Arap ülkelerindeki halkların, yönetimlerin değişmesi talebiyle yola çıktıkları 'Arap Baharı' olarak isimlendirilen sürecin başlamasının üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen çoğu ülkede protestolar yeniden başladı. Arap ülkelerinin o yıllarda "demokrasi ve özgürlük" sloganlarıyla çınlayan sokakları, bugün ekonomik durum, yaşam şartları, yetkililerin ihmalkârlığı gibi gerekçelerin de eklendiği protestolara sahne oluyor.
Tunus'ta seyyar satıcı Muhammed Buazizi'nin güvenlik güçlerinden gördüğü aşağılayıcı müdahaleyi protesto etmek için kendini yakarak Arap Baharı'nın fitilini ateşlemesinin 8'inci yılında, Sudan, Tunus, Fas, Libya, Lübnan, Irak, Ürdün ve Cezayir'de halk yine sokaklarda.
Lübnan ve Tunus'ta olduğu gibi bazı ülkelerde göstericiler, Fransa'daki 'Sarı Yelekler'den ilham alarak ekonomik gidişata tepki gösteriyor. Halihazırda gösterilerin en sıcak adresi Sudan'da her geçen gün tansiyon biraz daha yükseliyor. Ürdün'de ise ekonomik gerekçelerle başlayan eylemler hükümet karşıtı gösterilere dönüşmüş durumda.
Sudan'da 19 Aralık'ta başlayan gösteriler, başkent Hartum dahil ülkedeki 18 vilayetin 14'üne sıçradı.
Ekmek fiyatlarının 3 katına çıkması, yakıt, tüp gibi ürünlerde aşırı fiyat artışı ve ekonomik krizi protesto için düzenlenen eylemlerde daha sonra "Halk rejimin düşmesini istiyor" sloganları atılmaya başlandı.
Vatandaşların tüm birikimlerini çekmesi ve dolara dönüştürmesi sebebiyle de nakit akışının olumsuz etkilendiğini belirten bankalar, günlük 10 dolardan fazla para çekimine izin vermiyor.
Gösterilerin altıncı gününde (24 Aralık'ta) ilk kez açıklama yapan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, halka "onurlu bir yaşam sağlayacak ekonomik reformlar" vaadinde bulundu.
Eylemler nedeniyle Beyaz Nil, Dangola, Gadarif, Kuzey Kordofan ve Atbara kentlerinde olağanüstü hal ilan edildi.
2011'de yaklaşık 25 yıllık iktidarın sahibi Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin devrilmesiyle sonuçlanan halk devrimini yaşayan Tunus, 2018'de sosyal taleplerin ifade edildiği çeşitli gösterilere sahne oldu.
Bunların en yakın tarihlisi, 24 Aralık'ta ülkenin batısındaki Kasrin vilayetinde düzenlenen gösteriydi. Ülkedeki ekonomik şartları protesto etmek için kendisini yakan kameraman Abdurrezzak Zerki'nin hayatını kaybetmesinin ardından güvenlik güçleri ile eylemciler arasında arbede yaşandı.
Bu olay, yaklaşık 8 yıl önce Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi'nin, Sidi Buzeyd kentinde kendisini yakmasıyla ülkede patlak veren devrim ateşinin fitilini tutuşturduğu günleri hatırlattı.
Başkent Tunus'taki Habib Burgiba Caddesi aralık ayında binlerce öğretmenin düzenlediği gösterilere tanıklık etti. Ülkedeki en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Sendikası'nın (UGTT) desteğiyle düzenlenen eylemde öğretmenler, maaşlarının artırılması talebinde bulundu.
Fransa'daki protestoların simgesi olan sarı yelek dalgası Fas'a da ulaştı. Ülkede sarı yelek giyen bir grup kamu ve özel sektör çalışanı, 17 Aralık'ta "maaşlarının ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi" talebiyle eylem düzenledi.
