IŞİD'in saldırısıyla 100 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Gar Katliamı'nın üçüncü gününde itirafçı sanık Yakup Şahin’in tutuklu yeğeni Hakan Şahin savunma yaptı. Amcası Yakup Şahin gibi önceden hazırladığı yazılı savunmayı okuyan Hakan Şahin, polislerin kendisine de zorla ifade imzalattığını iddia etti. Çapraz sorguda çelişkili ifadeleri ile dikkat çeken Şahin, kendisi cezaevindeyken Bakanlık tarafından gönderilen ve ‘gizli’ olduklarını iddia eden kişilerin yanına gelerek savcılıkta nasıl ifade vermesi gerektiğini anlattıklarını savundu.
Evrensel’in haberine göre, Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015 tarihinde Emek, Barış, Demokrasi mitinginde iki IŞİD’li canlı bomba tarafından gerçekleştirilen ve 100 kişinin ölümüne neden olan saldırının pazartesi günü başlayan davası sanık ifadeleriyle devam etti. İlk celsede getirilmeyen ve Gaziantep’te tutuklu bulunan sanıklar Abdülmüttalip Demir, Talha Güneş ve Abdulhamid Boz duruşma salonuna getirildi. Biri firari, 36 sanıklı davada sanıklardan 15’i tutuklu 4’ü tutuksuz, 16’sı firari durumda. Katliamın üç kilit isminin ise polis operasyonlarında öldüğü belirtiliyor.
Yoklamaların ardından dün ifade veren Yakup Şahin’in tutuklu yeğeni Hakan Şahin savunma yaptı. Hakan Şahin’in bir gün önce ifade veren amcası Yakup Şahin gibi savunmasını kağıttan okuması üzerine salondan “İfadeni yazan, Yakup’un ifadesini yazan kişi mi?” sesleri yükseldi. Amcası gibi iddiaları reddeden ve polisler tarafından kandırılarak ifadenin imzalatıldığını iddia eden Hakan Şahin, katliamın organizatörü olduğu belirlenen ve polis operasyonunda öldüğü belirtilen Yunus Durmaz’ın bilgisayarında çıkan belgelerde kendisiyle ilgili yer alan ifadeleri yalanladı. Şahin, belgelerde yer alan Hakan kod isimli kişinin kendisini olmadığını, zaten kendi ismi Hakan olduğu için bunun mantığa aykırı olduğunu söyledi.
Yine katliamın kilit isimlerinden ve polis operasyonunda ölü ele geçirilen Halil İbrahim Durgun’a ait olduğu iddia edilen Citroen marka 27 AVH 70 plakalı araca ilişkin savunma yapan Hakan Şahin, canlı bombaların Ankara’ya taşındığı belirlenen aracı amcasının isteği üzerine üstüne aldığını söyledi. Amcası sanık Yakup Şahin’in yeşil kartını kaybetmemek için aracı üzerine alamadığını, bunun üzerine aracı kendi üzerine aldığını iddia eden Hakan Şahin, “Amcam olduğu ve bir kötülük gelmeyeceğini düşündüm, aracın devrini üzerime aldım. Aklıma farklı bir şey gelmedi. Aracın olayda kullanılacağını önceden bilmiyordum. Ben arabayı 2-3 ay önce aldım, iddianamede eylemin bir gün önce planlandığı yazıyor. Ben aracı aldığımda eylem planı yoktur” dedi.
Katliam günü sağlık sorunları nedeniyle Ankara’da bulunduğu iddiasını yineleyen Şahin, kan hastalığı olduğunu savundu. Şahin, “Tedavi amaçlı olarak 8 Ekim’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne geldim. Bir otele yerleştim. Cuma günü akşama doğru muayene oldum. Hiçbir şekilde keşif amaçlı Ankara’ya gelmedim” diye konuştu.
