10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakince Coşgun’un, 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamıyla ilgili önlem almayan kamu görevlileri hakkında yaptığı suç duyurusu reddedildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı gerekçesinde, mülkiye müfettişlerinin kamu görevlileri hakkında verdiği raporla ortaya çıkan gerçeklere ilişkin “kişisel kanaat dışında somut delil ibraz edilmemiştir” yorumu yaptı
Evrensel'den Tamer Arda Erşin'in haberine göre, 10 Ekim 2015 tarihinde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği miting için Ankara Tren Garı önünde toplananlara yönelik IŞİD’in canlı bomba saldırısıyla ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunanlardan biri de katliamda eşi Uygar Coşgun’u kaybeden Mehtap Sakinci Coşgun’du.
Şu an 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı olan Coşgun’un 24 Nisan’da Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları yetkilileri, MİT görevlileri, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, Ankara Emniyet Müdürlüğü hakkındaki suç duyurusuna ilişkin savcılık 24 Mayıs günü işleme koymama kararı aldı.
Savcılık gerekçe olarak, Mülkiye Müfettişlerinin emniyet görevlileri hakkında “ihmali olabilecekleri” şüphesiyle yargılanmasında kamu yararı olduğunu belirttikleri raporun işleme konulmama kararına ve Ankara Valiliği’nin görevliler hakkında soruşturma yapılmasına izin vermeme kararlarına atıfta bulundu.
Savcılık ret gerekçesinde Coşgun’un şikayetinde yer alan suçlamaların basında çıkan haberlere dayandığını ileri sürerek şöyle dedi:
“İstihbari bilgiye rağmen kamu görevlilerinin şüphelilere haber verdiği, kaçmalarına ya da saklanmalarına neden olduklarına dair iddialarını basın yayın organlarının aktarımlarına dayandırdıkları, terör eylemlerini gerçekleştirenlerin devlet içerisinde bağlantılarının olduğu husundaki kişisel kanaat dışında somut delil ibraz etmedikleri anlaşılmıştır.”
Savcılığın red gerekçesi olarak gösterdiği; gazetemize de yansıyan haberler, Mülkiye Müfettişlerinin 10 Ekim Katliamı sonrası emniyet görelileri hakkındaki raporuna dayanıyordu. Müfettiş raporlarına dayandırılan haberlerde, 10 Ekim sabahı da dâhil olmak üzere, Temmuz ayından başlayarak, TEM Dairesi Başkanlığı’na gelen ve bombacıların kimliğinin de yer aldığı istihbaratın, diğer yazılardan farklı olarak “teyide muhtaç” ibaresi yer almamasına rağmen dikkate alınmadığı ortaya çıkmıştı.
Ayrıca, 8 Ekim 2015 tarihinde bombacı Yunus Emre Alagöz’ün Türkiye’de olabileceği istihbaratının alınmış olmasına karşın, “muhtemel eylem” uyarısının 10 Ekim sabahı dağıtıldığını gazetemiz belgeleriyle duyurmuştu. 10 Ekim sabahı gelen istihbarat, bombalar patladıktan sonra Ankara Emniyeti’ndeki birimlere dağıtılmıştı. Bu istihbaratta yazışma saatinin diğer yazışmaların aksine elle belirtilmesi dikkat çekmişti. Ayrıca miting günü görevli emniyet personeline “canlı bomba eylemlerine karşı kendilerini korumaları” yönünde talimat verilirken, miting düzenleyicilerine bombalı eylemle ilgili bir uyarıda bulunulmadığı da ortaya çıkmıştı. IŞİD’e bağlı Dokumacılar grubunun HDP’nin katılacağı etkinlikleri hedef alacağı, emniyet yazışmalarıyla bilinmesine rağmen ilgili emniyet amirlerinin neden Ankara Valisi ve üstlerini uyarmadığı Mülkiye müfettişlerinin raporlarına da yansımıştı.