Myanmar'da Budistler ve Müslümanlar, arasında yaşanan etnik çatışma giderek artıyor. Ülkede yaşayan Müslüman halk toplu halde sürgün edilme tehdidiyle karşı karşıya kalırken; geçtiğimiz 2 ayda yoğun bir artış gösteren şiddet olaylarnda 78 kişi yaşamını yitirdi.
Gülsin Harman'ın Milliyet'te yer alan haberi şöyle: Myanmar’ın Rakhine (Arakan) eyaletinde haziran ayı başında çıkan etnik çatışmalarda 78 kişi öldü. Ancak olayın yankısı Türkiye’ye iki ay rötarla ve beklenenden sert geldi. Bölgede olup bitenleri ve iddialarla ne kadar örtüştüğünü araştırdık
Bir ülke neden adını değiştirir? Siyasetin coğrafya üzerindeki en nafile çabalarından biri yerleşim birimlerinin, şehirlerin adlarını değiştirerek geçmişe, dolayısıyla ortak hafızaya şekil verme isteğidir. 1962’de eski İngiliz sömürgesi Burma’da darbeyle iktidara gelen askeri diktatörlüğün 27. yılında düşünülen tam da buydu. Burma yerine Myanmar adı alınarak sömürge geçmişi silinecekti. 1989’da dünyanın en otokrat ve kapalı rejimlerinden biri Myanmar adını aldı. Muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’yi 15 yıl boyunca ev hapsine mahkum edecek kadar özgür düşünce düşmanı rejimin her alandaki baskısı topluma nefes aldırmıyordu. Ama bir topluluk vardı ki askeri yönetimin şiddetine dilleri ve dinlerinin farklı olması nedeniyle uygulanan zulüm de eklendi.
Birleşmiş Milletler’e göre Myanmar’ın Bangladeş sınırındaki Rakhine eyaletinde (Arakan) yaşayan 800 bin Rohingyalı Müslüman ‘dünyanın en çok zulüm gören topluluklarından’. Budist ağırlıklı Myanmar halkından dilleriyle de ayrılan ve azınlıkta kalan Rohingya halkı Arakan’ın yüzyıllardır vatanları olduğunda ısrar etseler de hükümet onların Hindistan alt kıtasından yakın zamanda göç ettiğini öne sürüyor. Yangon yönetimi bu görüşe dayanarak Rohingyalıları anayasasında yerli gruplar arasında saymayarak vatandaşlık hakkı tanımıyor. Vatandaş olmadıkları için en temel eğitim ve sağlık hizmetlerınden mahrum bırakılan Arakanlı Müslümanlar haziran ayında uğradıkları inanç temelli şiddetle hatırlandı.
Bağımsız gazetecilerin ve uluslararası gözlemcilerin giriş yapmasının çok zor olduğu ülkenin batısındaki eyalette mayıs ayı sonunda Budist bir kadına tecavüz edilip öldürdükleri suçlamasıyla 3 Müslüman erkeğin tutuklanması şiddetin fitilini ateşledi. 4 Haziran’da Taungup bölgesinde öfkeli bir kalabalığın tecavüz zanlılarının içinde olduğunu düşünerek saldırdığı otobüste 10 Müslüman erkek öldü. Müslüman topluluk da misilleme olarak Budist köylerini ateşe vermeye başladı. İnsan hakları örgütleri Human Rights Watch ve Uluslararası Af Örgütü’ne göre polis yüzlercesi gözaltına alınan çok sayıda Müslümana şiddet uyguladı; insan hakları ihllaleri yaşandı.
Eyalette karışıklık sürerken BM’ye göre 90 bine yakın kişi evini terk etti. Myanmar Ulusal İnsan Hakları Komisyonu 11 Temmuz’daki şiddet olaylarından bu yana en az 78 kişinin öldürüldüğünü açıklarken resmi olmayan rakamlara göre ölü sayısı 100’ü aştı. Yedi hafta önce eyalette ilan edilen sıkı yönetim ise hak ihlallerine zemin hazırlamasıyla eleştiriliyor.