Şahin’in “Hiçbir TC vatandaşının ibadet şekli herhangi bir örgüte yaftalanamaz. Ülkemizde ibadet özgürlüğü var, ben bir müslüman olarak ülkemizdeki bulunan…” sözleri üzerine duruşmayı izleyen mağdurlar, “Sen müslüman değilsin. Müslümanım deme, sen bir katilsin” diye bağırdı. Bu sırada salonda gerginlik yaşandı. Mahkeme Başkanı ve müşteki avukatların araya girmesiyle mağdurlar sakinleştirildi. Hakan Şahin, tahliyesini talep etti.
Mahkeme Başkanı da Hakan Şahin’e daha önce verdiği ifadelerde tutuklu sanık Abdulmüttalip Demir ve Halil İbrahim Durgun’u tanıdığını, Durgun ile para ilişkisi olduğunu anlattığını hatırlattı. O ifadede savcıya “Beni Ankara’ya Halil İbrahim Durgun gönderdi. Ankara’ya git. İki kişi gelecek, onları karşılayacaksın. Yakup Şahin de gelecek. 50 bin TL para var bu işin ucunda dedi. Halil bana 100 TL verdi” dediğini belirten Mahkeme Başkanı, Yunus Durmaz’ın evinden çıkan notlarla bu ifadelerin örtüştüğünü, Durmaz’ın evinde kendisine harç, eczane ve harçlık ödemelerinin yazılı olduğu notlar bulunduğunu söyledi.
Bunun üzerine Şahin, ifadeyi bu şekilde polislerin telkiniyle verdiğini iddia ederek, “Belgeleri gösterip ‘bu şekilde ifade verirsen 3-5 yıl yatar çıkarsın’ dediler. Ben de bu şekilde salladım. Pişmanlık Yasasından yararlanacağım söylendi. Bu tür söylemlerde bulundular. Cezaevine gelenler de oldu. Bakanlık tarafından gönderildikleri, gizli oldukları söylendi. Savcılıkta söylemem gerekenleri anlattılar” dedi. Diğer sanıkları tanımadığını savunan Hakan Şahin, Yunus Durmaz’ı da tanımadığını iddia etti.
IŞİD’e katıldığını söyleyen sanık Hacı Ali Durmaz ise, Ankara patlaması yaşandığında Suriye’de olduğunu ve patlamadan sonra Türkiye’ye döndüğünü belirtti. Türkiye’de siyah kasklı biri tarafından karşılandığını aktaran Durmaz, bu kişinin kendisini abisi Yunus Durmaz’ın yanına götürdüğü anlattı.
Halil İbrahim Durgun’un evinde iki gün kaldığını kaydeden Durmaz, şunları söyledi:
“El Nusra’ya da IŞİD’e de gittim. IŞİD’e katılalı 2 yıl oldu. Ailece gittik Suriye’ye. Suriye’ye gitmemizin sebebi IŞİD’e katılmaktı. Ben kamplarında 15 gün kaldım, burada silah eğitimi aldım. Sanık Yakup Şahin’i Rasulayn cephesinde gördüm. Suriye’den döndüğümde abimin planlarını bilmiyordum. Abimin bu işleri yaptığından haberim yoktu. Antep sorumlusu olduğunu bilmiyordum. İlhamı Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin Türkiye-Suriye geçişinde görevli olduklarını biliyorum. Diğer sanık Kenan Kutval’ı tanıyorum. Suriye’de öldü 2 yıldan fazla oldu öleli.”
Evde zırhlı araçları görünce abisine haber verdiğini anlatan Durmaz, “Ben kaçarken abim kendini patlattı” dedi.
Avukatların sorularını yanıtlayan Durmaz, abisinin milliyetçi olduğunu, polislere zarar vermemek için kendini patlattığını öne sürdü.
Durmaz, bir başka soru üzerine abisi Yunus Durmaz’ın kendisini patlattığı operasyonda çatışma yaşanmadığını söyledi. Durmaz, “Abimin kendini patlattığı operasyonda polisler sadece havaya ateş açtı çatışma olmadı” diye konuştu.
IŞİD’i “terör örgütü” olarak gördüğünü ifade eden Durmaz, arandığı için abisinin yanından ayrılamadığını iddia etti. Durmaz’ın çapraz sorgusuyla sona eren duruşmaya yarın saat 11.00’de devam edilecek.