Araştırmalar alkolün antibiyotik tedavisini genellikle olumsuz etkilemeyeceğini ya da yan etkisi olmadığını gösteriyor. Fakat sorun bu kadar basit mi? İstisnalar neler?
Gebeliklerinin ilk aşamasında olup da bunu henüz açıklamak istemeyen kadınlar, alkollü içki teklifini geri çevirdiklerinde kendilerini ele vermemek için antibiyotik kullandıklarını söylerler genellikle.
Peki, gerçekten de antibiyotik tedavisi görürken alkolden sakınmak gerekir mi?
Bazıları alkolün antibiyotiğin etkisini azaltacağına, bazıları ise yan etkisi olacağına inanıyor.
Oysa birçok antibiyotik açısından bu varsayımların hiçbiri doğu değildir. Doktorların korkusu ise bu yanlış inançlar yüzünden hastaların bir bardak şarap uğruna ilaçlarını almaları gereken zamanda almamaları. Antibiyotik alırken her dozu zamanında almak önemlidir. Bu nedenle insanların bir dozu kaçırmalarına neden olan her şey, ciddi bir sorun haline gelen antibiyotik direncini daha da kötü etkilemektedir.
Aslında doktorların en yaygın verdiği antibiyotiklerin çoğu alkolden etkilenmez. Fakat bazı istisnalar da var. Çoğunlukla deri, kemik, idrar yolları ve alt solunum yolları enfeksiyonlarında kullanılan ve etkin maddesi cephalosporin cefotetan olan antibiyotikler alkolün emilimini yavaşlatarak asetaldehit adı verilen maddenin vücutta artmasına neden olur. Bu ise bulantı, kusma, yüzde kızarma, baş ağrısı, nefes yetmezliği ve göğüs ağrısı gibi şikâyetlere yol açar.
Genellikle alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan Antabus/Antabuse adlı ilacın etken maddesi olan disulfiram kullanıldığında da benzer semptomlar görülür. İlacın amacı, alkol alındığında hoş olmayan yan etkiler ortaya çıkararak caydırıcı olmaktır. Semptomlar öyle kötüdür ki bu antibiyotikler alınırken ve birkaç gün sonrasında alkolden kaçınmak önemlidir.
Alkolle alınmaması gereken bir diğer antibiyotik de metronidazole’dur. Diş apseleri, iltihaplı bacak ülserleri ve yatak yaralarının tedavisinde kullanılan bu ilaçla birlikte alkol alındığında da benzer yan etkiler oraya çıkar. Fakat beş gün boyunca bu ilacı kullanan Finlandiyalı erkekler arasında 2003’te yapılan bir araştırmada bu bağlantı görülememiş, alkol aldıklarında herhangi bir yan etki ortaya çıkmamıştır. Ancak araştırmayı yürütenler, bazı insanlarda yan etki ihtimalinin hâlâ geçerli olabileceği ve bu ilaç alınırken alkolden sakınılması gerektiği sonucuna varmıştır.
Tinidazole, linezolid ve erythromycin etken maddeli antibiyotikleri kullanırken alkol alındığında ortaya çıkan yan etkiler öyle barizdir ki doktorlar bu konuda özellikle uyarıda bulunur.
Birçok antibiyotik ise alkolle alınabilir. Fakat ilaç kullanarak iyileşmeye çalışırken aşırı alkol alıp sarhoş olmanın bir yararı olmaz. Sorun, alkolün ilaçla ters etkileşimi değil, vücudu yorması ve su kaybına neden olmasıdır.
Alkolün antibiyotik üzerinde ters etkide bulunması yargısının oluşmasında iki şeyin etken olduğu düşünülüyor. Birincisi, antibiyotikler çoğunlukla cinsel temas yoluyla bulaşan hastalıkların tedavisinde kullanıldığı için, doktorların geçmişte hastaları en sevdikleri şey olan alkolden mahrum ederek cezalandırdıkları düşüncesi.
İkincisi ise Londra’daki bir klinik araştırmada ortaya çıkan bir hikâye: Araştırmayı yapan James Bingham, İkinci Dünya Savaşı sırasında Kuzey Afrika’da yaralı askerlerde penisilin kullanımını başlatan tuğgeneral Ian Fraser ile konuşuyor. Fraser, o dönem penisilin kıtlığı yüzünden, ilaç bir kez kullanıldığında onu alan hastanın idrarından geri dönüşüm yapılarak yeniden kullanıldığını belirtiyor. İyileşmekte olan askerlere bira içme izni veriliyor. Fakat bira idrar miktarını arttırdığından penisilini yeniden kullanılır kılmak zorlaşıyor ve bu nedenle komutanlar bira içimini yasaklıyor.
Bugünkü yanlış algının temelinde bu hikâye mi yatıyor bilemiyoruz ama bunun hoş bir hikâye olduğu kesin. Mitleri sonlandırmak iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Antibiyotik tedavisi görenler alkole hayır diyemiyorsa, antibiyotik direncinin yayılmasına karşı, bu ilacın alındığı dönem alkolden uzak durulmasını tavsiye etmek yerinde olur. Fakat kamuoyunun bu konuyla ilgili doğru bilgilendirilmesi de önemlidir. O zaman, gebeliklerinin ilk aşamasında iyi haberi açık etmek istemeyen kadınlar, gelecekte, kendilerine alkol teklif edildiğinde “antibiyotik kullanıyorum” demekten daha iyi bir bahane bulmak zorunda kalacak.