Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün müftülere nikah yetkisini öngören düzenlemenin Meclis’ten geçmesinin ardından boşanmalar için “Aile arabuluculuğunun” getirileceğini açıklamasına tepki gösteren kadınlar, kendilerini yeni bir tehlikenin beklediğini söyledi.Kadın örgütlerinin temsilcileri, Arabuluculuk düzenlemesiyle kadınların dinsel baskı altına alınacağını vurguladı.
İstanbul Barosu'ndan Hale Akgün, düzenlemenin kadın üzerinden hem toplumsal hem de dini baskı yaratacağını söyledi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav da “boşandırtmama arabuluculuğu” diye nitelediği düzenleme için “Şiddetin kol gezdiği boşanmalarda asla olamaz” dedi.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Hale Akgün ‘aile arabuluculuğu’na kesinlikle karşı olduklarını belirterek boşanma davalarının çoğunun psikolojik ve fiziksel şiddet içerdiğini söyledi. Anlaşan çiftlerin zaten boşanmaya gitmeyeceğine değinen Akgün, “Şiddet varsa kanunlar açıktır hiç bir şekilde arabuluculuğa gidilemez. Ne dayanakla aile arabuluculuğu yapılmaya kalkılıyor. Bu yöntem kadın ve çocuk üzerinde baskı olacaktır. Onun yerine kadının şiddet başvurusu olduğu zaman kanun ve sözleşmede açıkça yazdığı gibi şiddet uygulayan kişiyi terapiye gönderseler, buna bütçe ayırsalar o zaman böyle şeylere gerek kalmaz” dedi.
Çocuğun velayet hakkının mutlaka mahkemenin taktirinde olduğunu dile getiren Akgün, şunları ifade etti:
“Arabulucuyla bu konuda karar oluşturulamaz. Boşanma kesinleştikten sonra görülen mal rejimine dair davalar ayrıdır. Sadece bu konuda arabuluculuk prosedürü kabul olabilir ki boşanma zaten gerçekleşmiştir bu aşamada. Kadını boşanmadan vazgeçirmeye çalışmak toplumsal baskıya da dönüşecek, dini baskı da olacaktır. Şu anda uygulanan ‘arabuluculuk’ duyumlarımıza göre bazı birimlerin uyguladığı dini baskı ile yapılan bir arabuluculuk.”
Türkiye Kadın Dernekleri Fedarasyonu Başkanı Canan Güllü de ‘Aile arabuluculuk’ yönteminin yapıtaşlarının 2015 yılında döşenmeye başlandığını belirterek şöyle konuştu:
“Bir buçuk sene sonra bir boşanma komisyonu oluşturulmuştu taslak raporu olarak kaldı. Kadın hareketinin, kadınlar için çok sıkıntılı bulduğu yaklaşık 12 tane madde vardı ve 12 maddeden bir tanesi de ‘Aile arabuluculuğu’ydu. Medeni hukukla kazanılmış olan bütün hakların geri alınmasını sağlamaya yönelik düzenlemelerdir. Bugün yerleştirilmeye çalışılan ‘sen kadınsın evinde şiddetini gör, görünmez ol, sen mahkemelerin önüne gitme’dir. O boşanma komisyonunun bir maddesi derki ‘mesai saatleri içinde kadın şiddete uğruyorsa karakola gitmesin’ bu bile tek başına bu ülkenin isyanıdır.”
Kadın Cineyetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav ise Türkiye’de can derdi ve bir sürü sorunun varken Meclis’te şiddeti araştırmak yerine aile bütünlüğünü korumak için bir komisyon kurulduğunu değinerek kendilerinin ona ‘boşandırtmama komisyonu’dediklerini söyledi. Kav, bu komisyonun kararlarına ilk andan itibaren karşı çıktıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
“O komisyonda arabuluculuk, bir takım aile danışma merkezleri açarak orada diyanet görevlilelerini görevli kılma gibi maddeler vardı. 2015 yılından başlayarak son 3 yıldır kadınların sürekli reddettiği bir şeyi başka başka yollarla başka kanunlarla karşımıza getiriyorlar. Şimdi kadınların kendilerine şiddet uygulayan kişiyle aynı masaya oturtturulup arabulucuk uygulanmak istenmesi asla kabul kabul edilemez. Başka davalarda arabuluculuk yöntemi olabilecek bir durumdur. Ama şiddetin söz konusu olduğu boşanma davalarında asla söz konusu olmamalıdır... Arabuluculuk kadınları dinsel baskı altına alarak yürütüleceğinin tehlikesidir.”