“Annan barış planın bir alternatifi bulunmuyor, ama bu planın da sınırları var.” Bu sözler, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın sözcüsü Ahmed Fevzi’ye ait. Fevzi, ateşkes ve BM gözlemcilerinin incelemelerde bulunmasını içeren 6 maddelik barış planı 12 Nisan'da onaylanırken, bunun sorunların ancak bir kısmını çözeğine dair uyarmıştı.
Ancak gelişmeler, sorunların kısmen de olsa çözülmesine imkan sağlamadı. Silahsız mavi bereli BM gözlemcileri, Suriye’de ancak devlet refakatinde incelemelerde bulunabildi, gözlemcilere sık sık ateş açıldı, araçlarına taş veya demir sopalarla saldırıldı. Bu nedenle genelde inceleme yapmak için çıktıkları yoldan geri dönmek zorunda kaldılar.
BM’nin iç savaş içinde gördüğü 24 milyon nüfuslu Suriye’de BM gözlemcilerinin sayısı ise sadece 300'dü. Oysa 4 milyonluk nüfusa sahip komşu ülke Lübnan’ı yaklaşık 15 bin silahlı mavi bereli asker koruyor.
Gözlemci heyetin Norveçli başkanı General Robert Mood da imkânlarının sınırlı olduğunu belirterek “10, 30, 300 ya da birkaç bin silahsız gözlemci ülkedeki tüm sorunları çözemez” diyor. Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü UNIFIL'in eski danışmanlarından Timur Göksel, askerlerin sorunları çözebilecek olsa bile çatışma içindeki tarafların baskısı altında olduğunu kaydediyor. Göksel, her iki tarafın da gözlemcileri kendi safına çekmeye çabaladığını belirtiyor.
İyi eğitimli BM askerlerinin Suriye'nin güvenliği açısından tarafsız ve değerli bilgiler aktarabileceğini söyleyen Göksel, resmî olarak ilan edilmese de hem rejimin hem de muhaliflerin isteksizliği ve yetersiz çabası nedeniyle bu misyonun son bulduğunu ifade ediyor. Göksel, bu misyona daha gerçekçi bakılmasını talep ediyor ve “Bu misyon artık tüm dünya ve Birleşmiş Milletler için vaziyeti geçici olarak kurtarmaktan başka bir şeye hizmet etmiyor. Oysa bu misyon müzakereler için bir ortam yaratabilirdi. Ancak şunu kabul etmek gerekir ki, misyon bazı ülkelerin istemediği mevcut rejimin ömrünü de uzatıyor” diye konuşuyor.
Gözlemci heyet de bazı bölgelerde gerekli müdahalelerde bulunmadığı gerekçesiyle kimi zaman eleştirilerin hedefi oldu. Suriye’deki krizi diplomatik yollardan çözmek ve olası bir askerî müdahaleden kaçınmak için gözlemcilere yüklenen sorumluluk, baskıyı daha da artırdı. Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, bir askerî müdahaleden mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyor ve ekliyor: “Umarım, Suriye hükümeti ve muhaliflerin hepsi, ülkedeki durumun kontrol altına alınması için bu hassas ama gerçekçi imkânın farkına varırlar.”
Annan’ın bu açıklamaları birçok uzmana göre belki biraz fazla iyi niyetli ya da çaresizce, ama alternatifi olmayan umudun da yansıması. Eski BM çalışanı Timur Göksel, bundan sonra olabilecekleri şöyle değerlendiriyor: “Eğer her şey başarısızlığa uğrarsa bundan BM gözlemcilerinin sorumlu tutulmasından korkuyorum. Çünkü onlara çok fazla umut bağlandı. Oysa yapabilecekleri en iyi şey, şiddeti dindirmek, ama kesinlikle ortadaki esas sorunu çözmek değil.”
Muhaliflerin başını çeken Suriye Ulusal Konseyi ise şiddetin durdurulması için silahlı mavi bereli askerlerin ülkeye gönderilmesini talep ediyor. BM'nin verilerine göre, ülkede çatışmaların başladığı 2011 yılının mart ayından bu yana yaklaşık 14 bin kişi hayatını kaybetti. (Deutsche Welle Türkçe)