Ankara Üniversitesi, laboratuvarda 2 saatte kömür üretti

Ankara Üniversitesi, laboratuvarda 2 saatte kömür üretti

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde oluşumu milyonlarca yıl süren kömür, laboratuvar ortamında iki saatte hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile elde edildi.

AÜ Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Sınağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile laboratuvar ortamında nano küre yapılı sentetik kömür elde ettiklerini açıkladı. Prof. Dr. Sınağ, yöntemin piroliz, koklaştırma gibi diğer yöntemlerle karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

Çalışmalarında bu yöntemle su ortamında çok sayıda farklı biyokütlelerden maksimum verim ve en iyi ısıl değere sahip ürünün elde edildiği koşulları araştırıp ortaya koyduklarını ifade eden Sınağ, ''İşlemimiz, özel dizaynlı basınçlı kaplarda iki saat sürede gerçekleşiyor. Türkiye'de çok önemli rezervi bulunan fındık kabuğu ve zeytin küspesi başta olmak üzere ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanılıyor; işlemden geçirilen bu atıklar bir kaç saat içinde toz kömüre dönüştürülüyor'' diye konuştu.

Sınağ, işlemin, milyonlarca süren kömürleşme süreciyle kıyaslandığında ısıl değerinin yüksek olması, kükürt içeriğinin yok denecek kadar az olması, toz halde elde edilebilmesi, gübre olarak kullanılabilmesi ile büyük ölçekte üretime geçildiğinde enerji alanında Türkiye'ye çok önemli katma değer yaratacağını vurguladı.

Bitki atıkları kömüre dönüşüyor

 

Sınağ, kömür oluşumu için biyokütle olarak zeytin küspesi ve fındık kabuğu gibi Türkiye için yüksek rezervlere sahip atıklarla ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanılabileceğini belirtti.

Laboratuvar ortamında sentezlenen biyokömürün, Türkiye'de bilinen en iyi linyitlerden 1000-1500 kalori daha yüksek ısıl değere sahip olduğunu belirten Sınağ, elde edilen kömürün ise toz şeklinde olması nedeniyle özellikle çimento sektöründe kullanılabileceğini kaydetti.

Sınağ, kömürün kükürt içeriğinin yok denebilecek kadar düşük olmasının çevreci bir kimlik kazanmasına yol açtığını söyledi.

Türkiye'nin fındık kabuğu rezervinin yüksek olduğuna işaret eden Sınağ, bu nedenle kullanılan yöntemin ekonomik olmasını beklediklerini vurguladı.

Ürünün briketlenerek hem ısıl değerinin artırılabileceği hem de normal kömürler gibi günlük hayatta da kullanabileceğini vurgulayan Sınağ, ''Prosesin büyük ölçekte uygulanmaya başlanmasıyla gelecekteki fosil yakıt ihtiyacı dolayısıyla enerji açısından dışa bağımlılık büyük oranda azaltılabilir'' değerlendirmesinde bulundu.

Tıpta da kullanılabiliyor

    

Prof. Dr. Sınağ, ürünün toksik herhangi bir etkisinin bulunmadığını ve farklı teknikler kullanılarak bu karbon nano yapıları suda çözünür hale getirdiklerinin altını çizerek bu sayede tıpta kullanım alanı bulabileceğini belirtti.

Nano boyutta karbon kürelerden oluşan ürünün aktif kimyasal gruplarla fonksiyonlaştırıldığında katma değeri yüksek ve biyoteknolojik uygulamalar için verimli yeni tip malzemeler elde edilebileceğini vurgulayan Sınağ, ''Ürünümüzün bu şekilde geliştirilerek biyomedikal alanında, biyosensör uygulamalarında, yakıt pilleri ve enerji depolama gibi farklı amaçlı kullanılabilmesi mümkün'' diye konuştu.

 

İki saatte kömür elde ettiler    

Sınağ, çalışmasının önemini şu sözlerle açıkladı:

''İki saatte kömür elde ediyoruz. Milyonlarca yıl süren kömür oluşum sürecini çok kısa sürede laboratuvarda saat mertebesinde gerçekleştirmek, çok önemli.

Ancak ürünümüzün endüstriyel boyutta uygulanabilmesi için şu anki görüntü hem ısıl değer, hem kükürt içermemesi hem de toz olması açısından özellikle de toz kömürün ülke dışından temin edildiği çimento sektöründe oldukça önemli bir ekonomik değer oluşturabileceği şeklinde.''

Sınağ, özel sektör ve kamuda konuyla ilgili faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarından beklentilerinin ülke ekonomisine katkı sağlanması adına endüstriyel boyutta çalışmalara başlanması olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Sınağ, çalışmanın sonuçlarının bu yılın Haziran ayında Industrial&Engineering Chemistry Research isimli prestijli bir uluslararası dergide yayımlanarak bilim dünyasına duyurulduğunu bildirdi.