Faslı Teknisyenler Birliği Sendikası tarafından düzenlenen söz konusu eylemin "Arap Baharı" adıyla bilinen süreci tetikleyen Tunus'taki halk devriminin yıl dönümünde gerçekleştirilmesi dikkatleri çekti.
Bu gösterilerden bir gün önce başkent Rabat, ülkenin kuzeyindeki Jerada ve Huseyma kentlerinde düzenlenen eylemlerde gözaltına alınanların serbest bırakılmasının istendiği gösterilere sahne oldu. Göstericiler, "gazeteci ve insan hakları aktivistlerine yönelik ihlallerin son bulmasını" istedi.
Fas'ın kuzeyindeki Huseyma kenti, iki yıl önce Ekim 2016'da da bir balıkçının, polisin el koyduğu balıklarını çöp kamyonundan almaya çalışırken presleme haznesinde sıkışarak ölmesinin ardından çok sayıda gösteriye sahne oldu.
Halk, bölgesel kalkınma için vadedilen projelerin hayata geçirilmediği gerekçesiyle ülkenin kuzeyindeki Huseyma ve Rif bölgesindeki pek çok kent ve köyde, protestolar düzenledi.
Resmi açıklamalara göre, gösterilerde aralarında yerel medya mensuplarının da bulunduğu çok sayıda eylemci gözaltına alınarak haklarında hukuki işlem yapıldı.
Libya'da ise gösteriler, ülkenin güney bölgesinde yoğunlaştı.
Ülkenin güney sakinleri, iş fırsatı tanınması, bölgenin kalkındırılması ve yakıt sağlanması taleplerini dile getirmek için 8 Aralık'ta Ubari kenti yakınlarındaki Eş-Şerara Petrol Sahası'nı kapatarak eylem yaptı. "Fizan'ın Gazabı Hareketi" olarak bilinen eylemciler tarafından düzenlenen gösteriler, güneydeki 12 bölgeye yayıldı.
UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Faiz es-Serrac, 19 Aralık'ta Şerare Petrol Sahası'nın yeniden açıldığını duyurdu. Serrac, bölgeye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında "Fizan'ın Gazabı Hareketi" yetkilileriyle görüşerek vatandaşların taleplerine cevap verileceği vaadinde bulundu.
Serrac, bu bağlamda, güney bölgesindeki acil hizmet projeleri için yaklaşık 85,4 milyon dolar bütçe ayrıldığını duyurdu.
Fransa'daki 'arı Yelekler' eyleminden esinlenen bir başka ülke de Lübnan oldu. Lübnanlılar, ülkedeki yaşam şartları ve ekonomik durumu protesto için sokaklara döküldü.
Sosyal medyada "Sokağa iniyorum" hashtagiyle başlatılan davetin ardından başkent Beyrut'ta 23 Aralık'ta gösteri düzenlendi. Göstericiler, ana yolları trafiğe kapayınca güvenlik güçleri eylemlere müdahale etti.
Her pazar günü düzenlenmesi kararlaştırılan gösteriler, güneyde Sayda ve Sur, kuzeyde Trablus gibi çeşitli illere yayılsa da katılım sınırlı sayıda kaldı.
Lübnanlılar, gösterilerde, "yakıt vergisinin düşürülmesi, kapsamlı bir sağlık planı oluşturulması ve yüzde 7,5'ten 10'a yükselen hazine bonosu faiz oranının yeniden düzenlenmesini" istedi.
Bu gösteriler, Lübnan'da yeni hükümetin kurulmasını engelleyen siyasi anlaşmazlıkların yanı sıra zor ekonomik şartların gölgesinde gerçekleşti.
Irak'ın güney ve orta kentlerinde iş olanaklarının sağlanması, başta elektrik ve su olmak üzere temel hizmetlerin iyileştirilmesi ve hükümet içinde yolsuzluğa son verilmesi talebiyle eylemler yapıldı.
