10 Ekim 2015'te Ankara’da gerçekleşecek Barış Mitingi’ne katılmak üzere Ankara Garı önünde toplananlara yönelik olarak gerçekleşen ve 102 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan IŞİD saldırısı ile ilgili 36 sanığın yargılandığı davada, okunan kayıt ve belgelere karşı müşteki vekillerinin beyanlarının alınmasına devam edildi. Katliamın gerçekleştiği gün polisin tutumunu, ambulansların olay yerine gelmediğini ve önlemlerin eksik alındığını belirten avukatlar yargılamanın genişletilmesini talep etti. Mahkeme duruşmanın ardından açıkladığı ara kararda, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı 22-23 Kasım 2017'ye erteledi.
Serkan Alan’ın Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Sanıkların tamamı, IŞİD üyeliğini ve saldırıyla alakalı oldukları iddialarını reddederken, bazı sanıklar, savunmalarında Kuran'dan ayetler kullandı. Sanıklardan bazıları da müşteki avukatlarını "PKK'lı olmak" ile suçladı. Bu sanıklardan Talha Güneş'in, müşteki avukatlarının kendisini gizli tanık "Piramit" ve hakkında ifade veren tanıkların sözleriyle suçladığını belirterek, "İşkenceyle alınan ifadeler ve yalanlarla insanların mahkum edilmesini istiyorlar. Kişi başkasının ellinin kirliliğinden bahsederken, kendi ellerinin temiz olmasına bakması lazım. Avukatların terör örgütü PKK ile ilişkisi ortada olan HDP ile ilişkileri..." demesi salondan tepki aldı.
Katliam davasının 5’inci duruşmasında avukat Senem Doğanoğlu’nun ifadeleri sırasında sanık sandalyelerinden avukatlara yönelik küfür yükseldi. Avukatların tepki göstermesi üzerine sanıklar avukatlara yönelik tehditlerini sürdürdü. Mahkeme heyetinin müdahalesi ile salon sakinleştirildi. Sanıkların avukatlara yönelik sözleri zapta geçildi.
Müdafi avukatlarının ardından sanıkların avukatlarının savunmalarına geçildi. Sanık Hatice Akaltın’ın avukatı Oğuz Akman ifadelerinde müdafisi olduğu Akaltın ile ilgili delil olmadığını belirterek tutuksuz yargılanmasını talep edildi. Katliamda müvekkilinin payının olmadığını söyleyen Akman şöyle devam etti, “Biz bu davaya sadece çocuklar için geliyoruz ama bundan sonra gelmeyeceğiz. Ne mahkeme ne burada diğer insanlara kendimizi anlatamıyoruz. Müvekkilim diğer sanıklardan kimseyi tanımamaktadır. Buradaki yargılama intikam duygusuyla yapılmaktadır. Müvekkilim çarşaflı olduğu için bir kurguyla hareket edilmektedir.”
Duruşmaya saat 13.30’a kadar ara verildi. Aranın ardından tekrar başlayan duruşmaya sanık avukatı Orhan Şahin’in savunması ile devam edildi. Sanık Abdülhamit Boz’a ilişkin savunma yapan Şahin,”Abdülhamit Boz’a verilecek ceza 6 yıl 3 ay. Şimdiye kadar yattığı 14 ay. Daha önce El Kaide’den yargılanan birinin IŞİD’den yargılanması zordur. Bu iki örgüt birbirini gördüğü yerde öldürecek düzeydedir. Bu yüzden adli kontrol uygulanmasını ve tahliye edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sanık Talha Güneş’in ifade verdiği sırada salonda tartışma çıktı. Kimya bölümünde okumadığını ve müdafi avukatlarının iftira attığını söyleyen Güneş’in, “müdafi avukat Tugay Bek’in PKK ile ilişkisi olan HDP’ye yakınlığını biliyorum” sözleri üzerine salonda gerginlik çıktı. Mahkeme heyetinin müdahale etmeye çalıştığı duruşmaya sanık ifadeleri ile devam ediliyor.
Sanık Yakup Şahin: Birinci mesele HTS kayıtlarının gösterdiği adresler net değil. HTS kayıtlarını kale almanızı değil de kamera kayıtlarından bakmanızı istiyorum. Bu zamana kadar avukatların beyanda bulunmalarını kale almadım. Kurandan ayet söylemek istiyorum. İnsanlar bizden çok İslamı yargılamaya çalışıyor.
Sanık Nihat Ürkmez: Ben hayatımda suç bile işlemedim şimdi Türkiye’nin en büyük katliamından yargılanıyorum. Delil olursa insanlar mahkum edilir. Eşim sosyal yardım istiyor eşiniz terör örgütü üyesi diye verilmiyor. Derdimi de söyleyemeyeceğim daha ne diyeyim.
Sanık Erman Ekici: Sayın Başkan ben 21.5 aydır tutukluyum. Ben Gaziantep’te yargılanıyorum. Bir sanık bir delilden bir kere yargılanır. Tanık ifadelerini işkence yaparak aldılar. Tutukluluğumun devamı için aynı şeyler söyleniyor. İddianamede şahsıma ayet bir şey yok. Avukat dedi ki IŞİD bayrağı ile sallarken görüntün var. Benim tuttuğum bayrak hattatların çizdiği bir bayrak. IŞİD bayrağı değildi. Dosyamın buradan ayrılıp Gaziantep’e bağlanmasını istiyorum.
