Antalya'da bin 700 yıl öncesine ait 8 odalı villa kalıntısı bulundu

Antalya'da bin 700 yıl öncesine ait 8 odalı villa kalıntısı bulundu

Antalya'nın Finike ilçesindeki Arykanda Antik Kenti'nde yapılan kazılarda, bin 700 yıllık villa kalıntıları ortaya çıkarıldı.

Antik kentte devam eden kazılarda bölgenin önemini ortaya koyan önemli buluntular ortaya çıkarıldı.

Kazı Başkanı Doç.Dr. Macit Tekinalp, Arykanda'nın topografik özellikleri nedeniyle teraslar üzerine inşa edilmiş bir antik kent olduğunu söyledi.

Kamu binalarının da özellikle bu iş için yapılan teraslar üzerine inşa edildiğini anlatan Tekinalp, Arykanda'nın adını hemen eteğinde kurulu olduğu büyük kayalıktan aldığını ve "yüksek kayalığın yanındaki yer" anlamına geldiğini belirtti. Çoğu antik kentte kurucularının ismi yer alırken burada yer ismi verildiğine dikkati çeken Tekinalp, 47 yıldan bu yana bölgede kazı çalışmalarının devam ettiğini belirtti.

 

Zevkine düşkün insanların kenti Arykanda

 

Arykanda Antik Kenti'nin bazı kaynaklarda "zevkine düşkün insanların yaşadığı yer" olarak bildirildiğine işaret eden Tekinalp, "Bu antik kentte 6 hamam bulunuyor. 'Zevkine düşkün ifadesi' çok sayıdaki hamamdan dolayı söylenmiş olabilir. Bir dağın yamacındaki bir kent ulaşımı zor bir yer. Elimizde çok lüks bir yaşam olduğuna dair çok fazla kanıt yok." diye konuştu.

Arykanda'nın Büyük İskender'in rotası üzerinde olmayan ve çok fazla savaş görmemiş bir antik kent olduğunu anlatan Tekinalp, burada anayol üzerinde bulunmanın tüm avantajlarının kullanıldığını dile getirdi.

Bin 700 yıllık villa

Kazılarda M.S 435'lerde yapıldığı belirlenen bir villa yapısı ortaya çıkarıldığını da belirten Tekinalp, bir yangında tahrip olduğu düşünülen villanın arkeolojik olarak kendilerine dönemle ilgili ilginç veriler sunduğunu söyledi.

Tekinalp şöyle devam etti:

"Villanın MS 435 civarında yangınla tahrip olduğunu düşünüyoruz. Arkeolojik olarak bize ilginç veriler sundu. Yangın ve deprem yaşamış antik kentler biz arkeologlar için çok önemli. Çünkü insanların alıp götüremedikleri eşyalara ulaşabiliyoruz. Bu villayı kullanan kişinin adını da bulduk. Binanın tabanında çıkan mozaik üzerindeki yazıtta burayı kullanan kişinin bilgileri yer alıyor. Yazıtta adı geçen kişi Pierus. Pierus'un büyük bir ailesi olmalı. Ortaya çıkarılan yapı 8 büyük odası olan, yangında tahrip olduğunu düşündüğümüz bir ikinci katı da olan büyük bir villa."

Villanın dönemine göre kente hakim bir manzaraya sahip ve en prestijli konutlardan biri olduğunu anlatan Tekinalp, şöyle dedi:

"Pierus'un kendisi ve ailesi için kullandığı özel bir de hamamı var. Aile kendisi için kullanmadığı sürelerde bu hamamı ticari olarak kullanıyor. Kiraya veriyor. Villa ilerleyen dönemlerde ikişer odalı konutlara dönüşmüş. Villanın avlusunda da bir havuz var ve bu havuz manzaralı bir havuz. Bu buluntular bize 4. yüzyılda bir aristokratın günlük yaşantısına ışık tutan bir kaynak."

Villanın ikinci katının ahşap üzerine yapıldığını düşündüklerini ve ahşap üzerine mozaik işlendiğini belirlediklerini de kaydeden Tekinalp, buna kazılarda ilk kez rastlandığını belirtti.

 

Yayla olarak kullanılmış bir bölge

 

Antik kentte üç villa kalıntısı daha belirlediklerini belirten Tekinalp, Geç Roma Dönemi'nde buraların sahiplerinin imtiyazlı kişiler olduğunu aktardıı.

Arykanda Antik Kenti'nin ormanın içinden geçen bir vadide kurulmuş bir şehir olduğunu da anlatan Tekinalp, burada en önemli gelirin orman ürünleri ve ticaret olduğunu belirtti.

Şehirde orta büyüklükte bir yerleşim yeri olmasına karşın 6 hamam yer aldığına dikkati çeken Tekinalp, şöyle devam etti:

"Hamamlar bir kente cazibe merkezi yaratıyor. Kıyı kesimdeki insanlar bu dağ yamacındaki kente gelerek hem serinlemeyi hem de temizlenmeyi tercih etmişler. Yayla olarak kullanılmış bölge. Döneminde iç turizmin olduğu bir yer olarak düşünüyoruz. 6 hamamın varlığını başka şekilde açıklayamayız. O kadar hamam için yeterli bir nüfus yok. Orta Likya bölgesinin kıyı ve Anadolu platosu arasında en önemli bağlantı yolu. Bu yol üzerinden gelip gidenlerin konakladıkları bir yer. Finike ile Anadolu Platosu arasında kalan bir bölgede yer alması buradan gelip geçenlerin dinlendiği ve bu kenti kullandıkları bir yer yapmış."

Tekinalp, Helenistik dönemde Mısır ile Likya arasında ilişkilerin yoğun olarak yaşandığını vurgulayarak, kazılarda Mısır inançlarına ilişkin buluntular elde edildiğini de sözlerine ekledi.