'Ankara'ya tepki göstermek yine Lammert'e düştü'

'Ankara'ya tepki göstermek yine Lammert'e düştü'

Straubinger Tagblatt gazetesi, Alman milletvekillerinin İncirlik üssünü ziyaretine izin vermeyen Türkiye ile yaşanan krizi ele alıyor ve Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert'in konuyla ilgili açıklamasına yer veriyor. Lammert, Türkiye'nin tutumunu sürdürmesi durumunda Alman askerlerinin İncirlik'ten çekilmesinin gündeme gelebileceğini belirtmişti. Gazetenin yorumu şöyle:

"Ankara'ya net ifadelerle gerekli tepkiyi göstermek yine Norbert Lammert'e düştü. Lammert Alman milletvekillerine karşı uygulanan İncirlik Hava Üssü'ne giriş yasağına, birliklerin geri çekilebileceği yanıtını verdi, 'Alman ordusunun askerleri hoş karşılanmadıkları yerde kalmazlar. Bunu herkes bilmeli' dedi. Bu tür bir ifadeyi arada bir hükümet cephesinden de duymak istiyor insan."

Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik iddiasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Almanya'nın prestijli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt konuyu şu şekilde yorumluyor:

“Pekin Güneydoğu Asya'daki komşuları nezdinde açık bir ekonomi gücü olarak algılanmak istiyor. Yeni İpek Yolu ya da kalkınma bankası Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) gibi girişimlerle bölgede para beklentisini yaratıyor. Ancak bölgesel anlaşmazlıklarda kullanılan sert ton, bu çabalara zarar veriyor. Hiçbir şey bunu Lahey'deki Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi'nin kararına yaklaşım kadar açık bir biçimde ortaya koyamaz. Yargıçlar kararlarını açıklamadan önce Pekin, donanmasına tartışmalı bölgede heybetli bir tatbikat yaptırdı. Aylar boyunca diplomatlar davaya ateş püskürdü ve davanın hukukiliğini reddetti. Dava sürecinin sonunda Pekin için şimdi bir çifte yenilgi sözkonusu.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un aynı konudaki yorumu şöyle:

“Bir mahkeme kararı, ideal durumda bir anlaşmazlığın yatışmasına katkı sağlar. Tahkim mahkemesinin Çin'in Güney Çin Denizi'nin geniş kesimlerindeki hak iddialarıyla ilgili kararındansa bunu beklemek maalesef mümkün değil. Çin hükümeti ‘tarihi' gerekçelerle deniz bölgesinin tamamının ve denizin altından ya da üstünden çıkan her şeyin kendisine ait olduğunu ileri sürüyor. Uluslararası Daimi Tahkim Mahkemesi bu görüşü net bir biçimde geri çevirdi. Çin'in iddialarının gerçekleşmesinin muhtemelen son derece yüksek derecede parasal avantajları var, zira bölgede zengin hammadde varlığının olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunun için öncelikle tüm hak iddialarının hayata geçmesi gerekiyor ve Çin kendi açıklamalarına göre daha azını kabul etmeye yanaşmıyor, güçlerin kararlı ve stratejik olarak kaydırılması söz konusu.”

R+V sigorta şirketi tarafından yapılan bir anket Almanların 2016 yılındaki en büyük korkularını ortaya koydu. Listenin başında terör yer alırken onu siyasi radikalleşme, yabancıların sayısının artmasıyla oluşan gerginliklerden duyulan korku ve Alman mercilerinin mülteciler nedeniyle karşı karşıya kaldıkları zorluklar izliyor. Frankfurter Rundschau gazetesi anket sonuçlarını şöyle yorumluyor:

“Heidelbergli siyaset bilimci Manfred G. Schmidt sonucu ‘siyaset sınıfı için felaket niteliğindeki bir hüküm' olarak tanımladı. Mülteci temasının gösterdiği üzere haklı da. Eğer bir siyasetçi göçü talihsiz bir doğal afet gibi tasvir ederse, bir diğeri yapılması gerekli olanın yanına bile yaklaşmadan sadece ‘Bunun üstesinden geliriz' diye haykırırsa, bunun korkudan başka bir şey yaratması beklenebilir mi? Her zaman her şeyin nedeni siyaset değil. Ama bize güvenlik tesis etme iddiasını ortaya koyanları nihayet vazifelerini yerine getirmeye zorlamadığımız takdirde, terör, kaçış, yerinden edilme, Euro krizi, yaşlılıkta yalnız kalmaktan duyulan korku ve benzeriyle başa çıkılamayacaktır. Korku iyi bir kılavuz değildir denir. Ama bunu bir şeyler yapmak için bir vesile haline getirmek iyi bir tavsiye olur.”