-Arap Birliği'nin Suriye'ye yaptırım kararı -SETA Dış Politika Uzmanı Ataman: -''Yaptırım kararı Suriye rejimi üzerinde etkili olur, çünkü Arap ülkeleri Suriye'nin başlıca ticaret ortağı'' -''Karar en çok Irak ve Lübnan'ı olumsuz etkiler'' -''Arap Birliği, Suriye olmadan da yoluna devam eder'' ANKARA (A.A) - 30.11.2011 - Duygu Özbay - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. Muhittin Ataman, Arap ülkelerinin Suriye'nin ithalat ve ihracatında büyük yere sahip olduğunu, bu nedenle Arap Birliği'nin Suriye'ye yönelik yaptırım kararının etkili olmasının beklendiğini söyledi. AA muhabirinin Arap Birliği'nin Suriye'ye yaptırım kararı ve sonrasında yaşanması beklenen gelişmelere ilişkin sorularını yanıtlayan Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ataman, Suriye'de son dönemde yaşananların Arap ülkelerini ve Türkiye'yi konuyla ilgili girişimde bulunmaya ittiğini belirterek, bu doğrultuda geçen hafta sonu Mısır'ın başkenti Kahire'de yapılan Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında Suriye'ye yönelik bir dizi ekonomik yaptırım kararı alındığını hatırlattı. Yaptırımların Suriye üzerinde etkili olmasının beklendiğini kaydeden Ataman, ''Suriye'nin ithalat ve ihracatında en önemli yere sahip ülkelerin başında Arap ülkeleri, özellikle de Körfez ülkeleri geliyor. Örneğin Suudi Arabistan, Suriye'nin çok önemli bir ticaret ortağı. Dolayısıyla bu karar, bir şekilde Suriye'deki rejimi çıkmaza doğru götürme yönünde atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir'' dedi. -''Karardan en çok Irak ve Lübnan etkilenecek''- Yaptırım kararının yalnızca Suriye'yi mi, yoksa onunla ekonomik ilişkileri bulunan tüm bölge ülkelerini mi etkileyeceğinin sorulması üzerine Ataman, söz konusu yaptırımlardan ''olumsuz'' ve ''daha fazla olumsuz'' etkilenecek ülkeler bulunduğunu söyledi. Türkiye dahil olmak üzere çok sayıda ülkenin karardan ''olumsuz'' etkilenmesinin beklendiğini kaydeden Ataman, en fazla etkileneceklerin başında ise Suriye'nin iki büyük ticaret ortağı olan Irak ve Lübnan'ın geldiğini belirtti. Ataman, Suriye'nin ihracatında ilk sırada yer alan Irak'ın yaptırımlardan hem ekonomik hem siyasal olarak etkileneceğini, öte yandan, kararın Suriye'nin üçüncü büyük ihracat ortağı Lübnan'a da olumsuz etkileri olacağını belirterek, iktidarsızlıkların yaşandığı bu iki ülkenin, hem halklarına hem de hükümetlerine gelecek zarar nedeniyle yaptırım kararını onaylamadıklarını kaydetti. Ataman, ''Türkiye dahil diğer ülkeler de etkilenecek, fakat bu ülkeler açısından, Suriye'deki rejim değişikliği beklentisiyle karşılaştırıldığında çok ciddi bir ekonomik kayıp olmaz'' diye konuştu. -''Suriyesiz Arap Birliği olur''- Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'in ''Suriyesiz bir Arap Birliği'nin değeri yok'' şeklindeki açıklamasına da değinen Ataman, Muallim'in sözlerinin bir anlamda doğru, ancak bir o kadar da eksik olduğunu söyledi. Suriye'nin şimdiye kadar Arap Birliği'ni en fazla savunan ülkelerin başında geldiğini kaydeden Ataman, Suriye'nin önemli bir ülke olduğunu, ancak Arap Birliği'nin onsuz da anlam ifade etmeye devam edeceğini vurgulayarak, birliğin geçmişte bir süreliğine Mısır olmadan bile yoluna devam etmeyi başardığını hatırlattı. Türkiye'nin Suriye'ye ilişkin gelişmelerle ilgili tutumunu değerlendiren Ataman, Türkiye'nin sürecin başından itibaren en kararlı ülkelerden biri olduğunu, uzun bir süre Suriye'den değişim sürecini sorunsuz bir şekilde başlatmasını talep ettiğini, ancak beklentilerinin karşılanmadığını kaydetti. Suriye'deki bazı çevrelerin Türkiye'yi ''Osmanlı projesi gibi emperyalist söylemlere ve mütehakkim bir bakış açısına sahip olmakla suçladığını'' belirten Ataman, bu tavrın ''Türkiye'nin Ortadoğu'daki yumuşak gücüne yönelik bir darbe teşebbüsü'' olarak nitelendirilebileceğini söyledi. Türkiye'nin Suriye'ye ilişkin ''daha hassas ve daha fazla çok taraflı ilişkilere dayalı bir strateji'' geliştirmeye çalıştığının altını çizen Ataman, Türkiye'nin Batılı ülkelerden ziyade Arap Birliği'yle beraber hareket etmeyi öncelikli siyaset olarak belirlemesinin, hem Türkiye açısından meşruiyet kazanma noktasında daha önemli olduğunu, hem de İran ve Suriye'deki Esad yanlılarının ''Türkiye'nin Batı'nın emriyle hareket ettiği'' yönündeki iddialarını çürüttüğünü ifade etti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın, ''Suriye ile şartların ağırlaşması durumunda transit taşımaların, yeni kapılar açılmak suretiyle Irak üzerinden yapılabileceğine'' dair açıklamasını da değerlendiren Ataman, transit geçişlerin yeniden yapılandırılması ya da yönünün değiştirilmesinin konuyla ilgili atılabilecek en son adımlardan biri olduğunu, şu anki durumun böyle bir adımı gerektirmediğini düşündüğünü kaydetti. (DO-ŞP)