CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi'nin aylardır süren “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında uzlaştıkları Mutabakat Metni açıklandı. 48 sayfalık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, 6 muhalefet lideri tarafından imzalandı.
Gazete yazarları 6 muhalefet partisinin altına imzasını attığı mutabakat metni ile toplantının 28 Şubat’ın 25. Yıl dönümünde gerçekleştirilmesini nasıl değerlendirdi?
Hürriyet yazarı Hande Fırat, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın törende olmamasına dikkati çekti. Fırat, 28 Şubat tarihinin seçilmesiyle ilgili olarak da, “Bence yanlış oldu. Tüm dünyanın gözü Ukrayna’da iken, üstelik Rusya-Ukrayna arasındaki görüşmeler başlamışken, konu Türkiye’yi yakından ilgilendirirken başka bir tarihe ertelenmesi yerinde olurdu” görüşünü aktardı.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, “Bu çok tarihi bir olay”, “Artık bu iktidar bitmiştir” gibi yorumların abartı olduğunu ifade etti. “Yapaylığın mübalağada, heyecanda, galeyanda, büyük hükümlerde, iri çıkarımlarda ortaya çıktığını” savunan Hakan, "CHP, İti Parti, Saadet ve Demokrat Parti arasında zaten bir mutabakat yok muydu? Vardı. E dün ne oldu? Ne olacak? Sadece ve sadece şu oldu: Mutabakata Davutoğlu ve Babacan da eklemlendi” dedi.
Halk TV yazarı, gazeteci İsmail Saymaz, söz konusu töreni “Türkiye siyasi tarihindeki en geniş katılımlı ve en çoğulcu ittifak” olarak değerlendirdi.
“İktidar yanlılarının ‘Erdoğan altı benzemezi buluşturdu’ şeklindeki sataşması özünde haklı bir tespiti içeriyor. Doğrudur; ittifakı, tek adam iktidarı ve hukuk tanımazlıklarıyla bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan kurdu. Millet İttifakı'nın mimarı olması, hukuk devletini yıkma becerisinden geliyor” diyen Saymaz, “Altılı masa, ilk vaadini henüz iktidara gelmeden ve dün itibariyle gerçekleştirdi” görüşünü aktardı. Saymaz, “Katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi ilkin altı parti arasında gerçekleştirdiler” dedi.
Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu da söz konusu tören için “CHP'nin ağırlığı, İyi Parti'nin raconu, HDP'nin ruhu hâkimdi” yorumunu yaptı.
“6'sı bir araya gelen partiler, altını yani bu grubu bir arada tutmakta hakikaten zorlanacaklar!” diyen Müderrisoğlu, “Nedeni de gayet açık. ‘Erdoğan'ı devireceğiz, hali hazırdaki yetkilerini budayacağız’ derken, es kaza iktidara gelirseler kendi kendilerini frenleyecek, seri ve sonuç verici karar almayı yavaşlatacak, öngörülebilirliği azaltacak süreçlere yol açacaklar da ondan. Bu bile aralarında sistematik krizlerin öncü sinyali olacak” diye yazdı.
Karar yazarı Akif Beki, törenin yapıldığı 28 Şubat tarihi hakkında, “Milli iradenin tecelligahı Meclis’e, güç ve yetkilerini geri vermeyi amaçlıyorlar. Bunun için 28 Şubat’tan daha manidar, daha sembolik bir gün seçilemezdi” dedi.
Beki, törenle ilgili de, “Mesajı kadar düzeniyle de göz doldurdu. Altılı Masa, psikolojik üstünlüğü ele geçirmede ilerleme kaydediyor” görüşünü aktardı.
Törene katılan Sözcü yazarı, gazeteci Saygı Öztürk, imzaların atıldığı salonun atmosferini anlattığı yazısında, “Konuşmalarında en çok alkışlanan bölüm, Cumhurbaşkanının partili olmayacağı, görev süresinin 7 yılla sınırlanacağı, bu sürenin dolmasından sonra siyasette görev alamayacağı oldu” dedi.
