Tekirdağ’ın Muratlı ilçesi Çevrimkaya mevkiinin kaldırılan 1. Derecede Arkeolojik Sit Alan için Baztaş Madencilik isimli firma, 1.derecede Arkeoloji Sit Alanı kararının yok sayılması için Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurdu. Başvuru aşamasında şirketin, Edirne Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç’tan rapor yazmasını istediği iddia edildi. Prof. Dr. Beksaç hazırladığı raporda, “Orada herhangi bir arkeolojik değer yoktur” vurgusu yaptı. Bu durumu eleştiren eski Tekirdağ Müze Müdürü Mehmet Akif Işın, “Bu tür işlerde sanat tarihçisi raporlar vermesin. Ben nasıl arkeologsam, Osmanlı’yla ilgili bir yere rapor hazırlayamıyorsam, onlar da arkeolojik alana ilişkin rapor vermesinler.”
Birgün'den Uğur Şahin'in haberine göre Prof. Dr. Beksaç hazırladığı raporda, “Orada herhangi bir arkeolojik değer yoktur” vurgusu yaptı. Şirket de başvurusunda alanın tescili sırasında yapılan parselasyon hatasından yararlanıldığını savunarak, Çevrimkaya’nın ‘kaya yığını’ olduğunu ileri sürdü. Ancak her iki kurum da taşocağı firmasının başvurusunu reddetti ve sit koruması devam etti.
İki kurumdan ret cevabı alan Baztaş Madencilik firması, bu kez de Kültür Varlıkları Yüksek Koruma Kurulu’nda itiraz başvurusunda bulundu. Sonrasında, Anıtlar Yüksek Kurulu, Çevrimkayası’nın 1. Derece Arkeolojik Sit kararını kaldırdı.
Anıtlar Yüksek Kurulu’nun skandal kararı üzerine, eski Tekirdağ Müze Müdürü Mehmet Akif Işın’ın öncülüğünde, Kültürel ve Doğal Varlıkları Koruma ve Tekirdağ Müzesini Sevenler Derneği, konuyu yargıya taşıdı. Tekirdağ İdare Mahkemesi’ndeki dava sürecinde, bilirkişi incelemesi ile alanda keşif yapıldı. Keşif üzerine hazırlanan raporda, alanın antik yerleşim yeri olduğunun altı çizilerek, “Arkeoloji yazınına Çevrimkaya Kalesi olarak giren yer arkeolojik değerler çerçevesinde korunması gereken kültür varlığıdır” görüşü paylaşıldı.
Raporda, şu ifadeler dikkat çekti:
“Keşif sırasında, olasılıkla Baztaş Madencilik İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından açılan karot çukurunun batı yan duvar/kesitinde, yapılan yüzeysel aramada toprağın içinden bir adet kiremit kırığı, bir adet küp parçası ve bir adet çanak çömlek parçası bulunması ve bu buluntuların Ortaçağ’a tarihlenmesi bu yerin kesinlikle antik yerleşim yeri olduğunu ispatlamaktadır. Heyetimizin keşif günü müşahede ettiği bulgu ve buluntular söz konusu alanda bir kale yapısı olmasa da korunması gereken bir arkeolojik yerleşme yerinin varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle tarafımızdan yeniden tescil edilmesi önerilen söz konusu yerin tescil derecesi ise ilgili koruma bölge kurullarının takdirindedir. ”
Mahkeme, bilirkişi raporu üzerine, 1. derece arkeolojik sit kararı bulunan Çevrimkaya Kalesi’nin bu özelliği taşımadığını iddia ederek, kale tescil kaydını kaldırdı. Çevrimkaya Tepesi’ndeki arkeolojik buluntulara dikkat çeken mahkeme, Kurul’un verdiği sit kararının kaldırılmasına hükmetti.
Söz konusu haberde konuya ilişkin olarak şu sorular yöneltildi:
>> Özel firmaların herhangi bir öğretim üyesine rapor yazdırma yetkisi var mı?
>> Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Engin Beksaç’ı görevlendirdi mi? Bu noktada üniversite eğer Prof. Dr. Beksaç’ı görevlendirdiyse, üniversite bünyesinde Arkeoloji Bölümü olduğu halde neden bir sanat tarihçisi görevlendirildi?
Yaşananlara ilişkin Birgün’e konuşan eski Tekirdağ Müze Müdürü Mehmet Akif Işın, şunları dile getirdi:
“Alanın tescilinden bir süre sonra, taşocağı yerleşme yerinin altındaki taşlara göz dikti. Şirket, sanat tarihçisi Prof. Dr. Bektaş’a ulaşıyor. Mahkeme kararında üniversiteden görevlendirildiği yazıyor. Ama bilirkişi olmak için; mahkeme karar verir, üniversite görevlendirir ya da Bakanlık’tan çalışma izni olur. Bektaş’ın Bakanlık’tan araştırma izni de yok. Sonrasında da ‘Ne kale, ne yerleşim yeri var’ diyor.”
Işın, devamında şöyle konuştu:
“Ardından da Yüksek Kurul’dan da iki tane arkeolog ve bir harita mühendisi gönderiyorlar bölgeye. Bunları taş ocakçıları alıp, alana götürüyor. Onlar haricahlarını alıyor, niye kendileri gitmiyor? Ya da niye müzeyle gitmiyor? Bu uzmanlar taş ocakçılarıyla gidiyorlar alana. Yani bu düşündürücü. Niye müzeyle gidilmedi? Müze tescil etmiş, onun için… Tescile itiraz eden ise taşocakcı… Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, korumak için orada… ‘Müzeyle gitmem ama, taşocaklarıyla giderim’ denmiş, böyle saçma iş mi olur?”
Işın, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu tür işlerde sanat tarihçisi raporlar vermesin. Ben nasıl arkeologsam, Osmanlı’yla ilgili bir yere rapor hazırlayamıyorsam, onlar da arkeolojik alana ilişkin rapor vermesinler.”