir ilişkisi olmadı. Örgütte hiç sevilmeyen biriydi" demişti. Yine de o günlerde "andıçlandım", gidip DGM'de "sanık" sıfatıyla ifade verdim. Savcı bile ifademi alırken, "Kusura bakmayın Fatih Bey. Biz sizi biliyoruz ama bu ifadeyi de mecburen almak zorundayız" demiş, hakkımda takipsizlik kararı vermişti. O gün Şemdin Sakık'ı bizi karalamak için kullanan generaller, bugün Şemdin Sakık'ın kendilerine karşı kullanılmasından rahatsızlık duyuyor. Ve görüyorum ki, bu rahatsızlık toplumun bir bölümüne de yansımış. "Olur mu böyle tanık" diyorlar. Bence olur. Söyledikleri başka kaynaklarca ve delillerle doğrulanabilirse şahane olur. Mafya davalarında tanıklar nereden çıkar bilmez misiniz! Elbette içeriden olur.

 

Mehmet Y. Yılmaz: Delil olmalı ki yargılama adil olsun

 

Ergenekon davası, Türkiye tarihinin karanlık noktalarını aydınlatmak ve gelecek açısından herkesin dersler çıkarmasını gerektirecek önemde bir davadır diye düşünüyorum. Ama bunun ciddiyetine uygun olarak soruşturulup yürütülüyor mu diye kendime sorunca, yanıtım olumlu olamıyor.

Böyle bir davanın “gizli tanık ifadelerinden” daha önemli somut delilleri olmalı ki yargılama adil olsun, kuşku kalmasın.

Amerikan polisiye filmlerinde savcılar, kendilerine sadece tanık ifadesi ile gelen polislere hep şöyle diyorlar: “Senin sözüne karşı benim sözüm! Gidin delil bulun.”

Tamam, burası Amerika değil ama somut delillerle desteklenmeyen gizli tanık ifadeleriyle nasıl mahkûmiyet verilecek, nasıl beraat kararları alınacak? 

 

Yılmaz Özdil; Apo'yu hakim yapın

 

Bumerang korelasyonu... “Katil mutlaka cinayet mahalline geri döner”den ibaretti.

Suçlu psikolojisinin, ruh halinin, temel davranış biçimiydi. Cesedin bulunup bulunmadığına, delil bırakıp bırakmadığına, ne konuşulduğuna... Ama hepsinden önemlisi, eserine bizzat “tanık” olma duygusuydu.

E bakıyoruz bugün...

Binlerce şehit. Terörist, şahit. TSK sanık. PKK tanık.

Olay yeri inceleme, parmak izi ekibine filan gerek yok aslında... Apo’yu da hâkim yapın, bitsin bu iş