“Kadın cinayetleri, kadın-erkek ayrımcılığı da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in vazgeçilmezleri arasında. Bu konu aktarılırken, kadınların alkışları, sloganları salonda yükseliyordu. Kadınlar bugün için hazırlıklı gelmişti. Kadının, çocuğun adı geçen her bölümde onların sesi yükseldi” diyen Öztürk, Hakimler ve Savcılar Kurulu ile ilgili düzenlemeler hakkında bir siyasetçinin “Bu gidişle memlekette hakim bulamazlar” dediğini aktardı. Öztürk, “Önemli bir yola çıkılırken, kuşkusuz bazı korkular, endişeler de yok değil. Neyse, duyduklarımla bozgunculuk yapmayayım” diye yazdı.
Yeni Akit Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu da bugünkü yazısında 6 muhalefet partisinin altına imza attığı mutabakat metnini değerlendirdi. “6 partinin dün imzaladığı mutabakat metni hayata geçirilirse, nasıl ki Norveç’te 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik, 10 yılda ‘Şartlı tahliye’ talep edebildi ve bu şu an bu isteği ciddi ciddi mahkeme tarafından inceleniyor ise teröristbaşı Apo da şartlı tahliye isteyecek ve büyük ihtimalle AİHM, Apo cezaevinde 25. yılını doldurduğunda, terörist başının bu talebini, biz yanlış da bulsak kabul edecek” diye yazdı.
Karahasanoğlu, “Sonra, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘Ben hukukçu değilim ki. Böyle bir sonuç doğacağını vatanperver birisi bize hatırlatsaydı, böyle bir tuzağa düşmezdik’ demesin” ifadelerini kullandı.
Sabah yazarı Mahmut Övür de Rusya ve Ukrayna arasında savaş yaşanırken 6 muhalefet partisinin mutabakat metni için tören düzenlemesini eleştirdi. “Bir anlamda Orhan Veli'nin deyimiyle ‘Bir elinde ayna, umurunda mı dünya’ misali kendilerinden başka kimseyi dert edinmeyen partiler bir araya geldi” diyen Övür, okunan metinde siyasi sisteme ilişkin tek yeni bir şey olmadığını ileri sürdü.
“Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, başbakan da cumhurbaşkanı tarafından Meclis'te en çok oyu alan partiden seçilecek. Bunun neresi yeni?” diye soran Övür, seçim barajının yüzde 3’e indirilmesi kararını, “Madem temsilde adalet konusunda bu kadar hassassınız, neden daha aşağı indirmediniz? Yüzde 2'nin veya 1'in hatırı kalmayacak mı?” diyerek eleştirdi.
“İşin doğrusu sadece CHP değil, orada bir araya gelen partilerin hepsi nasıl ki halka güven vermede hâlâ AK Parti'nin gerisindeyse, demokratikleşmede, vesayeti geriletmede ve darbelere karşı çıkmada da çok gerideler” görüşünü savunan Övür, “Hiçbiri tek başına topluma umut ve güven veremediği için birbirlerine muhtaçlar” dedi.
Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldığı bugünkü yazısında söz konusu törenle ilgili, “Bilkent’teki Altılı Ganyan, aslında HDPKK ile birlikte Yedili Ganyan’dır” dedi.
Korkmaz, “Locaefendi’nin FETÖ’sü ise Yedili Ganyan’ın tüm teşekküllü destekçisidir. Alayı… Kendilerine iktidar vadeden Bunak Biden’ın ‘ağzının içine’ bakıyor!” diye yazdı.
Halk TV yazarı Mehmet Tezkan, söz konusu törenle ilgili metin kadar önemli olan bir diğer unsurun liderlerin fotoğrafı verdiği o masa olduğunu yazdı.
