Ankara'da düzenlenen ve 102 kişinin hayatını kaybettiği Türkiye'nin tarihindeki en kanlı saldırının üzerinden bir ay geçti. Yaşanan acıya ve kayba orantılı olarak da binlerce travma yaşanıyor. Uzmanlara göre travmanın etkisinin azaltılması için katliamla hesaplaşılması gerekiyor
BBC Türkçe'den Sinan Onuş’un haberine göre, Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Doç. Dr. Burhanettin Kaya, Ankara saldırısı gibi büyük olaylar sonrası mağdurların travmadan hemen sıyrılamayacaklarını söylüyor. Kaya'ya göre, travmanın etkisinin azalması için katliamla hesaplaşılması ve adaletin tecelli etmesi gerekiyor.
Travma geçirenlere psikiyatrik desteğin, birinci aydan sonra başladığını aktaran Kaya, şöyle devam ediyor: "İlk iki gündeki tepkiler olaya tanıklık eden, duyan herkeste oluşur. Bir aydan uzun sürenler bile aslında çoğu zaman olayın psikolojik işlenme sürecinin belirtileridir. Bu belirtiler bir aydan uzun sürerse buna, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) diyoruz. Birçok ruhsal bozukluğun aksine TSSB 3 aydan uzun sürerse kronikleşmiş kabul edilir.”
Doç. Dr. Kaya, ayrıca büyük olaylarda mağdurlardaki kronikleşme sürecinin uzun yıllar sürdüğünü de belirtiyor. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı mağdurlarına savaştan 40 yıl sonra yapılan değerlendirmelerde travmanın etkilerinin devam ettiği görülüyor.
2 Temmuz 1993'teki Sivas katliamına maruz kalanlar üzerine araştırma yapan isimler arasında yer alan Kaya, "Bir buçuk yıl sonra mahkeme sonuçlarına da bağlı olarak TSSB çok artmıştı. 10 yıl, 17 yıl sonra tekrar gördüğüm vakalar oldu ve TSSB devam ediyordu. Ankara saldırısından 20 yıl sonra da vakalar çıkacak. Yardım edebilirsek belki kronikleşmesini önleyebiliriz" diyor.
Sendikalar ve sivil toplum kuruluşları travma geçirenlere yardım için "Psikososyal Dayanışma Ağı" oluşturdu.
İlk günler hastaneler ve Adli Tıp Kurumu önünde mağdurlara destek veren gönüllüler artık ev ve kurum ziyaretleri yapıyor. Bireysel ya da grup terapileri sürüyor.
Psikososyal Dayanışma Ağı’nın koordinasyonunu Türkiye İnsan Hakları Vakfı yürütüyor. Vakfın avukatlarından Senem Doğanoğlu’nun verdiği bilgiye göre, 31 Ekim itibariyle İstanbul’da 107, İzmir’de 84, Ankara’da 44, Diyarbakır’da 4 olmak üzere 239 kişi destek ağına başvuruda bulundu.
Saldırının üzerinden zaman geçtikçe psikososyal destek almak için başvuran mağdurlar, isimlerinin ve yüzlerinin basında yer almasından çekindikleri için yaşadıklarını anlatma konusunda isteksiz davranıyor.
Uzmanlar, travma yaşayan kişilerde öfke, şok, inkar, korku, panik, suçluluk ve utanma duyguları görüldüğünü söylüyor. Bu kişiler içe kapanıyor, uyku sorunları, yeme bozukluklarıyla baş etmeye çalışıyorlar. Kimi zaman duygularını ifade edemiyor, donuklaşıyorlar.
Mağdurlar da saldırının gerçekten aydınlatılamayacağına inanıyor. Saldırıda vücuduna 16 bilye saplanan ve tedavisi hala süren eski Birleşik Taşımacılık Sendikası Genel Başkanı Yunus Akıl, toplu katliamlarda devletin olayın "üstünü örttüğünü", gerçeğin ancak "50 yıl sonra" öğrenilebildiğini savunuyor.
Uzmanlara göre mağdurlardaki bu inanç, saldırının travmasını iki kat artırıyor. Doç. Dr. Burhanettin Kaya, ilk günlerde saldırı dışında travmaya yol açan bir diğer olayın da İçişleri Bakanı Selami Altınok'un "Güvenlik zafiyeti yoktur" demesi olduğunu aktarıyor
Bu cümlenin, “Biz güvenlikte zafiyet yapmadık, öldüysen kendi yüzünden öldün” diye algılanacağını belirten Kaya, Adalet Bakanı Kenan İpek'in, İçişleri Bakanı Selami Altınok'a sorulan "İstifa edecek misiniz?" sorusuna gülümseyerek yanıt verdiğini hatırlatıyor ve ekliyor:
"Bu da bir travmadır. İnsanların acısını anlamama, önemsememe, hissetmemeyi gösterir. Gülmeyi, acısıyla alay etmek olarak algılar insanlar ve örselenmeye yol açar. Acı dinmeden üstü hızla toprakla örtülürse aslında ateş küllerin altında yanmaya devam eder. İnsanın tarihini yakan bu ateş, onlarca yıl hayatını, kişiliğini etkiler, kuşaklar arası transfer olur. Diğer yandan katliamla hesaplaşılır, adalet tecelli ederse travmanın etkisi azalır.”