Sanık Suphi Akfidan: Geçen sene 10 Kasım’da Gazi Mustafa Kemal’in ölüm gününde tutuklandım. Sapasağlamdım, şimdi 20 hastalık sayabilirim. Urfa Suruçluyum. Kürtçe ana dilimdir. İnsanların hayatı bu kadar ucuz mu bu kadar kolay mı? Benim hep yurtdışına gitme hayalim vardı. Almanya’ya kaçak olarak gittim. Konsolosluğa gittim ‘kaçak geldim’ dedim. Suriyeli olarak maaş da bağlanmıştı bana orada.
‘Beni geri gönderin’ dedim. ‘Dur, bir arayalım’ dedi. Ben sigara içerken konsolosluğun koruma polisi geldi. ‘Ben Suruç patlaması olduğunda oradaydım’ dedi. ‘Ben de Ankara’yı yapanları tanıyorum’ dedim. Alnım ak. Kendimi temize çıkarırım. Size çok güveniyorum sayın başkan.
Sanık Yakup Karaoğlu yaptığı savunma sırasında şeriat istediğini fakat katliama katılmadığını söyledi. “IŞİD elaman devşirirken İslamı kullanıyor” diyen Karaoğlu’na salondan ‘Arabistan’a git’ sözleriyle tepki gösterildi. Sanık Karoğlu’nun ‘Sen de Kuzey Kore’ye git’ cevabının ardından mahkeme başkanı ikili diyalog kurulmaması adına salondakileri uyardı.
Sanık Mehmedin Baraç: Milletine ihanet etmemiş birisiyim. Bingöl’de de milliyetçiliğim nedeniyle solcularla sürekli karşı karşıya geldim. Birileri bu sanık koltuğuna devleti getirmeye çalışıyor. Feriştahı getirse oturtamaz. Devletin askeri olarak gösteriliyoruz.
Baraç savunmasını yaptığı sırada mahkeme heyeti tarafından defalarca salonu tahrik etmemesi konusunda uyarıldı. Baraç’ın ölenler hakkında ‘leş’ demesi üzerine salonda su şişeleri fırlatıldı. Duruşmaya bir saat ara verildi. Aranın ardından savunmasına devam eden Mehmedin Baraç 5 Haziran Mitingi davasında tahliye edilen sanık Burhan Gök’e verilen tahliye kararının kendisine de verilmesini istedi.
Sanık Abdulhamit Boz: İsim benzerliğinden dolayı yargılanıyorum. Yakalayamadığınız her kişinin yerine başka birisini buluyorsunuz. Hayatımı mahvettiniz. Ben beraatimi istiyorum kesinlikle suçsuzum.
Sanık Resul Demir: Sanıklarla biz birbirimize de gittik birbirimize de geldik. Buradan çıkınca da görüşeceğiz. Yediğimiz yemekleri delil sayıyorlar sizleri etkilemeye çalışıyorlar. Yakın tarihteki tahliyelere bakınca bizim tahliyemiz gerekiyor. Siz harbiden maddi gerçeğe ulaşmak istiyorsanız bu tutukluluk kararlarının devam etmemesi gerekiyor. O gizli tanık gelsin kendi yüzüme söylesin. Görürüm ben onun erkekliğini.
Savunma sırası sanık Esin Altıntuğ’a geldi. Yakalandığı sırada kendini patlatan Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ,”Ben Ceren Demir ile görüşüyordum. Gün içerisinde sık sık konuşuyorduk. Benim eşim kayıp onunkisi ise tutuklanmıştı” dedi.
Davanın diğer sanıklarından Metin Akaltın hakkında konuşan Altıntuğ, “kendisi tutuklandı eşimi ihbar etmek için gitmedi. Sabah da evden çıkıp ekmek almıştı o zaman da itiraf edebilirdi” dedi.
Diğer Sanık Hatice Akaltın hakkında konuşan Altıntuğ, “kadın koğuş arkadaşlarına Suriye’ye çıkınca sizleri de götüreceğim demiş” ifadelerine yer verdi.
Savunmasına geçilen Hatice Akaltın ise Esin Altıntuğ’un iddialarına katılmadığını belirterek “kendisi arkadaşlarına Suriye’den geldiğini anlattı” dedi ve beraatini istedi.
Gar katliamı duruşmasında savcı mütalaası okundu. İddia makamı sanıkların tamamının tutukluluk halinin devamını istedi. Müşteki vekillerin kamu sorumluluğu bulunanların dinlenmesi talebinin ise reddedilmesini istedi.
Duruşmada ara kararını veren mahkeme, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, daha önce tanık olarak dinlenmesi istenen iki polis memurunun dinlenmesi için Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, müştekiler yönünden katılma taleplerinin kabulüne, müşteki avukatlarının, bir kısım kamu görevlisinin duruşmana tanık olarak dinlenilmesi taleplerinin yasa ve usule aykırı olması nedeniyle reddine, firari olan sanıkların infazının beklenilmesine hükmetti. Mahkeme, duruşmayı 22-23 Kasım 2017'ye erteledi.