T24 - Apple'ın dâhi patronu Steve Jobs'un ölümünün ardından "gökten üç elma düştü" hikâyesinin üçüncü elması da simgesini buldu. Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, İkinci Dünya Savaşı'nda Enigma şifresini kıran ve bilgisayarın mucidi sayılan Turing'in ölümüne neden olan ve sadece "bir ısırık" aldığı siyanürlü elmanın nereden nereye geldiğini anlattı. Eyüp Can'ın Radikal'de "Elmayı kim ısırdı?" başlığyla yayımlanan (8 Ekim 2011) yazısı şöyle: Elmayı kim ısırdı?Masallar ‘gökten düşmüş üç elma’ diye başlar... Ve Steve Jobs Apple’ı Yarattı kitabının yazarı Michael Moritz masalsı bir dille yazdığı kitabını şu sözlerle tanıtıyor: “İnsanoğlu’nun kaderini etkilemiş ‘üç elma’ nedir diye sorulsa, herhalde Âdem ile Havva’nın ‘yasak meyve’sinden ve Newton’un başına düşen elmanın ardından Steve Jobs’un yarattığı ‘Apple’ı saymak gerekir...” Steve Jobs’un ölümünden sonra herkes ‘gökten düşen üç elma’ metaforuna sarıldı. İyi de Apple’ın elmasını kim ısırdı? Bu konuda yazılmış en güzel makaleyi bir süre önce Radikal’de Gökçe Aytulu kaleme aldı. Bugün köşemi ona ayırıyorum... Buyurun; gerçekle masal arasında ‘Apple’ın yasak elması...’ ***Alan Turing, geçen yüzyılın en büyük dehalarından biriydi. Matematiksel ‘doğru’ kavramına getirdiği yenilik kadar, bilgisayar teknolojisinin atası olmasıyla da bilim dünyasını sarsmıştı. Üzerinde güneş batmayan imparatorluğa bağlı bir ailenin çocuğu olarak Hindistan’da doğan Turing, teknolojik yeniliklerinden ziyade savaşta oynadığı rol ile dünyanın kaderini değiştirdi. Britanya hükümeti, İkinci Dünya Savaşı’nda, Nazi ordusunun tüm Avrupa’yı hallaç pamuğu gibi atmaya başladığı sırada Turing’e bir şans verdi. Onu Bletchley Park’ta savaşın kaderini belirleyecek bilim heyetinin arasına kattı. Turing, burada insanlığın gidişatını değiştirecek bir hamle yaptı. ***Nazi Almanyası’nın ordu içi iletişimini sağlayan Enigma yazılımını çözebilmek için bir makine geliştirdi. Adı basitti: Turing makinesi. Günümüz bilgisayarlarının atası durumundaki bu makine, çözülmesi imkânsız gibi görülen Enigma’yı birkaç saat içinde çözmeyi başarmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nda taşların yerinden oynadığı nokta da bu oldu. Almanların iç iletişimini anlayan müttefikler, mutlak bir yenilginin kıyısından döndüler. Ne ki insanlık tarihini değiştiren bu buluş, Turing’in kaderini daha farklı şekilde değiştirdi. Britanya hükümeti, savaş sonrası dönemde ‘yapay zekâ’ üzerinde çalışan Turing’in tehlikeli olabileceğine kanaat getirdi. Kötü polisiye filmlerinde denildiği gibi “Turing çok şey biliyordu”. Britanya bu dehayı kontrol altına almak için en ahlaksız yolu seçti. Turing’in özel hayatına girdi ve eşcinsel ilişkilerini ortaya çıkardı. İngiliz istihbaratı o dönem yürürlükte olan ‘ahlak’ yasasına dayandırarak Turing’i yakalattı. (Bu yasa 1967 yılında yürürlükten kalktı.) Bir savaş kahramanı, insanlığı, tarihin en büyük faşist hareketinin elinden kurtarmış olabilirdi fakat Turing bir eşcinseldi. Hâkim karşısında iki seçeneği vardı: Ya hapis cezasını çekecek ya da östrojen hormonu almayı kabul edecekti. Ki insan haklarına aykırı bu uygulama, acı veren bir kısırlaştırma yöntemi demekti. İkincisini seçti. Matematiğin büyük dehası, aldığı hormonlarla vücut kimyasını bozmayı kabul etti. Bir yıl sonra bir yudum ısırdığı bir elmayla hayata gözünü yumdu. Elma siyanüre batırılmıştı. Dünyayı faşizmin elinden kurtaran Turing, Amerika’da McCarthy, Avrupa’da ‘Sovyet tehdidinin’ gölgesinde başka bir faşizme kurban gitti. ***Ölümü, intihar olarak kabul edildi ve soruşturma apar topar kapatıldı. Britanya, neredeyse 60 yıl sonra nedamet getirdi. İki yıl önce İngiliz hükümeti mecliste toplanan imzalar sonrasında Turing’den resmi olarak özür diledi. Bilgisayar teknolojisinin atası, ölürken bıraktığı kenarından ısırılmış bir elmayla da gelecekteki bir şehir efsanesine konu oldu. Steve Jobs ve Steve Wozniak’ın 1976’da kurduğu ve bugün dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Apple’ın logosu, Turing’in makûs talihiyle bağdaştırıldı. Ucundan ısırılmış bir elma şeklindeki logo, bilgisayar teknolojisinin babasına bir saygı duruşuydu. Onun ölümüne ses çıkarmayan dünyaya, büyük ustayı hatırlatmak için yapılan bir güzellemeydi. Gökkuşağı rengi de Turing’in yaşam tarzına, cinsel tercihine atıfta bulunuyordu. Zaten ‘1984’ temalı meşhur reklamında açıkça faşizme karşı bir duruş sergileyen şirketin bu tavrı şaşırtıcı değildi. Bu kanaat, dilden dile dolaşarak kabul gördü. Oysa ne Apple ne de logonun çizeri bunun Turing’e saygı duruşu için yapılan bir girişim olduğunu kabul etti. Ama tarihin tuhaf seyri, elma logosu efsanesini bugün bize tekrar hatırlatıyor. Apple’ı uzun yıllar hem bir sanatçının kalbi hem de bir mühendisin zekâsıyla yöneten Steve Jobs’un yönetimden ayrılmasının ardından, yerine en güvendiği adamı Tim Cook CEO olarak atandı. Cook, Amerika’da ‘dünyanın en önemli eşcinseli’ olarak tanınıyor. Her ne kadar kulağa ayrımcı bir söylem gibi gelse de Cook için bu tanım ABD’de olumsuz anlamda kullanılmıyor. 60 yıl önce eşcinsellere reva görülen hormon tedavisi ya da hapis cezası düşünüldüğünde Cook’un bugün Apple’ın başına gelmiş olması önemli. Apple logosuna atfedilen hikâye bir şehir efsanesi olabilir. Ancak tarihin tuhaf seyri, 20. yüzyılın en büyük dehalarından biri olan Turing’e yapılanları hatırlamak için belki de gökkuşaklı logonun altına Cook’un atanmasını şart koştu. ***Bu devir teslim töreninden bir ay kadar sonra Steve Jobs ısırdığı yasak elmayla ölümsüzler kervanına katıldı... Ruhu şâd olsun...