Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ile Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanması kararı, yapılan baskınlar ve gruba bağlı iki televizyon kanalının yayınlarının kesilmesi, Alman basınında geniş yankı buldu. Alman gazeteleri, hükümetin bu adımını, muhalif seslerin kısılması girişimi olarak değerlendirdi. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin yorumu şöyle: “Koza İpek'e bağlı sevmediği medya kuruluşlarına karşı bu girişimle Ankara fazla ileri gitmiş oldu. Çarşamba günkü polis baskınları hükümet karşıtları arasında doğan dayanışmayı gözler önüne serdi. Kaldı ki medyaya karşı bu tür girişimler zayıflık belirtisidir. Seçimlere kısa bir süre kalmışken hükümet, hedeflerine meşru araçlarla ulaşabileceğinden kuşkulu gibi görünüyor.” Süddeutsche Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz: “Bu güç gösterisi, iktidar sahibinin ne kadar gergin olduğunu gösteriyor. Refah ve istikrar vaadi gibi AKP'yi güçlü kılan herşey şu an un ufak olmuş durumda. Parti Anayasayı değiştirecek çoğunluğun çok gerisinde. Mutlak çoğunluğu da kaçırabilir. ‘İnatçı' medyaya karşı yürütülen kampanya giderek sertleşiyor. Ankara'dan çaresizlik kokusu geliyor.” Die Welt gazetesinin yorumunda ise Alman hükümeti, sığınmacılar konusundaki işbirliği karşılığında Ankara'ya dalkavukluk yapmakla eleştiriliyor: “Koza İpek Holding ile ilgili yaşanan son gelişmeler, otoriter bir rejim kurmaya çalışanın AKP değil, bizzat Erdoğan olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ancak meclisteki muhalefet de onun işini kolaylaştırıyor. Çarşamba günü üç muhalefet partisinin üst düzey yöneticilerinin yazıişlerine destek ziyaretleri küçük bir işaret. Ancak Türk demokrasisinin Avrupa'ya da ihtiyacı var. Alman hükümeti, Ankara'nın işbirliği karşılığında bu rejime dalkavukluk yapıp payanda olacak mı, iyi düşünmeli. Bu, Türkiye'de hala var olan muhalif sivil topluma ve gazetecilere ihanet demektir.” Hamburg kentinde yayımlanan Die Zeit gazetesi ise Suriye krizini ele aldığı yorumda Alman dış politikasını eleştiriyor: “Halep'ten Afganistan'a uzanan sahnede İsraillilerle Filistinliler figüran gibi duruyor. En son Berlin'de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun buluşturulması gibi aksiyonlar nihai kararı değiştirmiyor. Bizim Steinmeier, Alman diplomasisinin en iyi yaptığı şeyi gösterdi: İtidale çağırmak. Aksiyon ise başka yerlerde. Asıl aktörler ABD, Rusya, İran ve Türkiye; Suudi Arabistan ile Sünni ülkeler; IŞİD ile Kürtler ve onlarca milis grup.”