Zaman zaman ara verilen, 9 Temmuz'dan bu yana devam eden gösteriler, en fazla güneydeki Basra kentinde yoğunlaştı.
Eylül ayında Basra'daki Haşdi Şabi ve diğer bazı Şii parti binalarının yakılması ve İran Başkonsolosluğunun ateşe verilmesi sonucu gerginlik tırmandı. Hükümet, eylemlerin yapıldığı kentler için bazı çözüm projeleri sundu.
Eski Başbakan Haydar el-İbadi göstericilerin talebini karşılamak için 10 bin memur ataması yapacağını açıkladı. İbadi, Basra ve diğer güney kentlerindeki gösterilere neden olan su ve elektrik hizmetindeki sıkıntılara karşı da acil çözüm üretilmesi yönünde talimat verdi. Başbakan ayrıca kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla Basra'ya yaklaşık 3 milyar dolarlık bir bütçenin tahsis edilmesi yönünde bir karar aldı.
Ürdün de son bir yılda ekmek, yakıt ve elektrik gibi temel ihtiyaçların fiyatlarında yaşanan artış ve gelir vergisi yasası protestolarına tanık oldu.
Kamuoyunda IMF'nin diktesi olarak görülen gelir vergisi yasa tasarısı ilk olarak mayıs ayında önceki hükümet tarafından Temsilciler Meclisi'ne gönderildi.
Ancak tepkilerin artması ve geniş çaplı protestolar üzerine Başbakan Hani el-Mulki istifa etti. Ömer er-Rezzaz'ın yeni hükümeti kurmasının ardından da tasarı geri çekildi.
Tasarı yapılan değişikliklerin ardından 2 Aralık'ta resmi gazetede yayımlanarak yasalaştı.
Üzerinde değişiklikler yapılan tasarıya göre, 2019 yılında yıllık geliri 20 bin dinardan (28 bin 200 dolar) az olan ailelerin vergiden muaf tutulması kararlaştırıldı. 2020 yılı için ise bu limit, yılık geliri 18 bin dinar (25 bin 380 dolar) ve daha az olan aileler şeklinde belirlendi.
Bireylere yönelik muafiyetlerin çıtasının ise 2019 yılı için 10 bin dinar (14 bin 100 dolar), 2020 yılı için 9 bin dinar olmasına karar verildi.
Tasarının değişmeden önceki hali, geliri yıllık 17 bin dinar (yaklaşık 24 bin dolar) olan ailelerden vergi alınmasını öngörüyordu.
Gelir vergisi yasasının, resmi gazetede yayınlanmasının ardından, sosyal medya üzerinden gösteri çağrıları yapıldı.
Binlerce kişinin sokaklara çıktığı gösteriler, hükümet karşıtı eylemlere dönüştü. Söz konusu gösteriler, yönetimin istifası talebiyle düzenlenmeye devam ediyor.
Cezayir ise Mesile kentine bağlı Havamid beldesinde Ayaş Mahcubi (31) isimli gencin, on gün önce 40 santimetre çapı, 30 metre boyundaki artezyen kuyusuna düşmesinin ardından başlayan gösterilere tanık oldu.
Düştüğü kuyuda 6 gün mahsur kalan genci kurtarmak isteyen çok sayıda gönüllü, kullanabilecekleri aletleri alıp başka şehirlerden Havamid'e geldi. Gönüllüler şiddetli soğuğa rağmen gecelerini kuyunun yanında geçirdi. Ancak sivil savunma ekipleri pazar günü yaptıkları açıklamada Mahcubi'nin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Sosyal medya hesaplarından Cezayir makamlarına sert eleştiriler yönelten Cezayirliler, yetkilileri, Mahcubi'yi kurtarmak için yardım gönderme konusunda geç kalmakla suçluyor.
Bu kapsamda salı günü Havamid'de protestolar düzenlendi. Belde sakinleri taş atarak tepki gösterdiği hükümet heyetinin, kuyuya ulaşmasını engelledi.