Askerliğini yaptığı sırada arkadaşının silahından çıkan kurşunla ölen Er Sevag Şahin Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı, oğlunun doğum günü için mektup yazdı. Ani Balıkçı, mektubunda, "Bebekliğinde hep korkardım sende bir araz kalacak diye.... Meğer kalmış: İnsan olmak, merhamet etmek... Sen bunların ne büyük araz olduğunu anlayamadın be kara çocuğum..." dedi.
Radikal gazetesinden Mine Tuduk'un "Ani Balıkçı'dan oğlu Sevag'a mektup: Kişer Pari* bir tanem" başlığıyla yayımlanan (1 Nisan 2012) haber şöyle:
Sevag’ın hayatında 24 Nisan hep vardı... 1 Nisan 1986 günü doğmuş ve daha 24 günlükken ölümün eşiğinden dönmüştü.
Çok değil bir yıl öncesine kadar nisan ayı, Sevag Şahin Balıkçı’nın ailesi için umuttu, mutluluktu, mucizeydi. Oğulları Sevag, 1 Nisan günü dünyaya geldi, prematüre olduğu için kuvöze konuldu. 24 Nisan 1986 günü oğullarını alıp eve döndüler. Evde işler yolunda gitmedi. Birdenbire morarmaya başlayan Sevag, aynı gün yeniden hastaneye kaldırıldı. O gün bebek Sevag’ın hastanede tam 3 kez duran kalbi doktorların zorlu mücadelesi ile yeniden çalıştırıldı.
Doktorlar bu geri dönüşü ‘‘Dünyada yiyecek rızkı varmış’’ diye ifade etmişti. Ancak Sevag 25 yıl sonra yine bir 24 Nisan günü vatani görevini yaptığı birliğinde arkadaşının silahından çıkan kurşunla hayata veda etti. Acılı anne Ani Balıkçı 1 yıldır her gece yatmadan önce oğluna birkaç satır mektup yazıyor.
Sevag’ın doğum günü 1 Nisan için yazdığı mektubunu ‘‘Kişer pari (İyi geceler) bir tanem’’ diyerek bitirmiş. Gönderemese de oğlu okuyamasa da o her akşam yazıyor oğluna. İçindeki acıyı ve isyanı bastırmak için...
Ani Balıkçı, oğlunun tıpkı 26 yıl önce olduğu gibi yeniden dönebileceği hayaliyle yaşıyor:
“Bir yılın her anı özlemle geçti. Odası bıraktığı gibi. Hiçbir eşyanın yerini değiştirmedim. Bazen bunun bir kâbus olduğunu düşünüyorum. Kurşunun girdiği ve çıktığı yer ve orada öylece yattığı an, bir an bile gözümün önünden gitmiyor.”
Ani Balıkçı her gece oğlunu rüyasında görme umuduyla uyuyor. Ama Sevag bir türlü annesinin rüyalarına girmemiş. Yalnızca ablası Lerna rüyasında görmüş Sevag’ı, “Ben iyiyim” demiş. Psikoloğuna göre hâlâ oğlunun ölümünü kabullenemeyen anne, oğluna yazdığı ve hiç gönderemediği mektupları kitap haline getirmeyi düşünüyor.
İlk ve ortaokuldan beri seramikle ilgilenen Sevag Balıkçı’nın seramik işleri doğumgünü olan bugün bir sergiyle ziyarete açılıyor. Cihangir’de Jash İstanbul Sanat Galerisi’nde açılacak ‘Eksik’ 6 Nisan’a kadar görülebilir.
“Canım oğlum işte yakında bir yaşına daha gireceksin vücudunda kocaman iki delikle ve buna neden olan o hain kurşunla orada yatmak nasıl bir şey anlayabilsem. Ya anneye, babaya haktı bu son ya da artık bu dünyada yapacak bir şeyi kalmayanlara göreydi. Sana hiç yakışmayan o yerde ne işin var be kara gözlüm. Bebekliğinde hep korkardım erken doğduğun için hastanede geçirdiğimiz zorlu günlerde... Sen de bir araz kalacak diye, kalmamış gibiydi. Nereden bilebilirdim meğer kalmış be kara gözlüm: İnsan olmak, insan gibi davranmak, saygılı olmak, herkesi sevmek ve merhamet etmek. Sen bunların ne büyük arazlar olduğunu bir türlü anlayamadın be kara çocuğum.”
“Evet bir yıldır aramızda bedenen değilsin seni koklayamıyorum, sana sarılamıyorum, seninle tartışamıyorum, sevdiğin yemekleriyse hiç yapamıyorum ama sen sanki hep yanımdasın. Odan bile hiç bozulmadı. Paşam’ı (Sevag askerdeyken alınan ama hiç göremediği köpeği) daha evvel anlatmıştım sana bembeyaz aynı Laykay’a benziyor ama bu daha uslu, sevecen harika bir şey. Baban senin için almıştı ama ne yazık ki göremedin. Bir evin olsun istemiştin, kara gözlü oğlum, ne yazık ki sana sonsuza dek uyuyacağın bir ev aldık, üzerinde sevdiğin beyaz güller olan mezarını alabildik canım yavrum. Bebeğim, doğum günün olan 1 Nisan’da senin yaptığın, o pamuk ellerinin izleri olan seramiklerini sergileyeceğiz. Sağ olsun ilk öğretmenin bu sergiyi canla başla hazırladı. Sana daha sonra teferruatlıca anlatacağım orada olan bitenleri. Şimdi her geceki gibi seni görmek umuduyla yatacağım. Kişer pari (İyi geceler) bir tanem.”
Sivil şehit tasarısını eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Vefat eden birisinin şehit olabilmesi için Müslüman olması mutlak anlamda gereklidir” sözleri, Sevag Şahin Balıkçı’nın annesinin acısını daha da arttırmış: “Bize ya sev ya terk et dediler. Biz sevdik ama kendimizi sevdiremedik. Oğlum Sevag’ı kilisedeki törende Türk bayrağına sardılar. Tabii ki Türk bayrağına saracaklardı, biz İngiliz değiliz ve İngiltere’de yaşamıyoruz ki...”
6 Nisan’da davada 8. duruşmanın görüleceğini vurgulayan Ani Balıkçı, “Bu sefer mahkemeden bir tutukluluk kararı bekliyorum. Bir önceki davada görgü tanığının verdiği ifade her şeyi değiştirdi. Suçlu İnşallah beklediğimiz cezayı da alır. Ancak o zaman yüreğimize biraz da olsa su serpilecek” diyor.