Hilal Köylü / Ankara
İkili ilişkilerin 8 yıldır düşük profilde tutulduğu Mısır’la, Libya ve Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı cephe güçlenince diplomatik temas kurma yoluna giden Ankara, ikili işbirliğini geliştirmek için Kahire’ye özel bir heyet gönderiyor.
Dışişleri bakan yardımcısı büyükelçi Sedat Önal başkanlığındaki heyet 5-6 Mayıs tarihlerinde Kahire’de Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi yönetimiyle müzakere masasına oturup iki ülkenin kısa, orta ve uzun vadedeki işbirliği alanlarını belirlemeye çalışacak.
Bu ziyaretin asıl ve özel amacı ise Türkiye ile Mısır arasında "güven artırıcı adımlar"ı belirlemek, kurumlar arasında karşılıklı diyalog kanallarını açıp, geliştirmek olarak belirlendi. Görüşmelerde Mısır tarafına, Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Hamdi Sanad Loza başkanlık edecek.
Ramazan tebriği için Mısırlı mevkidaşı Semih Şukri’yle telefonda görüşen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu görüşme öncesinde Ankara-Kahire hattında istihbarat ve dışişleri bakanlıkları düzeyinde temaslar olduğunu "Diplomatik düzeyde temaslarımız başladı" sözleriyle açıklamıştı.
Çavuşoğlu, Mısır’la ilişkilerin normalleşmesi konusunda her iki tarafın da önkoşulu olmadığını söylese de, Mısır Dışişleri Bakanı Şukri’den gelen "İkili ilişkilerin normalleşmesi, Türkiye’nin politikasında gerçek bir değişimin gerçekleşmesine bağlı" açıklaması dikkat çekmişti. Şukri’nin bu açıklaması sonrasında Ankara’nın Mısır’la ilişkileri geliştirme konusunda "samimiyeti"ne vurgu yapan Türk yetkililer, Dışişleri’nden özel bir heyetin Kahire’de temaslarda bulunacağını duyurmuştu.
Ankara ile Mısır’ın özellikle istihbarat düzeyinde işbirliği kurup geliştirmesiyle başlayan yakınlaşma ve işbirliği sürecinin temelini Libya’daki gelişmeler oluşturuyor. Libya’da, Mısır’ın aksine Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destekleyip, o hükümetin davetiyle bölgeye Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarını yollayan Ankara, Mısır’dan destek bulan Hafter güçlerini karşısında bulmuştu.
Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan DW Türkçe’ye Ankara ile Kahire’nin Libya konusundaki işbirliğinin iki ülke ilişkilerindeki "normalleşme"ye giden süreçte milat olacağını anlatırken, "Ankara, Libya’nın batısında siyasi gücünü büyüten Mısır’la istihbarat paylaşımına giderek Libya’da siyasi çözüm ortamının güçlenmesini sağladı. Ancak Aralık’ta Libya’da bir seçim var. Libya konusundaki işbirliğinin ne kadar sürüp sürmeyeceği, Ankara-Kahire ilişkilerindeki yeni açılımda bir risk faktörü" diyor.
DW Türkçe'ye konuşan Türk diplomatik yetkililer; Libya’da altı yıl süren iç savaş sonrasında hem Trablus hem de Hafter yönetiminden isimlerin yer aldığı bir geçiş hükümetinin kurulmasının Ankara’nın Mısır’la ilişkilerini güçlendirdiğini söylüyor.
Libya’da bir geçiş hükümeti kuruldu ancak Mısır’ın Libya’ya giden tüm askeri güçlerin geri çekilmesi yönünde bir beklentisi var. Eğer Mısır, Ankara ile yapılacak işbirliği müzakerelerinde bu konuda ısrarcı olursa müzakerelerin sonuç vermemesi gibi bir durum ortaya çıkacak. Ancak bu konuda Türk Dışişleri yetkilileri "Kahire’de muhataplarımızın tamamen ikili işbirliğine odaklanmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Her durumda Türkiye’nin Libya’ya askeri ve siyasi desteği meşrudur" açıklamasını yapmayı tercih ediyor.
Oytun Orhan; Libya konusunda Ankara ile Mısır’ın farklı pozisyonlarının müzakereler açısından risk yaratacağını söylese de; müzakerelerden ikili ilişkilerin gelişmesi açısından hemen hızlı bir sonuç beklenmesinin zaten yanlış olacağını söylüyor.
Orhan; "İkili ilişkiler 2013’ten beri gergindi. Şimdi bir diyalog ortamı var. Yapılan tüm açıklamalardan anlıyoruz ki Ankara’nın derdi; Kahire ile güven artırıcı adımlar üzerinde uzlaşmak. Bu uzlaşma da; diyalog kanalının açık tutulması ve kurumsallaştırılmasıyla olacak. Diyalog kanalı açık tutulabilirse, taraflar Libya’da ortak bir çözümde anlaşabilir" diyor.
İkili ilişkilerin normal düzeyde seyrettiği bir dönemde Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi olarak görev yapmış olan emekli büyükelçi Yaşar Yakış da; yeni dönemde Libya’daki risk faktörüne dikkat çekenlerden.
