Mağdur avukatlarından Murat Yılmaz, “Bu mütalaa hiç şaşırtıcı değil. Bu ülkede cezasızlık politikası devam ediyor. Devletler katildir. Bazı çeteler suç işler. Bunların suç işlediğini siz de sanık avukatları da herkes de biliyor” dedi.
Sanık avukatlarından, “Ben katil miyim biz bilmiyoruz” ifadeleriyle mağdur avukatına tepki geldi. Mağdur avukatları, “Herkes her şeyi iyi biliyor” ifadelerini kullandı.
Öldürülen Yusuf Ekinci’nin oğlu ve aynı zamanda mağdur avukatlarından Sertaç Ekinci, “Sayın savcı uzayda mı yaşadı bilmiyorum. Mütalaada siyasal içeriğine dair hiçbir şey yok. Bu soruşturma aşamasında sanırsınız Tansu Çiller tanık olarak dinlenmemiş. Bunlar varken siz mahkemeye reddi hakim mi yaptın diyorsunuz? Bizimle dalga geçmeyin” sözleriyle mütalaaya tepki gösterdi.
Mağdur avukatlarından Nuray Özdoğan, “Siyasi içerikli cinayetlerin aydınlatılmasında uluslararası kararlar devleti yükümlü kılar. Hali hazırda bu çeteler devlet içinde olduğu için bu davanın yürümeyeceği belliydi. Cinayetlerin aydınlatılmasına dönük etkin bir yargılama yapmalıydınız. Aydınlatmaya dönük karar veremeyecekseniz zaten sürdürmeyin. Bu yargılama sürdürülemeyecekse buna dönük adım atmalısınız” diye konuştu.
Mağdur avukatlarından Ahmet Özmen, “Savcılık 25 yıl geçti toplaşın evinize gidin bundan sonra yapmayacağız diyor. Kamu görevlileri sizler tarafından korunmaktadır. Bu mütalaa bundan sonra bir şey yapılmayacak anlamındadır” diye konuştu.
Sanık avukatlarının mütalaaya ilişkin beyanları sırasında mağdur avukatlarının büyük bir kısmı ve HDP Eş Başkanı Pervin Buldan’ın da aralarında bulunduğu HDP milletvekilleri, mahkemeyi protesto ederek duruşma salonundan çıktı.
Sanık avukatları mütalaaya katıldıklarını ifade ederek müdafilerin beraat etmesini talep etti.
Mahkeme heyeti avukatların beyanlarının ardından kararını açıkladı. Sanık Ahmet Demirel’in ölümü nedeniyle atılı suçların düşmesine karar veren mahkeme heyeti Lazem Esmaeılı ve Asker Smıtko’nun ölümüne ilişkin suçlanan tüm sanıkların dosyalarının ayrılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti 17 kişinin ölümüne ilişkin ise suçlanan tüm sanıkların beraatine karar verdi.
Duruşmanın sanıkları şu şekilde:
Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, MİT’çi eski Yarbay Korkut Eken ve özel harekat timi polisleri Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman.
Öldürülen 19 kişinin ismi şu şekilde: Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Salih Aslan, Lazem Esmaeili, Asker Smitko, Faik Candan, Abdulmecit Baskın, Tarık Ümit.
#PekiFailiKim diyerek bir sosyal medya kampanyası da başlatan Hafıza Merkezinin derlediği davanın geçmişine dair bilgiler özetle şöyle:
1993-96 yılları arasında Ankara’da Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da bulunduğu zorla kaybedilen veya yasa dışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin ilk soruşturma 2011 yılında başlatıldı. 20 Eylül 2013 tarihinde zaman aşımı riskinden dolayı Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame düzenlenirken, 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni iddianameyle diğer cinayetler de yargılamaya dahil edildi.
Tümü tutuksuz olan sanıklar “Cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor.
İlk duruşması 16 Mayıs 2014’te görülen davanın 10 Nisan 2015 tarihli duruşmasında eski MİT Güvenlik Daire Başkanı Mehmet Eymür kendisine verilen 29 kişilik infaz listesini mahkemeye sundu.
5 Mayıs 2017 tarihli duruşmada dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve eşi Özer Çiller Uçuran avukatları aracılığıyla kendilerine dair tanıklık talebinin “abesle iştigal” olduğunu, katılan avukatlarının yazılı sorularına yazılı olarak yanıt verebileceklerini belirten bir dilekçeyi mahkemeye sundu. Ancak savcı huzurda dinlenmeleri yönünde görüş bildirdi, mahkeme heyeti de SEGBİS aracılığıyla dinlenmeleri için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine yazılması yönünde karar verdi. Bu ara kararlara rağmen 15 Eylül 2017 tarihli duruşmaya mazeret bildirerek katılmayan Tansu Çiller ve eşinin şu aşamada dinlenmesine gerek olmadığına karar verildi.
2 Şubat 2018 tarihli duruşmada Susurluk kazasından hemen sonra kurulan Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu Üyesi Fikri Sağlar tanık olarak verdiği ifadede Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın talimatıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu Başbakanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu’nun bir bölümünün dönemin koalisyon hükümeti liderlerinin kararıyla “devlet sırrı” ilan edilerek çıkartıldığını; özellikle bütün ekleriyle birlikte edinilmesi halinde raporda davaya ilişkin aydınlatıcı bilgilere ulaşılabileceğini söyledi. 4 Mayıs 2018 tarihli duruşmada mahkemenin defalarca “ekleriyle birlikte” istediği Başbakanlık Teftiş Kurulu Susurluk raporunun ön yazısında belirtildiği üzere “‘devlet sırrı’ niteliğindeki bilgiler çıkarılmış” yani “eksiz” fotokopisi gönderildi.
31 Ocak 2019 tarihli duruşmada Ayışığı isimli gizli tanığın bulunamadığı belirtildi. Katılan avukatları bu duruma “Sanıklar aleyhine beyanda bulunacağı için bulunamıyor” diyerek tepki gösterdi. 20 Eylül 2019 günü görülen son duruşmada katılan avukatları kovuşturmanın genişletilerek, Tansu Çiller, Özer Uçuran Çiller ve Mesut Yılmaz’ın dinlenilmesine; Kutlu Savaş’ın hazırladığı Teftiş Kurulu raporunun ve eklerin getirilmesi talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, kovuşturmanın genişletilmesi talebinin reddine ve cumhuriyet savcısına mütalaasını sunmak için ek süre verilmesine karar verdi.