Bursa'da ayrılma aşamasında olduğu eşi Serpil Karakaş'ı (42) 21 yerinden bıçaklayarak öldüren Osman Cenk Karataş'ın (44) yargılandığı duruşmada, annesinin cesedini bulan 11 yaşındaki Elanaz, tanık olarak dinlendi. Küçük kız, "Mutfağa gidecekken aynanın kenarından annemi kırmızı bir şeylerle gördüm. İçimden ‘Annem kırmızı tişört mü almış, hiç böyle bir tişörtü yoktu' diye düşündüm" şeklinde konuştu.
Olay, 2020 yılının Haziran ayında, Nilüfer ilçesine bağlı Ertuğrul Mahallesi 112’nci Sokak’taki bir apartman dairesinde meydana geldi. Uzun süredir psikolojik tedavi gördüğü öne sürülen Osman Cenk Karataş ile eşi Serpil Karataş arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Karataş, mutfaktan aldığı bıçağı Serpil Karataş’a art arda sapladı. Bıçağın yamulması üzerine başka bir bıçak alan Karataş, eşini bıçaklamaya devam etti. Serpil Karataş hayatını kaybederken, olayın ardından 16 ACA 914 plakalı otomobiliyle kaçan Osman Cenk Karataş, Kütahya-Eskişehir yolu Sera Köprülü Kavşağı'nda yakalandı. İfadesinde, "Eşimi öldürdükten sonra evde bulunan altın ve paraları alarak, Uşak’ta oturan babamın yanına gitmek için yola çıktım. Bıçağı evde bıraktım" dedi. Karataş, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hakkında 'Eşe karşı canavarca hisle adam öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Osman Cenk Karataş'ın yargılanmasına başlandı. Bursa 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya, tutuklu sanık akıl sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda bulunması nedeniyle katılmadı.
Öldürülen Serpil Karataş'ın babası Hulki Şentürk ve annesi Nesibe Şentürk'ün şikâyetçi olduklarını söyledikleri duruşmada tanık olarak dinlenen Erdal Şentürk, ablasının bir üst katta oturduğunu anlatarak, şunları ifade etti:
"10 Haziran tarihinde ablam eşi ile tartışmış, bu nedenden dolayı 2 gün bende kaldı. Olayın olduğu sabah eşim işte olduğu için ben çocuğuma bakıyordum. Ablamı arayarak ‘Kahvaltı yapalım’ dedim. Elanaz ile ablam bize geldi ve kahvaltı yapmaya başladık. Kahvaltı bitmeden eniştem ablamı telefonla aradı. Gayet sakin bir şekilde konuştular. Birbirlerine zaman tanımaları gerektiğini söylemişler. Daha sonra Elanaz ve ablam evlerine gitti. Ahmet benim yanımda kaldı. Yaklaşık yarım saat sonra ablam yanıma geldi. Ne konuştuklarını sorduğumda arabanın ruhsatını sorup, valizini hazırlamasını istemiş. Daha sonra eniştem tekrar aradı. Ablam ve Elanaz tekrar yukarı çıktı. Bir süre sonra endişelenmeye başladım. Bir süre sonra Elanaz geldi ve 'Dayı anahtarı verir misin yukarıdan bir şey alacağım' dedi. Ben de verdim. Çok geçmeden çığlık duydum. Elanaz'ın çığlıklarına koştum. Elanaz, 'Babam yaptı, babam yaptı' diye bağırıyordu. Kapı açıktı, komşumuz Elanaz'ı aldı, Ben çocuğumla birlikte içeri girdim. Çocuğum da ben de ablamı o şekilde gördük. Daha sonrasını hatırlamıyorum."
Çiftin oğlu Ahmet Karataş da babasından şikayetçi olduğunu bildirerek, "Olaydan bir hafta önce annem boşanmak istediğini belirtti. Boşanma kararından sonra dayımlarda kalmaya başladık. Babam anneme sürekli barışmak için baskı yapıyordu. Annem korktuğu için o gün Elanaz ile evimizde kaldı, ben dayımda kaldım. Olay günü dayımlarda kahvaltı yapıyorduk. Kahvaltı sırasında babam, annem ve Elanaz'ı yanına çağırdı. Annemler çıktıktan 15 dakika boyunca ses çıkmayınca bir şey oldu sandım ve bakmaya karar verdim. Ben kapıdan içeri girdiğimde babam çıktı, annem de ağlıyordu. Annem babamın Uşak'a gideceğini söyledi. Ben de annem ve kardeşim mutlu bir şekilde yaşayacağız diye rahatladım. Daha sonra annem dayımın evine gitti. Ben de arkadaşlarımla buluşmaya gittim. Bu sırada babam annemi valizini toplaması için tekrar çağırmış. Olay o sıra olmuş" dedi.
Oyun oynadığı parktan döndüğünde annesinin cesedini bulan Elanaz ise, "Annemin canını yakıyordu. Annem pazara gittiğinde babam bana kimle gittiğini soruyordu. Biz dayımlarda yaşamaya başlayınca kıskanmaya devam etti. Arkadaşlarımı parkta görmüştüm. Anneme parka gideceğimi söyledim. Babam da aşırı mutlu şekilde 'Sen çık, çık git, sen çıkabilirsin kızım' diyerek, kapıyı arkamdan kapattı. Parkta arkadaşlarımla oynamaya başladım. Oyun oynadığım sırada babamı evden çıkarken gördüm. Fazla cepli olan bir pantolon giyiyordu ve cepleri şişkindi. El sallayarak, 'Baba nereye gidiyorsun?' dedim. El sallamadan arabaya bindi ve aceleyle gitti. Annemin yanına gitmek için kapıya geldim. Arkadaşımla zile bastık, açan olmadı. Arkadaşıma 'Çok basma belki annem uyuyordur, rahatsız etmeyelim' dedim. Tekrar parka indim. Yağmur yağmaya başladıktan sonra dayımlardan anahtarı aldım. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Yatak odasına, banyoya ve odama baktım, annemi göremedim. Tam mutfağa gidecekken aynanın kenarından annemi kırmızı bir şeylerle gördüm. İçimden ‘Annem kırmızı tişört mü almış, hiç böyle bir tişörtü yoktu' diye düşündüm. Daha sonra gördüm ve bağırdım, dayım geldi" diye konuştu.
Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, Osman Cenk Karataş'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Duruşmanın ardından açıklama yapan Serpil Karataş'ın kardeşi Erdal Şentürk, "Ablam bir cani tarafından kasten öldürüldü. Çok zorlu bir süreçten geçtik. Hala geçiyoruz. Ablamın iki çocuğu var. Bu iki çocuğu hayata bağlamak adına psikolojik destek aldık. Normal hayatlarına ve eğitimlerine döndürebilmek için çaba sarf ediyoruz. Benim bir çocuğum vardı, üçe çıktı. Ben ömrümün sonuna kadar onların eğitimleri, her türlü problemleriyle ilgileneceğim. Ablamdan bize kalan yadigar onlar. İnşallah mesleklerini edindireceğim. Onları topluma faydalı birey olarak yetiştirmek en büyük gayem. Ben ablamı kaybettim. Ablamın artık geri gelmeyeceğini biliyorum ama hala kalbimizde yaşıyor. Biz Türk adaletine sonuna kadar güveniyoruz. Adalet yerini bulsun. Bir daha böyle bir cinayetle kimse karşılaşmasın. Adalete sonuna kadar güveniyoruz. Adalet yerini bulacak" diye konuştu.
Avukat Can Aras da "En ağır şekilde cezalandırılması yönünde karar bekliyoruz" dedi.
TIKLAYIN - Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ayrıldı!