Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Akın, hava değişimine bağlı olarak soğuk havada yaşayabilen mikropların aktif hale geçtiğini belirterek, "Bu mikroorganizmalar kış aylarında uygun ortam oluştuğu için vücutta daha kolay tutunabilecekleri yer buluyor ve solunum enfeksiyonlarına neden olabiliyor" dedi. Antibiyotikler nezleyi iyileştirmiyorGrip, 65 yaş üstündekilerde “ölümcül” olabilirAkın yaptığı açıklamada, havaların soğumasıyla birlikte kişilerin bağışıklık sisteminin zayıfladığını, soğuk havada üreyerek yayılabilen mikroorganizmaların kolaylıkla insanlarda tutunarak solunum yolu enfeksiyonlarına yol açtığını söyledi. Sonbahar ve kış mevsiminde, enfeksiyonlar yönünden çeşitli risk faktörleri olduğunu belirten Akın, "Soğuk havayla birlikte kapalı mekânların yeterince havalandırılmaması, çocukların okul ve kreşlerde uzun süre vakit geçirmesi ve temizlik koşullarına dikkat edilmemesi ortamdaki mikrobun yayılmasına fırsat veriyor" diye konuştu. Akın, mikroorganizmaların her dönemde insan vücudunda bulunduğunu ancak uygun ortam olmadığı için hastalıklara yol açmadığını, bazılarının sıcak bazılarının da soğuk havalarda etkili olduğunu anlattı. Yaz aylarında ishal gibi bağırsak sistemini etkileyen mikroorganizmaların yaygın olarak görüldüğünü belirten Akın, kış aylarında ise grip, nezle, sinüzit, zatürre, bronşit, beta, orta kulak, bademcik ve ses teli iltihabı gibi çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşılaşıldığını kaydetti.
‘Odalar arasındaki sıcaklık hastalık nedeni’ Akın, mikroorganizmaların sıcaklık değişimlerinden çok etkilendiğini ifade ederek, "Sıcak havada etkili olan mikrop, hava sıcaklıkları düştüğünde ölmüyor ancak aktif olma özelliğini kaybediyor. Bu nedenle de hastalık yapamıyor" dedi. İnsanların, bağışıklık sistemlerinin ve savunma mekanizmalarının da hava değişiminden olumsuz etkilendiğini dile getiren Akın, mevsime bağlı sıcaklık farklılıkların yanı sıra özellikle kış aylarında odalar arasındaki ani ısı farkının da mikroorganizmaların harekete geçmesini tetikleyen bir unsur olduğunu vurguladı. Akın, şunları kaydetti: "Odalar arasındaki ani sıcaklık değişimi, kişinin savunma sistemini olumsuz etkilemektedir ve ortamdaki herhangi bir mikrobun kişiye tutunarak üremesine ve hastalık yapmasına fırsat vermektedir. Evin bir odasının diğer odalara göre daha sıcak ya da soğuk olması kesinlikle sağlıklı değildir. Tüm odalardaki sıcaklığın benzer olması halinde kişilerin savunma mekanizması kendini ona göre ayarladığı için hastalık söz konusu olmamaktadır. 2-3 derecelik oynamalar doğaldır."
Kapalı mekânlar risk faktörü Havaların soğumasıyla birlikte kapalı mekânlarda geçirilen zamanın arttığını, bunun mikropların daha kolay yayılmasını kolaylaştırdığını dile getiren Akın, "Odalar, ortamdaki havanın soğumaması için, gün içerisinde yeterli havalandırılmıyor. Bu durumda içerdeki hava daha çok solunmak zorunda kalınıyor. Özellikle, okul, kreş gibi ortamlarda, çocuklardan birinde bulunan mikrop, kısa zamanda bir çok çocuk tarafından solunarak alınıyor" diye konuştu. Akın, toplu taşım araçlarının da hastalıkların yayılması açısından önemli bir risk faktörü olduğunu belirterek, sınıfların, ev içerisindeki odaların, otobüs, minibüs gibi toplu taşım araçlarının mutlaka gün içerisinde bir kaç defa en az 15-30 dakika havalandırılması gerektiğini söyledi. Oda sıcaklığının 20-22 derecede tutulmasının uygun olduğunu ifade eden Akın, odanın mümkün olduğunca nemlendirilmeye çalışılması gerektiğini de belirtti.
‘Bol sıvı alınmalı’ Akın, solunum yolu hastalıkların, ani ateş, boğazda yanma hissi, nefes alıp vermede sıkıntı ile kendini gösterdiğini söyledi. BETA dışında bu hastalıklar için antibiyotik kullanımının faydalı olmadığına dikkati çeken Akın, "Bol sıvı alınmalı, gün içerisinde taze meyve suyu tüketilmeli ve kesinlikle gazlı içecekler tüketilmemeli. Çünkü, bunlar mikroplar için uygun ortam hazırlanmasına yardımcı olur" diye konuştu. Akın, hastalıktan korunmak için ve hastalık sürecinde C vitamini desteğinin önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "C vitamini, doku tamiri için faydalıdır. Ayrıca, tarhana, mercimek, şehriye çorbası gibi enerjiden zengin gıdalar alınmalı, protein ihtiyacının karşılanması için bol yoğurt tüketilmeli. Baş ağrısına karşı ağrı kesici kullanılmalı. Gerektiğinde burun akıntısı için tuzlu su (serum fizyolojik) kullanılmalı. El temizliğine özen gösterilmeli, eller gün içerisinde 3-4 kez yıkanmalı."
(AA)