Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde 10 askerin şehit olmasının ardından BDP’ye ve PKK’ya sert tepki gösterdi. Arınç, BDP'nin ve PKK'nın Öcalan'ı adada unuttuklarını söyledi.
Arınç, “BDP’li vekillerin ekmeğine yağ sürmemek açısından dokunulmazlıklar kaldırılmamalı. Bu milletvekilleri örgütün içine hapsettikleri, adeta tutsak aldıkları insanlar. Onların dilini konuşuyorlar, onların yap dediklerini yapıyorlar. Bırakın 400 kilometreyi 4 metresi bile hakim değiller” dedi.
Arınç, Kanal D ana haber bülteninde de özetle şu mesajları verdi:
'Öcalan’ı adada unuttular'
Arınç, bu akşam Kanal D ana haber bültenine konuk oldu. Yayın öncesi sohbette, “Terör sorununun çözümü için yeniden Öcalan’la müzakereler mi başlamalı?” sorusunu Arınç, “Öcalan’ı adada unuttular” sözleriyle yanıtladı.
'Tedirginliğe yol açtı'
“Yine yüreklerimize ateş düştü. Maalesef 10 askerimizin şahadet haberini duyduk. Fevkalade üzgünüz. Terörle mücadele devam edecektir. Bu olaylar yeni olaylar değil. Ancak savaş ya da düşük yoğunluklu savaş olarak nitelendirmek doğru değil. Çatışmalar, verilen zayiat fevkalade ağır. Ama bu terörle mücadeledir. Bunun bitmesi şu veya bu şekilde terör sorunun çözülmesi lazım. Yaşanan olaylar büyük bir tedirginliğe yol açtı.
'Halk savaşa katılmadı'
Sivil halkı da hedef alan büyük saldırılar var. Terör örgütünün devrimci halk savaşı olarak başlatmak istediği bir konu var. Bunun için şehir yapılanmasına da önem verdiler. Halk bu savaşa katılmadı. KCK tutuklamalarıyla örgütün şehir içindeki uzantıları nefes alamaz hale geldi. Daha şiddetli, insanların feryatlarını daha çok arttıracak eylemlere yöneldiler.
'Uludere gibi bilgi karmaşası'
(BDP’li milletvekillerini kastederek) örgütün propagandasını bu kadar cüretkar yapmak hiç bir siyasiye yakışmıyor. Bırakın 400 kilometreyi 4 metreye bile hakim değiller. Bunlar bir anlık işler. Güvenlik güçleri geldiğinde ya kaçıyor ya pusu kuruyorlar. Bu tür eylemler örgütün intihar noktasında olduğunu gösteriyor. 30 yıldan bu yana başarı kazanamadılar. Mücadelenin bizim açımızdan zor tarafı biz hukuk devletiyiz ve devletiz. Eşkıya değiliz. Bizim güvenlik güçlerimiz hukuk içinde hareket ediyorlar. Uyarıyorlar, havaya ateş açıyorlar. Bazen çoban zannettik diye ateş etmiyorlar. Bazen de Uludere’deki gibi bilgi karmaşası içine düşebiliyorlar.
'Onların dilini konuşuyorlar'
BDP’liler parlamentoya girdiklerinde siyaset dilini kullanacaklarını düşünerek mutlu olmuştum. Terör örgütü yalnız kalacak, dışlanmış olacaktı. Bu milletvekilleri örgütün içine hapsettikleri, adeta tutsak aldıkları insanlar. Onların dilini konuşuyorlar, onların yap dediklerini yapıyorlar. Dokunulmazlıkların bugün için kalkması elzem mi? Bu bir siyasi karardır. BDP kendisini kapattırmak istiyor. Bu partiler ne kadar kapatılırsa halkta ki tepki onları daha çok yaşatacak. Bunların ekmeğine yağ sürmemek açısından dokunulmazlıklarının kaldırılmasından yana değilim. Yeni anayasa yapılırken dokunulmazlık konusu yeniden düzenlenmeli.
Aktif siyasete son
30 Eylül’de partimizin kongresini yapacağız. 75 kişi, 3 dönemi tamamladık. Tekrar milletvekili olmayacağız. Şahsen ben buna çok memnunum. Aktif siyasetin içinde olmayacağım. Siyasetteki birikim ve tecrübelerimi özel hayatımda değerlendireceğim.”