Habertürk yazarı Nagehan Alçı, eşi Aslıhan Doğan'a soru soran bir gazeteciye, "Edepli ol, ne demek yasak. Senin kafanı gözünü kırarım, karımla konuşuyorsun" diyen Başakşehirli futbolcu Arda Turan'ı eleştirdi. "Şiddetin olabilecek en sinsi ve en tehlikeli türü birkaç gün önce karşımıza çıktI" diyerek anlattığı olaya ilişkin olarak, "Burada yalnızca muhabire değil tehdit, aynı zamanda son derece sinsi bir şekilde 'karısına' da ayar veriyor. Onu tanımlıyor, şekillendiriyor ve 'koruyor'. Aman dikkat, şiddet ve baskı zaten hep bu 'koruma' kılıfıyla örtülür. Kanmayın! Turan’ın yaptığı apaçık bir sindirme yöntemi!" yorumunda bulundu.
TIKLAYIN - Arda Turan'dan gazeteciye: Karımla konuşuyorsun, kafanı, gözünü kırarım!
Nagehan Alçı'nın, "Arda Turan ve kadına şiddet" başlığıyla (28 Mart 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Üzerimizi kalın bir örtü gibi kaplayan, nefes almamızı engelleyen, damarlarımızı tıkayan bir numaralı sorun “kadına bakış” sorunu. Kim ne derse desin, bu ülkenin en derin yarası bu. Katman katman bir yara.
Üst katmanları teşhis etmek kolay. Acı ama kolay. Kadına karşı şiddet haberlerini tıklayın, orada her gün görürsünüz. Karısını döven, bıçaklayan, öldüren erkekler... Hep de bir bahanesi olan erkekler: Kıskançlık, işsizlik, bunalım...
Amaa... Daha aşağı katmanlara doğru gittikçe... Üstteki yaranın iyileşmesine engel olan o alttaki tabakalara... O devamlı kanayan ama üzerinde başka şeyler olduğu için görünmeyen sinsi kısma...
Ah orayı bütün çıplaklığıyla bir eşeleyebilsek. Erkek bakışının o benmerkezci menzilinde normalleştirdikleriyle, her günkü hayatımıza yavaş yavaş alıştırarak soktuklarıyla yüzleşsek... Bu ülkede kadına karşı şiddetin sadece öldürülen ya da dövülen kadınlarla sınırlı olmadığını görsek... İşte yara esas o zaman iyileşmeye başlayacak!
Şiddetin olabilecek en sinsi ve en tehlikeli türü birkaç gün önce karşımıza çıktı. Ünlü futbolcu Arda Turan’ın bir magazin muhabirini, sorduğu soruyu beğenmediği için dövmekle tehdit etmesinden bahsetmiyorum. O zaten şiddetin olağanlaşmasının ne boyutlara geldiğini gösteren apaçık ve utanç verici bir kanıt.
Benim bahsettiğim, Turan’ın “Ağzını burnunu kırarım” tehdidi savurduktan sonra ağzından çıkan cümle: “Karımla konuşuyorsun!” Burada yalnızca muhabire değil tehdit, aynı zamanda son derece sinsi bir şekilde “karısına” da ayar veriyor. Onu tanımlıyor, şekillendiriyor ve“koruyor”. Aman dikkat, şiddet ve baskı zaten hep bu “koruma” kılıfıyla örtülür. Kanmayın! Turan’ın yaptığı apaçık bir sindirme yöntemi!
Bu ülkenin en büyük sorunu, iyi eğitimlisinden başlayarak erkeklerin çok büyük bir çoğunluğunun karılarını kendilerinden gayrı bir varlık olarak görememe sorunudur!
Maalesef bu çarpık bakışı sevgi, aşk gibi kavramlarla örtmeye kalkıyorlar. Üzülerek görüyorum ki başarıyorlar... Kabul etmeyelim! Başta kocalarımız dahil kimsenin bizim adına konuşmasını, bizi şekillendirmesini, bizi yönetmesini normalleştirmeyelim.
Bu yumuşak totalitarizmin kökü kurumadıkça, biz kadınlar midemi bulandıran “sahiplenici erkek”, “güçlü erkek” gibi laflarla bu düzeni kabullendikçe, hayatlarımızdan şiddet eksik olmayacak! “Kadına karşı şiddet” sadece gazete sayfalarında görüp “Bana uzak” dediğiniz şiddet değil. Şiddet her günkü hayatlarınızın içinde fark etmeden kocanızın cetvelle size çizdiği sınırların içine sığmaya çalışmak da aynı zamanda...