Tezkan, “Çünkü biz de konuşma, anlaşma uzlaşma kültürü eksiktir. Hatta yoktur. Siyaset kavga gürültü, atışma çekişme üzerine kuruludur. Uzlaşan siyasetçiler değil kavga eden siyasetçiler makbuldür. Siyasetçilerin konuşmalarının maç gibi izlenme geleneği vardır. Kim kime çaktı, kim kime gol attı, kim kimi hacamat etti! Dün Bilkent Oteli’nden kurulan o masa bize siyaset anlayışının değişmekte olduğunun müjdesini verdi. Uzlaşma kültürünün temellerinin atıldığını gördük. O masa değişimin simgesi oldu” ifadelerini kullandı.
Karar yazarı Elif Çakır da tören için, "Eksiklik yok, fazlalık yok, itiraz edilecek, buna ne gerek var denilecek hiçbir şey yok" değerlendirmesini yaptı.
Çakır, “Türkiye’nin ihtiyacı olan bir fotoğraf bu. Bu fotoğraf, ülke meselelerinde bir araya gelebileceklerini, söz konusu ülke olduğunda siyaset üstü davranabileceklerini ortaya koyan bir kare. Ülkeye hizmet için birbiriyle rekabet eden ancak birbirleriyle yarışırken üsluplarını, seviyelerini koruyacaklarını, nezaket ve centilmenlik kurallarını hasıraltı etmeyeceklerini, birbirlerinin yüzlerine bakacak, aynı masa etrafında birbirlerine karşı mahcubiyet hissetmeden oturabileceklerini gösteren bir karedir” görüşünü aktardı.
Karar yazarı Taha Akyol ise, "Türkiye’nin çağımızda 'muntazam devlet' yani 'hukuk devleti' haline gelmesi en önemli sorunumuzdur fakat uzun vadelidir. Acil sorun, çöken ekonominin düzlüğe çıkarılması ve sağlıklı büyüme yoluna girilmesidir" düşüncesini dile getirdi. Akyol, muhalefetin öncelikle ekonomi programı ve işin ehli bir kadro ortaya koyması gerektiğini savundu.
Akyol, parti liderlerine şöyle seslendi:
Sayın liderler; Kılıçdaroğlu, Babacan, Uysal, Davutoğlu, Akşener ve Karamollaoğlu… 'Yarının Türkiye’si için Mutabakat Metni' ile tarihi bir adım attınız; bunun onurunu hak ettiniz. Fakat daha büyük vebaliniz var: 1980 ve 2001’deki gibi güvenilir bir 'ekonomik program' ve ekonomiyi düzlüğe çıkarabileceklerine dünyanın inanacağı 'kadro'yu halkın önüne koymak."
Karar yazarı Çalıkuşu ise "Nihayet Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti muasır medeniyet düzeyine taşıyarak demokratikleştirecek ciddi bir siyasi irade çıktı. Ve bunu ilk kez devlet değil, milletin çoğunluğunu temsil eden 6 parti iradesi gerçekleştirecek" yorumunu yaptı.
Çalıkuşu, yazısında "Evren’in 12 Eylül rejimi, Erdoğan’ın baskıcı rejimi gitmekte… Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ise demokrasiyle gecikmiş olan kavuşmasını hazırlanmakta… Bundan böyle Ankara siyasal iradesi yol aldıkça 28 Şubat post modern darbenin yıl dönümü olarak değil, demokratik cumhuriyetin harcının karıldığı gün olarak anılacak" düşüncesini dile getirdi.
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren de yazısında, "Bunun birçok sorunlu alanda geniş bir restorasyonu ihtiva ettiğini söylemek mümkün. İktidarın ilan edip de yapamadığı hukuk reformları başta olmak üzere. Sunulan metin, parlamenter sistemin eski kodlarını tekrarlayan bir yapıyı değil, onda da ciddi restorasyon getiren bir yapıyı işaretliyor. Belli ki geniş bir kadro memlekete kafa yoruyor. Bu neresinden bakılırsa bakılsın iyidir" dedi.
