Ankara katliamı şüphelisinin babası: IŞİD'ciler 'Bize katıl, şehit ol' dediler, reddedince başıma silah dayadılar

Ankara katliamı şüphelisinin babası: IŞİD'ciler 'Bize katıl, şehit ol' dediler, reddedince başıma silah dayadılar

97 kişinin ölümüne neden olan, Ankara'da barış mitingine yönelik 2 ayrı saldırıyı gerçekleştiren 2 canlı bombanın, polisin aranılan olarak ilan ettiği 21 IŞİD'li canlı bomba listesinde isimleri bulunan Yunus Emre Alagöz ve Ömer Deniz Doğan olduğu iddia edildi. Gaziantep'ten 2 ayrı araçla yola çıkıp Ankara'ya giden bombacılara yardım eden 3 kişi gözaltına alındı. Oğlunun tutuklanması için polise ve savcıya başvurup "Tutuklayın" diye ısrar ettiğini söyleyen Ömer Deniz'in babası Mehmet Doğan, "IŞİD'ciler 'Bize katıl, cennette hurilerin olur, şehit olursun' dedi. Kalmayacağımı söyleyip ‘Siz ajansınız' diye bağırıp hakaret etmeye başladım. Silahlarını başıma dayadılar" ifadesini kullandı. 

Habertürk'ten Hüseyin Şentürk'e konuşan baba, 22 yaşındaki ikizleri Ömer Deniz ve Mahmut Gazi'nin 2013'te üniversiteyi kazandığını, kayıt için Kırşehir ve Adıyaman'a gittiklerinde ortadan kaybolduklarını, durumu haber alınca Adıyaman'a döndüğünü belirterek, şunları anlattı:

"Adıyaman'da aramadığım yer kalmadı. Suriye'de örgüte katılmış oğlumun arkadaşı Mehmet T.'nin annesi bizi telefonla arayıp ‘Sizin çocuklar benim oğlumla Suriye'ye gitmiş' dedi. Bunun üzerine Hatay, Reyhanlı, Akçakale her yeri dolaştım. Oradaki karakollara gittim. Kayıp olduklarını, buradan örgüte katılabileceklerini beyan ettim."

 

‘KAFAMA SİLAH DAYADILAR'

 

Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nin bir köyünden kaçak yolla Suriye'ye geçtiğini, örgüte yakın kişilerle buluşup Halep'e gittiğini anlatan baba, şöyle konuştu:

"Bu sakallı kişiler beni Azez'in bir köyüne götürdü. Çocuklarımı görmek istedim. Kimliğimi alıp sorguya çektiler. Komutan olduğunu, Bingöllü ve İTÜ mezunu olduğunu söyleyen kişi, oğullarımın 2 Alman uyruklu kadınla evlendirildiğini bildirdi. Beni sorguya alan silahlı adamlar da Türk'tü. Oğullarımı alıp götürmek için geldiğimi söyledim. ‘Bunlar cihata geldiler, Allah yoluna geldiler, Allah yoluna gidiyorlar' dediler. Biri ‘Bu gece burada kal, sana bir CD göstereceğim. Bize katıl, cennette hurilerin olur, şehit olursun. Eğer istemezsen çocuklarını da alır gidersin' dedi. Kalmayacağımı söyleyip ‘Siz ajansınız' diye bağırıp hakaret etmeye başladım. Silahlarını başıma dayadılar. Beni oracıkta öldürecekler sandım. Komutan ‘Dua et ki ikizlerin babasısın. Yoksa şimdi ölmüştün' diye bağırdı. Sonra beni onların yanına getiren kişilerle Halep'e döndük. Bu kişiler ‘Örgüt seni kaçırıp öldürecek' dediler. Bir odaya kapatılıp 5 saat kilitli tutuldum. 200 lira teklif edince beni Türkiye'ye geri götürdüler."

 

"Artık çocuklardan tamamen ümidimi kesmiştim" diyen baba D., 5 ay sonra Ömer Deniz, ondan 10 gün sonra da Mahmut Gazi'nin hamile eşiyle geldiğini söyledi. Ömer Deniz'in de daha sonra Almanya'ya giden eşini Türkiye'ye döndüğünde alıp getirdiğini ve onun da bir süre sonra hamile kaldığını aktaran baba Mehmet Doğan, şöyle devam etti:

"Benim haricimde onların kara çarşaflı eşlerini kimse göremezdi. Zaten 2 kadın da ihtiyaç dışında hiç odalarından çıkmazdı. İkisi bir araya gelip konuşmazlardı bile. Çocuklar 2014'te tekrar üniversite sınavına girdi. Ömer kazandı, Mahmut kazanamadı. Yaklaşık 8 ay kaldıktan sonra 2014'ün 10. ayında Ömer ve hamile karısı kimseye bir şey demeden ortadan kayboldu. 15 gün sonra da Mahmut ve karısı, 5 günlük bebekleriyle kayboldular. Kadınların biri Gürcistan, diğeri ise Adana kökenli, ama Alman vatandaşları. Sonra birkaç arkadaş buluşup oğullarımı aramak için yine sınır bölgesine gittim. Öldürülmekten korktuğum için bu kez Suriye'ye geçmeyip Türk tarafında bekledim. Ama bir sonuç yok, çocukları bulamadık. Oğullarım döndükleri zaman Adıyaman Emniyeti'ne ve savcılığa başvurdum. ‘Ne olur bunları tutuklayın' diye ısrar ettim. Emniyet, Ömer, Mahmut ve Mahmut'un eşinin ifadelerini aldı, serbest bıraktı. Bu birkaç kez tekrar etti."

 

"DNA testi sonucu ya da emniyetten bilgi iletilmedi"

 

"Oğlumun böyle bir şey yaptığına inanamıyorum" diyen ve kendilerine canlı bombanın oğlu olduğunu kanıtlayacak DNA testi sonucu ya da emniyetten bilgi iletilmediğini belirten baba, "Ben gazete ve televizyonlardaki haberleri görüyorum, merak içindeyim, ölen kişi benim oğlum mu değil mi bilmiyorum. Patlamanın ardından Adıyaman'daki evime polis gelip eşimden kan örnekleri almış. Kızım beni arayıp bildirdi. Ankara'ya doğru yola çıktım. Ankara Emniyeti ve savcılığa başvurup bilgi almaya çalışacağım. Benim oğlum olduğuna inanmıyorum" diye konuştu. Baba Doğan, ikinci canlı bomba olduğu öne sürülen Yunus Emre A.'nın babası Zeynel Abidin A.'yı da Adıyaman'dan tanıdığını belirtirken, "Adıyaman'da çocuklarımızı bulmak için IŞİD'e yakın kişilerin takıldığı kahvehaneye gitmiştik. Burada Zeynel Abidin de vardı. Burası küçük yer. Birbirimizi tanırız, ama oturup çay içmişliğimiz yok" dedi.