Ankara, "AB reform sayfasını" yeniden açabilecek mi?

Ankara, "AB reform sayfasını" yeniden açabilecek mi?

Hilal Köylü

ABD ile kriz yaşayan Türkiye, AB üyeliği yolunda reformlara hız verme kararı aldı, Reform Eylem Grubu 3 yıl sonra toplandı. Ancak uzmanlara göre Ankara AB rotasına zorunlu olarak girdi ve karşı tarafta aynı arzu yok.

İlk toplantısını Kasım 2014’te yapan ve Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda gerçekleştireceği reformlar için takvim- çalışma prensibi ortaya koyan Reform Eylem Grubu’nun üç yıldır yapılamayan toplantıları yeniden başladı. Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak katıldı. Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmesinin ardından gerçekleştirilen ilk toplantıda alınan kararları dört bakan düzenledikleri ortak basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı. Bakanların verdikleri mesajlarda Ankara’nın AB’ye tam üyelik konusunda kararlılık sergileyeceği ve önümüzdeki süreçte önceliğinin reform olacağı vurgusu yapmaları dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, tam üyelik yolunda siyasi reform sürecinin hızlandırılmasına ve özellikle "yargı ve temel haklar" alanında yeni adımlar atmaya hazır olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte Türkiye’de "daha az bürokrasi" görüleceğini ve böylelikle "daha etkin karar alma sürecinin devrede olacağını" öne süren Çavuşoğlu, AB reform sürecini canlandırma konusunda öncelikli olarak Avrupa Konseyi ile ilişkileri geliştirmeye kararlı olduklarını kaydetti.

AB ile özellikle gümrük birliği müzakerelerinin güncellenmesi ve vize serbestisi konularında çalışmak istediklerini anlatan Çavuşoğlu, bu doğrultuda AB ile "yüksek düzeyli diyalog toplantılarını" başlatacak diplomatik girişimlerde bulunacaklarını kaydetti. Çavuşoğlu, “AB’ye üye olalım, olmayalım Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, evrensel norm ve standartları temel alacağız. Reformlar, hep önceliğimiz olacak” dedi.

"Çifte standart bitsin"

ABD’nin yaptırım uyguladığı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da Türkiye için “AB’ye güçlü üyelik, güçlü reform” vurgusu yapması dikkat çekti. Gül, Türkiye’de OHAL’in 19 Temmuz’da son bulduğunu, “OHAL hukuku yerine evrensel hukuk kurallarını uygulamaya başladık. Türkiye, OHAL sürecinde de hukuktan asla taviz vermedi” sözleriyle anlattı. Gül, “Yargı reform stratejisi belgemizi güncelleyeceğiz. Türkiye’de AİHM hukuku geçerli. Türkiye'den AİHM’e yapılan şikayet sayısı 6 bin 400 ve bu sayı son 15 yılın en düşük seviyesinde” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, özellikle "FETÖ" ve IŞİD’le mücadele konusunda "çifte standartla" karşılaştıklarından yakındı, AB ülkelerinden yakın işbirliği beklentilerini yineledi. Türkiye’nin düzensiz göç ve teröre mücadele konusunda AB’yle işbirliğine kararlı olduğunu anlatan Soylu, “AB reform iradesine sarılan bir anlayışımız var. AB’ye taahhütlerimizi yerine getiriyoruz” dedi.

"ABD'ye karşı ortak refleks"

Maliye Bakanı Albayrak da, Ankara-ABD arasında tırmanan krize dikkat çekti. Özellikle Almanya ve Fransa’nın Türkiye’ye destek verdiğini belirten Albayrak, Türkiye ile AB’nin "birbiriyle içiçe geçmiş" bir ilişkiye sahip olduğunu dile getidi. Albayrak, “Gümrük Birliği güncellemesi ile tarafların ilişkisinin daha iyi bir noktaya ilerleyeceği ortadadır. Kazan kazan prensibiyle yapılacak bir güncelleme tarafların ticaret hacmini ciddi oranda artıracaktır” dedi. Albayrak, ABD’ye karşı Türkiye ile AB’nin ortak refleks göstermeyi sürdüreceğini belirtirken, Türkiye’nin cari açıkla mücadelesinde başarıyı yakaladığını öne sürdü.

“Türkiye AB rotasına girmeye çalışıyor”

Peki, ABD ile tırmanan krizin hemen üstüne Ankara’nın AB yolunda açılım yapmaya çalışması ne anlama geliyor? DW Türkçe’ye konuşan ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümünden Prof. Hüseyin Bağcı bu soruyu “Türkiye zorunlu olarak AB rotasına yeniden girmeye çalışıyor” sözleriyle yanıtladı.

Türkiye’nin AB’ye üyelik yolunda 2002-2007 döneminde sergilediği reform kararlığını hatırlatan Bağcı’ya göre AKP hükümetinin "o döneme dönüş arzusu" ortaya çıkmış durumda. “Bu arzu da, ABD ile yaşanan ve tırmandıkça tırmanan krizden nasıl çıkılabileceğine ilişkin formül arayışından kaynaklanıyor” diyen Bağcı, “Yalnız; bu arzunun sadece Türkiye tarafından hissedildiğini ortaya koymak gerekiyor. AB tarafında ise böyle bir arzuya dair sinyal yok” uyarısında bulunuyor. Bağcı, bu yüzden kısa vadede Ankara’nın sonuç almasının mümkün olmadığını öngörüyor ancak AB tarafından özellikle takip edilen içişleri ve adalet bakanlarının reform kararlığı sergilemesinin "çok ilginç" olduğunu belirtiyor. Bağcı, “Bu kararlılık nasıl sonuçlar verecek hep birlikte göreceğiz” diyor. 

"Ankara samimiyetini ortaya koymalı"

Türkiye’nin AB Daimi Temsilciliği görevini de yapmış olan emekli büyükelçi Selim Kuneralp ise Reform Eylem Grubu’nun neden üç yıldır toplanmadığını soruyor. Kuneralp, DW Türkçe’ye “Her durumda bu toplantılar yapılabilirdi. Ancak, Türkiye AB üyeliğini tamamen unutmayı, ilişkileri germeyi tercih etti. Bu saatten sonra reform sürecini canlandırmak işe yaramayacak” yorumunda bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Türkiye için "tam üyelik" yerine "stratejik ortaklık" istediğini, bu isteğin Almanya’da da karşılık bulduğunu belirten Kuneralp, “Ankara, ilişkileri temize çektiği konusunda samimiyetini açıkça ortaya koymalı ve idam haberlerinin konuşulduğu bir ortamdan daha şeffaf bir siyasi ortama geçmeli” önerisinde bulundu.