Yakış; DW Türkçe’ye "Ankara’nın Kahire’yle yakınlaşması, ilişkilerini geliştirmeye çalışması geç kalmış ama olumlu bir adım. Şimdi Libya meselesine yaklaşımı çok iyi yönetmek gerekiyor. Mısır; bölgede sadece Hafter güçleriyle değil tüm gruplarla temas kuruyor. Türkiye de ağırlığı sadece Trablus hükümetine vermeyerek, bölgenin tüm unsurlarıyla dengeli bir ilişki kurabilir. Bunu yaptığında Mısır’la ilişkisinin daha kolay ilerlediğini görecektir" diyor.
Ankara-Kahire hattında ilişkilerin normalleşmesinin önündeki risklerden bir diğeri Müslüman Kardeşler Örgütü’ne tarafların farklı yaklaşımı olarak gösteriliyor.
2013’te Sisi’nin darbeyle devirdiği Muhammed Mursi’nin de dahil olduğu Müslüman Kardeşler örgütüne "ideolojik yakınlığı"yla dikkat çeken AKP hükümeti, Sisi yönetiminin Müslüman Kardeşler’i "terör örgütü" ilan etmesine sert tepki göstermişti. Sisi yönetimi o günden bugüne Müslüman Kardeşler üyelerinin Türkiye’ye sığınmasını problem ediyor, Türkiye’den bu kişilerin Sisi yönetimini karalayan faaliyetler içinde bulunmasının engellenmesini istiyor.
Türkiye’nin son dönemde Sisi aleyhtarı yayın yapan Mısır medyasının yayınlarına müdahale ettiğini hatırlatan emekli büyükelçi Yaşar Yakış, "Türkiye’deki Mısır medyasından kültürel yayınlara ağırlık vermeleri istendi. Ancak bu kadarı Sisi yönetimi için yeterli olmayacaktır. Kahire, bu konuda Ankara’ya baskıyı artıracak, bu yayınların tamamen durdurulmasını isteyecektir. O da, Müslüman Kardeşler’e ideolojik bağı olan Ankara için çok kolay bir iş değil" diyor.
Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’le ilişkisini birdenbire kesemeyeceğinin altını Oytun Orhan da çiziyor. Orhan, "Mısır, baskıyı artırabilir ama Ankara dengeli bir politikayla bu baskıyı geri çevirebilir. Yine de ikili ilişkiler için büyük bir risk söz konusu. Eğer Mısır, tamamen ikili işbirliğine odaklanabilirse bu risk bertaraf edilebilir" öngörüsünde bulunuyor.
Sisi’nin, ülkesindeki muhaliflere karşı son dönemde daha yumuşak bir tavır izlediğinin gözlendiğini anlatan Türk Dışişleri yetkilileri, "Müslüman Kardeşler konusunda orta yol bulabileceğimizi sanıyoruz. Mısır da, Türkiye de yasa dışı hiçbir faaliyete izin vermez. Karşılıklı güven temelinde ilerleyebiliriz" mesajı veriyor.
Mısır’ın Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la deniz yetki anlaşması imzalarken Türkiye’nin kıta sahanlığına dokunmamasının da Ankara’nın Kahire’yle işbirliği arayışında "itici güç" olduğu biliniyor.
Mısır, Doğu Akdeniz'de hidrokarbon faaliyetlerini Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e 2019'da bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırında sınırlandırmış, geçen yıl da Yunanistan'la Doğu Akdeniz'de deniz sınırlarını belirlerken sınır çiziminin Meis Adası'ndan başlatılmasını isteyen Atina'ya karşı çıkmıştı. Kahire'nin bu tutumunun Doğu Akdeniz’deki işbirliğinin ilerlemesi açısından belirleyici olduğunu belirten Türk diplomatik yetkililer; Mısır’la müzakerelerde ilerleme sağlanırsa iki ülkenin bir deniz yetki alanları anlaşmasına imza koymasının mümkün olduğunu söylüyor.
Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı cephenin bugüne kadar Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) güçlendiğini hatırlatan Uluslararası İlişkiler uzmanı Prof. Serhat Güvenç DW Türkçe’ye "Mısır’la diyalog genişletilirse, müzakereler ilerletilirse Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı cephe en azından gevşemiş olacak. Türkiye’nin Mısır’ı tamamen kendi tarafına çekmesi mümkün değil ama bugüne kadarki kayıplarını telafi etmesi mümkün. O yüzden müzakerelerde çok dikkatli ve temkinli olunmasında fayda var" diyor.
Mısır’ın Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimi ile işbirliğini Türkiye’nin çıkarlarını gözetecek şekilde çok da büyük dert edinmeden müzakerelerin sürdürülebileceğini söyleyen Güvenç, "Türkiye, Doğu Akdeniz’de yalnız olmaktan kurtulabilir. Bu da Mısır’la müzakerelerin başarılı bir biçimde yürütülmesine, tamamlanmasına bağlı" diyor.