Tıbbın en önemli buluşlarından olduğu belirtilen antibiyotiklere karşı direnç çok ciddi alarm veriyor. 2050’de antibiyotiğe dirençli süper bakterilerin her yıl 10 milyon can almasından endişe edilen uzmanlar "Antibiyotik öncesi çağa dönebiliriz" diye uyardı.
Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın analiz haberi şöyle:
Penisilin ilk defa 1943 yılında kullanılmaya başlandığında tedavide o kadar başarılı oldu ki, tüm enfeksiyonların kökünün kısa süre içerisinde kazınacağı düşünüldü.
Ancak kısa zamanda bakteri ve bazı virüslerde penisiline karşı direnç gelişti. Direnç tedavide başarısızlık demekti. Bu durum bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisi için yeni antibiyotiklerin keşfini hızlandırdı. Yeni antibiyotiklere karşı da kısa sürede direnç gelişti ve sorun giderek büyüdü.
Geldiğimiz noktada, antimikrobiyal ilaçlara (bakteri, virüs, mantar, parazitlere karşı etkili) dirençli enfeksiyonlar nedeniyle tüm dünyada her yıl ortalama 700 bin kişi hayatını kaybediyor. Bu kişilerin önemli bir kısmı, antibiyotiklere karşı gelişen direnç nedeniyle ölüyor.
Bu ciddi ve endişe verici duruma karşı, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) Türkiye’nin de aralarında bulunduğu CAESAR’ın (Orta Asya ve Doğu Avrupa Ülkeleri Antibiyotik Direnci Ağı) yeni raporuna dikkat çekti.
Beyaz Rusya, Bosna-Hersek, Rusya Federasyonu, Sırbistan, İsviçre, Makedonya ve Kosova’nın da yer aldığı CAESAR’da, son seçenek olan antibiyotiklere karşı bazı bakterilerde direnç oranlarının giderek arttığı görülüyor. Toplam 74 üniversite ve devlet hastanesinden veri yollayan Türkiye, yüksek direnç grubundaki ülkeler arasında yer alıyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. A. Çağrı Büke, gelinen endişe verici noktayı şöyle özetliyor:
“Türkiye kişi başına antibiyotik tüketimi açısından dünyada üst sıralarda yer alıyor. Her 100 reçeteden ortalama 30-40’ında antibiyotik var. Antibiyotik direncinden nasibini almayan ülke yok. Direnç tüm dünya için bir sorun, hatta tehdit. Antibiyotiklere karşı bizdeki direnç oranları AB üyesi komşularımız Yunanistan, Romanya, Bulgaristan ile benzer. Ne yazık ki hızla artan antibiyotiklere dirençli enfeksiyonları tedavi edebileceğimiz yeni antibiyotik yok.”
Prof. Dr. Çağrı Büke’nin verdiği bilgiye göre, antibiyotiklere direnç gelişimi her geçen yıl artıyor.
Bir taraftan mevcut antibiyotiklere karşı direnç oranlarında artış yaşanırken, diğer taraftan yeni antibiyotik keşfinde ciddi azalma, bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde ciddi sorunlar yaratıyor, basit enfeksiyonlardan ölüm riskini artırıyor. Prof. Dr. A. Çağrı Büke, “Antibiyotiklerin altın çağı, yani çok sayıda farklı gruptan antibiyotiklerin mevcut olduğu ve bunlara direnç oranlarının düşük düzeyde görüldüğü dönem çoktan geçti. Antibiyotik çağının sonuna doğru bir süreç yaşıyoruz. Hızla, evrensel önlemler alınmalı. Eldeki antibiyotikler doğru kullanılmalı” diyor.