CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi'nin aylardır süren “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında uzlaştıkları Mutabakat Metni açıklandı. 48 sayfalık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, 6 muhalefet lideri tarafından imzalandı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti lideri Meral Akşener, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, DEVA Parti lideri Ali Babacan Ankara, Çankaya’daki Bilkent Otel’de bir araya geldi. 6 siyasi partinin genel başkanları salona aynı anda yan yana girdi. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Uzlaşıya varılan metin muhalefet partilerinin genel başkan yardımcıları tarafından bölüm bölüm sırayla okundu. Ardından parti liderleri, kendileri için hazırlanan masada ciltlenen 48 sayfalık mutabakat metnine imza attı.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”nde dikkati çeken detaylar şöyle:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek tarafından okunan metnin giriş bölümünde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin neden yanlış olduğu anlatıldı; sistemin “Cumhurbaşkanı’na yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yarattığı” ifade edildi. “Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz” denilen metinde, “Geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. Geçmişin tecrübelerinden istifade ederek, geçmiş uygulamaların ortaya çıkardığı demokrasi sorunlarına ve vesayetçi uygulamalara bir daha imkan vermeyecek yeni bir sistemi inşa etme kararlılığındayız. Bu, yeni bir başlangıçtır” denildi.
Metinde muhalefetin çerçevesini belirlediği Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem şöyle özetlendi:
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistemdir. Bu sistem, devletin tüm kurumlarının hiçbir ayrım yapmaksızın tüm vatandaşlarına eşit mesafede olduğu çoğulcu bir sistemdir. Bu sistem, kamu yönetiminde eşitlik, tarafsızlık ve liyakat ilkelerinin esas alındığı, yolsuzlukla etkin mücadele edildiği, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlıklarının sağlandığı, üniversitelerin özgürleştiği bir sistemdir."
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu tarafından okunan metnin ikinci bölümünde, “Meclis’i güçlendirirken hükümeti zayıflatmama, hükümeti güçlendirirken Meclis’i zayıflatmama kararlılığı içerisindeyiz” denildi. “Etkili ve katılımcı bir yasama” organı öngörüldüğü; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temsil yeteneği arttırılacak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacağı; Meclis İçtüzüğü’nde katılımcılığın ön plana çıkarılacağı; seçim kanunlarında yapılacak düzenlemelerle siyasette şeffaflık ve dürüstlük güvence altına alınacağı ifade edildi.
Seçim barajının yüzde 3’e düşürüleceği; yurt dışında yaşayan TC vatandaşlarının Meclis’te temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturulacağı; siyasi partiler ve seçim mevzuatının yeniden düzenleneceği; siyasi partiler hakkındaki yasal mevzuat ve yaptırım hükümlerinin de Avrupa Konseyi standartları ışığında, çoğulcu demokrasinin güvencesini oluşturacak biçimde değiştirileceği belirtildi.
Metinde, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az %1 oy alan siyasi partilerin hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacağı; yeni bir İçtüzük hazırlayarak yasama çalışmalarının katılımcı ve şeffaf şekilde yürütülmesinin sağlanacağı; yasama sorumsuzluğunun kapsamının genişletilip, yasama dokunulmazlığının istisnalarını açıkça düzenleyerek, belirsizliğe ve keyfiliğe son verileceği aktarıldı.
Öte yandan kanun yapım süreçlerinin demokratikleştirileceği anlatıldı.
Öte yandan kanun yapım süreçlerinin demokratikleştirileceği anlatıldı. Demokrasinin özüyle bağdaşmadığı gerekçesiyle torba kanun uygulamasına son verileceği ifade edildi. Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul edileceği ancak temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin verilmeyeceği vurgulandı.
“Cumhurbaşkanı’nın Meclis’in yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son verilecek. Cumhurbaşkanı’nın kanun yapım süreçlerindeki yetkisini, yalnızca bir uyarı niteliği taşıyan geri gönderme yetkisi ile sınırlı tutacağız” denilen metinde, “Meclis’in denetim yetkisini güçlendireceğiz” denildi. Bunun için yapılacaklar şöyle sıralandı:
“Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçları arttırıp var olan araçları da daha etkili kılacağız. Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız. Meclisin denetim yetkisini etkin şekilde yerine getirebilmesi amacıyla meclis soruşturması için gereken yeter sayıları düşüreceğiz. Hükümet, Başbakan ve Bakanlar hakkında gensoru verme yetkisini tanıyacağız.”
Parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edileceği, bu doğrultuda Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kurulacağı, bu komisyonunun da başkanının ana muhalefet partisi olacağı aktarıldı.
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp’in okuduğu bölümde de “İstikrarlı ve Hesap Verebilir Yürütme” üzerinde duruldu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Cumhurbaşkanlığı makamının niteliğini, süresini, görev ve yetkilerinin şu şekilde düzenlendi:
“Cumhurbaşkanı ile Meclis’in görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 7 yıl olarak belirlenecek. Cumhurbaşkanı’nın yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren Cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacak. Devletin başı sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanlığı temsilî görev ve yetkilere sahip bir makam olarak düzenlenecek.
Yürütmeye dair icrai yetkiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı siyasi sorumluluğu olan Başbakan ve Bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak. Cumhurbaşkanı’nın istisnai nitelikte tek başına yapabileceği işlemler ise Anayasa’da ayrıntılı olarak düzenlenecek. Cumhurbaşkanı’nın icrai bir yetkiye sahip olmamasına uygun olarak görevi ile ilgili siyasi sorumsuzluğu esas alınacaktır. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı’nın hukuki ve cezai sorumluluğuna ilişkin esaslar, Anayasa’da düzenlenerek yargılama makamı ve usulü açıkça belirtilecektir."
Bakanlar Kurulu’nun yapısını ise şu şekilde olacak:
“Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından belirlenecek. Başbakan’ın belirlenmesi bakımından, Cumhurbaşkanı Meclis’te en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecek. Hükûmetin Anayasa’da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecek.
Bakanlar, TBMM üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde- milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, Başbakan tarafından atanacaktır. Bakanlar Kurulu, Başbakanın başkanlığında toplanacak.
Başbakan ve Bakanlar Kurulu Meclis’e karşı sorumlu olacak. Buna göre Başbakan ve Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı bireysel ve kolektif olarak sorumlu tutulacak.
Hükûmetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla hükümetin kurulmasında basit çoğunluk, düşürülmesinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu esas alınacak.
Gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilecek. Hükûmetin düşürülmesi; yeni hükûmetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla seçilmesi şartına bağlı olacak.”
Metinde Olağanüstü Hal Yönetimi’nin de çerçevesi belirlendi. Buna göre; Cumhurbaşkanı’nın ya da Bakanlar Kurulu’nun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacak; OHAL ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na ait olacak; bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına tabi tutulacak. Öte yandan OHAL rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak öngörülen süreler kısaltılacak ve keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla OHAL KHK’lara hukuk sisteminde yer verilmeyecek.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün tarafından okunan bölümde, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde öncelikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacağız” denildi. Bağımsız ve tarafsız yargı amacıyla, hazırlanan çalışmamızı altı ana başlık belirlendi. Birincisi, Yargı Sistemi ile Hakimlik ve Savcılık Mesleğine yönelik olurken; ikinci olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda değişikliklere gidilmesi oldu. Üçüncü başlık ise Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ne yönelik. Dördüncü Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilerek güçlü ve etkili denetim için yeniden yapılandırılması oldu. Beşinci başlıkta Yüksek Seçim Kurulu’nu Anayasa’da yargı bölümü içerisinde bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek ve kurulun niteliğinin açığa kavuşturulmasının esasları düzenlendi. Altıncı ve son olarak da Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleneceği kriterler belirlendi.
Metnin İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem tarafından okunan bölümde de demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesi düzenlendi. “Hükümet sistemimizle; uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde başta, ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin garanti altına alındığı; bireylerin ve sivil toplumun güçlendirildiği, çevre haklarının ve sürdürülebilirliğin sağlandığı, kadın-erkek eşitliğinin tesis edildiği, özgür ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etme kararlığındayız” denilen metinde bu amaçla, ilk olarak Düşünce ve İfade, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü ile Örgütlenme Özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuatın yeniden düzenleneceği ifade edildi.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de ifade özgürlüğü; Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları gereğince şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılmayacağı belirtilen metinde, “İnternet mevzuatını, uluslararası standartlara uygun olarak, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenleyeceğiz” denildi.
Ayrıca kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edilmesi amacıyla, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacağı vurgulandı. Metinde, “Kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler derhal yapılacaktır. Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir” sözü verildi.
Metindeki bir diğer başlık da basın özgürlüğü. Metinde, “TRT’yi ve Anadolu Ajansı’nı, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız. Keyfi akreditasyon kararlarına son verip, basın kartlarının verilmesinde meslek kuruluşlarına belirleyici bir rol vereceğiz. Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemek amacıyla yasal ve yapısal tedbirler alacağız” ifadeleri dikkati çekti.
Öte yandan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapılacağı; kurulun üyeleri, üye yapısında çoğulculuğu sağlamak üzere alanında uzman kişiler ve meslek kuruluşları temsilcileri arasından Meclis tarafından nitelikli çoğunlukla seçileceği aktarıldı.
Basın İlan Kurumu’nun yapısı ve üye seçimi basın özgürlüğüne uygun şekilde yeniden düzenleneceği de dikkati çeken düzenlemeler arasında yer aldı.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya tarafından okunan bölümde de Kamu Yönetimi ve Siyasi Etik üzerine düzenlemeler aktarıldı. “Tüm kamu kurumlarının, fonksiyon ve etkinliklerini gözden geçirerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandıracağız. Bu bağlamda paralel bütün kurum ve kurulların faaliyetlerine son vereceğiz. Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısını arttıracağız” denilen metinde, ikinci hedefin de kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkelerini hâkim kılmak olduğu belirtildi.
Diğer hedefler şöyle sıralandı:
“Üçüncü hedefimiz yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele etmektir. Dördüncü olarak Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artıracağız. Yerel Yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini hâkim kılacağız. Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.”
Parti liderlerinin daha önce sık sık dile getirdiği Yükseköğretim Kurulu’nu kaldırılması da metinde yer aldı.
Siyasi makam sahiplerinin yolsuzluklarını önlemek amacıyla da şu düzenlemelerin hayata geçirileceği aktarıldı:
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlayacağız. Kanun kapsamındaki kişilerin; görevlerini yerine getirirken, adalet, eşitlik, hesap verebilirlik, kişisel menfaat sağlamama, çıkar çatışması olacak hallerden kaçınma ve şeffaflık ilkelerine göre hareket etmesini sağlayacağız. Siyasi etik ilkelerinin etkili olarak uygulanmasına ilişkin kurumsal yapılanmayı tesis edeceğiz."
Tarihi zirveyi gazeteci Tuluhan Tekelioğlu sunuyor. Metnin okunacağı sahnenin solunda Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı, sağında Türk bayrağı yer aldı.
Demokrat parti Genel Başkan Başdanışmanı Ateş Can, “6'lı masaya matematiksel yaklaşırsanız yanılırsınız. Bu birliktelik matematik değil tam bir kimya meselesidir. Önceliğiniz memleket ise teferruatlara takılmaz, farklı bileşenlerden oluşan ortak bir iradeyi tesis etmeye bakarsınız. Bu iradeyi temsil eden bu masa daha adil, daha özgür, daha müreffeh ve dış politikasındaki önceliği tamamen Türkiye'nin menfaatleri olan"Yarının Türkiyesi için" "Başka bir Türkiye" yolunda atılmış en büyük adımın nişanesidir.” dedi. |
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmaları için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine 12 Şubat tarihinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ankara-Ahlatlıbel’de bir araya gelmişti. 6 muhalefet partisinin temsilcilerinin bir araya geldiği toplantı 5 saat 15 dakika sürmüş ve toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, üzerinde uzlaşıya varılan yeni sistemle ilgili mutabakat metninin 28 Şubat’ta kamuoyuna açıklanacağı duyurulmuştu. |