Son dönemde dünya gündemine ekonomik ambargonun kalkması için peşpeşe yapılan demokratik reformlarla gelen Myanmar’da Müslüman azınlığın yaşadıkları, ülkenin daha kat edecek çok yolu olduğunu gösteriyor. 2010 yılında sivil bir hükümetin göreve geldiği, Suu Kyi’nin serbest seçimler sonrasında vekil olarak meclise girdiği ülkede 1982 tarihli vatandaşlık kanunun gözden geçirilmesi kilit önemde. Bugüne kadar azınlık hakları konusunda aktif davranmamakla eleştirilen Suu Kyi dün mecliste yaptığı ilk konuşmada ‘tüm etnik kimliklerin eşit hakları için gerekli kanunların tartışılmasını’ istedi. Af Örgütü’nden Myanmar araştırmacısı Benjamin Zawacki ise‘Rohingyalılara yönelik ayrımcılığın Myanmar’ın insan hakları sicilini kötüleştirdiğine’ dikkat çekti.
18 Haziran’dan beri fotoğraf yok
İngiliz Reuters haber ajansı 10 Haziran’da bir Budistin ev yapımı silahıyla yanan bir evden uzaklaşırken çekilen bu fotoğrafını servis etti. Etnik gruplar arasındaki çatışmanın yoğun olduğu bu günlerde yerel halkın yangınları söndürmek için su tankerlerine koştuğu anlar da fotoğraflandı. Uluslararası ajanslar bölge ve buradan kaçan Müslümanlarla ilgili en son 18 Haziran günü fotoğraf geçti.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Arakan bölgesindeki olaylarla ilgili Birleşmiş Milletler’i (BM) göreve çağırdı. Başbakan Erdoğan, “Bugün Arakan bölgesinde insanlar ve insanlık katlediliyor. BM’yi burada göreve davet ediyoruz. Bu daveti yapmaktan daha normal, daha insani ne olabilir? Bir avuç Müslüman ne yazık ki oradaki ağırlıklı yönetim tarafından şu anda katlediliyor, yakılıyor. Bunu seslendirmekten daha tabii ne olabilir? Bu bizim insani görevimiz” dedi. Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) da Myanmar’ın batısındaki Arakan bölgesinde zulme uğrayan Müslümanlara yardım için ülke genelinde kampanya başlatıyor. Ramazan ayı boyunca sürecek kampanya kapsamında vatandaşlar fitre ve zekatlarını da Arakanlı Müslümanlara gönderebilecek. TDV’nin bugün başlatacağı kampanyanın startını ise Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez verecek.
Avrupa Birliği ise Arakan eyaletinde süren şiddet olaylarından endişe duyduğunu belirterek, insani yardım kuruluşlarının bölgeye erişimine izin verilmesi çağrısında bulundu. AB Komisyonu’nun insani yardımlardan sorumlu Üyesi Kristalina Georgieva’nın basın ofisinden AA’ya yapılan açıklamada, “AB Komisyonu Batı Myanmar’daki ve şiddetten etkilenen insanların güvenli liman ve acil tıbbi yardım aradığı belirtilen Bangladeş’in Cox Bazaar bölgesindeki durumu yakından takip etmektedir. AB Komisyonu Myanmar ve Bangladeş’e insani yardım kuruluşlarının kurbanlara ulaşmalarına izin vermeleri çağrısı yapmaktadır” denildi.
Pakistan Talibanı, Pakistan hükümetinin Myanmar hükümetiyle olan tüm ilişkilerini kesmemesi halinde, Rohingya Müslümanlarına yönelik katliamın öcünü almak için Myanmar’a saldıracağı tehdidinde bulundu. Örgüt sözcüsü Ehsanullah Ehsan, Pakistan hükümetinden Myanmar’la tüm ilişkilerini askıya alması ve bu ülkedeki büyükelçiliğini kapatması çağrısında bulunarak, “aksi halde, nerede olursa olsun Myanmar çıkarlarına ve Myanmar’ın Pakistanlı dostlarına bir bir saldıracakları” tehdidinde bulundu.