HaberTürk gazetesi yazarı Kübra Par, "6 muhalefet partisi, güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakat metnini açıkladı. Hayırlı olsun. Genel başkan yardımcılarının konuşmalarını dikkatle dinledim. Metne de bakınca üzerinde titizlikle çalıştıkları, demokratik standartların yükseltilmesi için en küçük detaya kadar düşündükleri görünüyor. Hani İngilizce’de “Too good to be to true” diye bir deyim vardır ya işte muhalefetin önerdiği bu sistem de gerçek olamayacak ya da tamamı hayata geçirilmesi zor ama ideal bir özgürlükçü sistem vaat ediyor. Programın lansmanı da siyasi iletişim açısından son derece başarılıydı. Organizasyona iyi hazırlanmışlardı. Keşke Ukrayna’daki savaşın gölgesinde kalmaması ve basında daha geniş şekilde tartışılabilmesi için 1-2 hafta erteleselerdi." değerlendirmesini yaptı.
Kübra Par yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Tabii bu sistem vaadini açıklamaları muhalefetin 2023 yolunda başarı kazanabilmesi için asıl etkenlerden biri değil. Hep söylediğimiz gibi güçlü, istikrarlı, tutarlı bir hükümet kurabileceklerine dair seçmeni ikna etmedikleri müddetçe işleri zor. Seçimler zamanında yapılacak olursa önlerinde 1.5 yıl gibi bir zaman var.
Bu süreçte ittifakın nasıl bir hükümet çıkaracağını netleştirmeleri gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaları durumunda koalisyon mu kuracaklar? Sistemi değiştiremezlerse 5 yıl boyunca nasıl bir metotla yönetecekler? Meclis çoğunluğunu yakalarlarsa referandum takvimi nasıl işleyecek? Bütün bunları seçimden önce net biçimde anlatmaları şart."
Gazeteci - yazar Murat Yetkin, muhalefetin açıkladığı mutabakat metnindeki maddelere ilişkin olarak, "Anayasa taslağındaki en önemli maddelerden birisi seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 3’e düşürülmesi. Barajın yüzde 3’e düşürülmesi vaadi 2023 seçimlerinde de muhalefet koalisyonuna oy getirebilir. Sadece Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin öngördüğü yüzde 7’den çok daha aşağıda olması nedeniyle de değil. 'Oyun ziyan olmasın' mantığıyla ikinci tercih olarak AK Parti’ye oy verecek muhafazakâr seçmen kendi partisine, bu durumda Saadet, DEVA, Gelecek partilerine yönelip onların barajı geçmesini sağlamak isteyebilir. Keza ikinci tercih olarak CHP’ye yönelen sol seçmen ilk tercihlerine yönelebilir. Kemal Kılıçdaroğlu bunu tercih etmiş görünüyor ama bu hamle Erdoğan’ı kızdırabilir." görüşünü savundu.
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay da şunları kaydetti:
"Dün Ankara Bilkent Otel’deki toplantı, düzeniyle, sunumuyla iyi bir organizasyondu. Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Babacan, Davutoğlu, Uysal ortak bir metne imza attılar. Ana başlık güçlendirilmiş parlamenter sistem.
Siyasi partilerin genel başkanlardan sonra gelen temsilcileri, temel sorunların bu sistem altında nasıl çözüleceğini anlattı. Her biri hem siyasal içerikli hem de teknik cümlelerle düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı. Bu aşamadan sonra bütün çaba yukarıdaki soruya yanıt vermek için olmalı: Partilerin tabanına yayılan umut iklimi tüm Türkiye’ye nasıl yayılır? Sadece parti tabanları yetmez. Orada kalırsa birbirlerinin sesi yankılar. Birbirinden başka bir şey görmezler. Altı liderin masasının önünde şu yazılıydı: Yarının Türkiyesi için! Güzel bir buluşma cümlesi. Dün atılan imzalar somut bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Biz de “Yarının Türkiyesi için” sloganından beklentimizi paylaşalım: Yarın başlamıştır!"
TIKLAYIN - Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni, 6 muhalefet lideri tarafından imzalandı
TIKLAYIN - AKP’nin kurulduğu otelden çıkan, “Yeni Türkiye” mutabakatı: “Bundan sonrası yokuş aşağı”