Ankara Barosu'ndan Venedik Komisyonu'na 'İstanbul Sözleşmesi' başvurusu

Ankara Barosu'ndan Venedik Komisyonu'na 'İstanbul Sözleşmesi' başvurusu

Ankara Barosu, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'den çekilmesine yönelik Venedik Komisyonu'na başvuruda bulundu.

Barodan yapılan açıklamada, "Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi, Venedik Komisyonu'ndan Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin görüş talep etmiştir. Bu başvurumuzu, sürece dair bir aydınlatma katkısı olarak telakki ediyoruz" denildi.

Baro, İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Ankara Barosu'ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"Bilindiği gibi, 20 Mart 2021 tarihinde 3429 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesinin “Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesi” beyanında bulunulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre Cumhurbaşkanının BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE kanunlaştırılarak kabul edilen ULUSLARARASI SÖZLEŞME normuna dair yalnızca bağlı yetkisi – subject authority - vardır: Uluslararası Sözleşmeyi onaylamak ve yayımlamak. Anayasanın 104. Maddesi onbirinci fıkrası açıkça dar ve bağlayıcı şekilde, yetkiden çok görev niteliğinde olup şöyledir: “Cumhurbaşkanı…, Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar.” Bu görev diğer bir adlandırmayla ANAYASANIN verdiği emredici kural – mandatory rule – olarak tarif edilebilir. Özetle, Türk Anayasa Hukukuna göre, MİLLET MECLİSİ kanun niteliğinde bir Uluslararası Sözleşme kabul etmekte, YASAMANIN bu kanunlaştırma gücüyle kabul ettiği normu, formel olarak uygulanabilir hale getirme emrini Cumhurbaşkanına vermektedir.

Anayasanın 90. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kurullarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır."

Türkiye, temel hukuk kuralı koyma yetkisini MECLİSİNE ve onun YASAMA fonksiyonuna vermiştir. Cumhurbaşkanı ise, Başkanlık Anayasası değişikliği ve rejimine rağmen, halen YÜRÜTME (İDARE) fonksiyonunun başıdır ve halen yürütme fonksiyonu, yasama fonksiyonunun emri altındadır.

Hukukta ‘her bir şey bağlandığı şekilde çözülür’ (Unumquodque eodem modo quo colligatum est dissolvitur). Yani bir işlem hangi usûlle tesis edilmiş ise yine aynı usûlle feshedilir. Buna “yetkide ve usûlde paralellik ilkesi” denir. Bir uluslararası antlaşma, TBMM’nin onaylamayı uygun bulma kanunundan sonra yürürlüğe konulmuş ise, ancak yine kanun ile sona erdirilebilir.

Baromuz, İnsan Hakları/Toplumsal Haklar temelli merkezlerimizin ortak çalışma ve değerlendirmeleriyle, meselenin bu yönden Avrupa Konseyi’ne izahı ihtiyacını tespit etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesidir.

Avrupa Konseyi’nin kuruluş ve Avrupa Konseyi Statüsünde belirtilen temel amaçları; insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek; ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanmaya karşı; gerçek demokrasiye dayanan kişi hürriyeti, toplum hürriyeti sağlamaktır. Statü’nün 1/a ve 1/b maddelerinde de Avrupa Konseyi’nin bu amaçlarına müşterek menfaatleri ilgilendiren meselelerin incelenmesi, insan hakları ile ana hürriyetlerinin korunması ve geliştirilmesiyle varacağını belirtmiştir.

Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu) ise, Avrupa Konseyi’nin Anayasa Hukuku danışma/çalışma organı işlevi görmektedir.

Nitekim, Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi, Venedik Komisyonundan Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin görüş talep etmiştir. Bu başvurumuzu, sürece dair bir aydınlatma katkısı olarak telakki ediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti anayasal ilke ve kurallarının, Venedik Komisyonunca da gözlenmesi, değerlendirilmesi ve Cumhurbaşkanının, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusundaki beyanının normatif ve formel anlamının tarif edilmesi başvurumuzun temel amacıdır.

Her koşulda, bu sürecin, Türkiye’nin paydaşı olduğu uluslararası hukuk kuruluşları tarafından değerlendirmesinin yapılması gerektiği açıktır.

Ankara Barosu kendisine yasa ile verilmiş “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma, koruma ve bu kavramlara işlerlik kazandırma” görevi gereğince, Temel Hak ve Özgürlüklerimize sahip çıkmaya devam edecektir.

İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmeyeceğiz."