Antakya’da ambulanslar yerini cenaze araçlarına bırakıyor; Hatay artık hayalet şehre dönüşüyor

Antakya’da ambulanslar yerini cenaze araçlarına bırakıyor; Hatay artık hayalet şehre dönüşüyor

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden en fazla etkilenen iller arasında yer alan Hatay'da depremin birinci haftası sonunda enkazlardaki arama faaliyetlerinde umutlar azalmaya başladı. İlk günlerde şehirde yankılanan ambulans sirenleri, yerini cenaze araçlarına bıraktı.

6 Şubat’ta meydana gelen iki şiddetli deprem, başta Kahramanmaraş ve Hatay olmak üzere 10 ilde can kaybına neden oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 9 Şubat’ta, il il deprem nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayılarını açıkladığında, depremde en çok kaybın Hatay’da olduğu ortaya çıkmıştı.

Açıklanan can kaybı 30 bini aştı

9 Şubat’taki resmi verilere göre Kahramanmaraş'ta 4 bin 879 vefat, 9 bin 243 yaralı, Gaziantep'te 2 bin 141 vefat, 11 bin 563 yaralı, Şanlıurfa'da 304 vefat, 4 bin 663 yaralı, Diyarbakır'da 212 vefat, 899 yaralı, Adana'da 408 vefat, 7 bin 450 yaralı, Adıyaman'da 3 bin 105 vefat, 11 bin 778 yaralı, Malatya'da 289 vefat, 7 bin 300 yaralı, Osmaniye'de 878 vefat, 2 bin 224 yaralı, Hatay'da 5 bin 111 vefat, 15 bin 613 yaralı, Kilis'te 74 vefat, 754 yaralı, Elazığ'da ise beş vefat, 379 yaralı olmak üzere toplam 17 bin 400 kişi vefat etmiş, 71 bin 866 kişi yaralanmıştı.

T24, ilk 20’nci saatten itibaren Hatay’ın Antakya, İskenderun ve Samandağ ilçelerinde depremin etkilerini, depremzedelerin yaşadıklarını aktardı.

Vatandaşlar, depremin ilk 48 saati özellikle AFAD ve Kızılay’ın müdahalelerinin eksikliğinden şikâyetçiyken tüm Türkiye, bölgeye destek olmak için seferber oldu.

Depremin birinci haftası itibarıyla ise çoğu enkazda arama çalışmaları sona erdi. Çalışmaların sürdüğü enkazlardan gelecek, "güzel haberlere" inanç ise her geçen dakika azalıyor.

Enkaz başlarında bekleyiş

Antakya’da geçirdiğimiz bir haftada birçok olaya tanıklık ederken şehrin son halini anlatabilmek için uzun bir yürüyüş yaptık.

Gece saatlerinde zifiri karanlık olan Antakya’da bazı insanlar eşyaları yağmalanmasın, bazıları ise arama çalışmalarını takip etmek için enkaz başlarında bekliyor.

Bölgede geçirdiğimiz 6 günlük sürede çarpıcı görünen başka bir detay ise ilçe merkezindeki trafiğin tarafı oldu. İlk üç gün boyunca ilçeye giriş ve çıkışlarda oluşan yoğunluk, Antakya’ya 1 saat uzaklıktaki İskenderun’u (63 kilometre) 7 saatte gidilmesine neden oluyordu.

Dördüncü gün itibarıyla kentteki insan sayısında ve trafikteki araç sayısında azalma başladı. Altıncı gün sonunda ise ilçenin ana yollarındaki trafik normale dönmeye başladı.

Valizleriyle yürüyen insanlar...

Artık Antakya’ya araç gelmiyor aksine ilçe çıkışında daha fazla araç olduğunu görüyoruz. Çoğu araçta depremzedeler bulunuyor. Yıkılan, kullanılamaz hale gelen evlerinden kurtarabildikleri eşyaları, araçların arka koltuğunda rahatlıkla görülebiliyor. Yol boyunca valizleriyle yürüyen aileleri görebiliyorsunuz. Ayrıca Adana’dan yapılan tahliye uçuşlarının tamamı dolu. Gittikleri yer ise hepsinin aynı: Güvenli bir yer.

Antakyalılar arasında, “Burada yaşanmaz” artık diyen de var, “Bir şeyler düzelince geri döneceğiz” diyen de... İki ayrı düşüncenin ortak noktası ise büyüdükleri ilçenin yok oluşuna şahit olmaları.

Antakya, depremde en fazla insanın öldüğü ilçelerden biri. Konuştuğumuz neredeyse her Antakyalı, bir yakınını kaybetmiş durumda.

İlçede duyduğumuz ambulans sirenleri ise gün geçtikçe azalmaya başladı. Altıncı gün itibarıyla da ambulansların yerini cenaze araçları almaya başladı.

"Mezar kazmak için desteğe ihtiyaç varmış"

Bu gerçeğin boyutlarını anlayabilmek için kent mezarlığı olarak bilinen Asri Mezarlığı’na doğru yürürken enkazlardan hâlâ cansız insan bedenleri çıkarıldığını görüyoruz.

Bir gönüllü ekibine mezarlığın yerini sorduğumuzda ise aldığımız yanıt, yaşanan felaketin boyutlarını açıklıyor: “Biz de oraya gidiyoruz, mezar kazımı için desteğe ihtiyaç varmış.

Mezarlığın girişinde kurulan çadırlarda kalan insanların çay ikramıyla birlikte sohbet ettiğimizde, Antakya’nın, fiziksel yıkımınla birlikte, kent hafızası olarak yüzbinlerce insanı etkileyen bir psikolojik afet de yaşadığını ve yaşayacağını daha iyi anlıyoruz.

Herkes birbirine depremden nasıl kurtulduğunu, hangi cenazenin ne durumda olduğunu, kente yayılan kokuyu anlatıyor. Adres sorduğumuzda doğma büyüme Antakyalı olanlar tarif edemiyor.

Şimdi o sokak yok”, “Burası hangi caddeydi?” cümleleri, depremin ilçeye etkisini daha net özetliyor.

Mezarlığa girdiğimiz andan itibaren ise çoğu cansız bedenlerin sarıldığı battaniyeleri görüyoruz. Asri Mezarlığı’nda daha çok aile mezarlıkları bulunuyor. Bu nedenle birçok mezarda eşzamanlı defin işlemi yapılıyor. Mezarlığın içinde yürüdüğümüz 300-400 metrelik yolda, onlarca gözü yaşlı insanla karşılaşıyoruz.

Antakya Belediyesi’nin Mezarlık İşleri Müdürlüğü de mezarlığın yanında.

Binanın yanına koyulan onlarca tabut ve metrelerce kefen, içerideki yoğunluk hakkında bir fikir veriyor.

Sivil araçlar, cenaze bırakıyor ya da alıyor

Mezarlık İşleri Müdürlüğü’nün bahçesi, altıncı gün itibarıyla deprem bölgesinin en yoğun yerlerinden biri. Bina önünde, arkasında sürekli cenaze araçları, sivil araçlar gelip ya cenaze bırakıyor ya da cenaze alıyor.

Bahçenin tamamına yayılmış 32 cansız beden bulunuyor. Çoğunun kimliği belli. Belli olmayan üç kişi ise ayrı bir yerde bekletiliyor. Eğer yerdeki cenazeler, 24 saat içinde yakınları bulunamazsa Reyhanlı’daki kimsesizler mezarlığına gömülecek.

Mezarlıklar Müdürlüğü’nde çalışan bir yetkili, cenazeler hakkında yürütülen süreci şöyle açıklıyor:

"Enkazdan çıkan cansız bedenler sivil araçlar ya da ekipler tarafından buraya getiriliyor. Buraya akrabaları gelip savcı ve polis eşliğinde teşhis yapıyorlar. Ardından gömülüyor. Eğer yakını gelmediyse 24 saat bekleniyor. Polis fotoğrafını çekiyor. 24 saatin ardından kimsesizler mezarlığına gömülüyor ve bir kod veriliyor. Yakınları sonra gelirse fotoğraf üzerinden teşhis edip mezar yerini öğrenebiliyor."

Çoğu görevli maskeyle çalışmak zorunda. Müdürlüğün bahçesinin farklı taraflarında aynı anda birçok cenaze namazı kılınıyor. Yerdeki cansız bedenler üzerine, yakınının alacağı ya da iletişim kurulabilecek numaralar bulunuyor.

Hayalet şehir Hatay

Bir diğer taraftan çoğu vatandaş, eksik savcı sayısı nedeniyle cenazesini almakta güçlük çekiyor. Konuştuğumuz bir Antakyalı, gösterdiği videoda, bir yakınını kaybeden kişinin cenazesini, savcı olmadığı için alamadığı görülüyor.

Bu kadar karmaşanın ortasında ölüm ya da kayıp sayılarının sağlıklı olmayacağı konusunda neredeyse tüm Antakyalılar hemfikir.

Hatay artık hayalet şehre dönüşüyor. Acıyı, çaresizliği ve yalnız bırakılmayı unutamayacak on binlerce kişi, Türkiye’nin birçok iline göç ediyor.