T24 - Ergenekon’daki uzun tutukluluk sürelerini değerlendiren Arınç, “Keşke yapmasalardı, orada günahım kadar sevmediğim gazeteci bir insan var. Ama burada adaletsizliğe tahammül edemeyiz” dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ergenekon davasındaki uzun tutukluluk sürelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Her sanık, her tutuklu için dosyadaki delil durumuna göre tutukluluk halinin sona erdirilmesi gerektiğini belirten Arınç, “Keşke yapmasalardı, orada günahım kadar sevmediğim gazeteci bir insan var. Ama burada adaletsizliğe tahammül edemeyiz” dedi. “Mustafa Özbek ve Balbay’ın, ’darbeyi planladıkları iddia edilen komutanlar dışarıda, biz neden içerideyiz’ söylemi var. Neler düşünüyorsunuz?” sorusuna Arınç şunları söyledi: “Geçen gün canlı yayında söylediklerime çok geç uyandılar. Birileri bunları uyarmış, ’bu tersten çakar’ diye. Burada önemli olan şu, tutuklama bir tedbirdir. Bir kaçma tehlikesi varsa ağır cezalık cürüm işlemişse delili karartma ve yok etme endişesi var ise tutuklanır. Bu tutuklama ne kadar sürebilir, deliller, sorgular, savunmalar tamam olacak. Ondan sonra mahkemelerin vereceği kararlarla ilgilidir. Mahkemeler kendi içerisinde bu şekilde işler. Tuncay, Ahmet, Mehmet her kimse onları ayırt etmiyorum, kim içerideyse, hakkındaki deliller toplanmışsa sorgusu, savunması yapılmışsa suçluysa ya da suçsuzsa mahkeme onun beraatına ya da tutukluluğunun devamına karar verecektir. Bu, mahkemenin vereceği bir karardır.” ‘Hapiste 2 sene 10 seneye bedeldir’ “Sorguları yapılan tüm sanıkların birbiriyle olan ilişkilerini, kendileri için mahkeme heyetinin düşündüğü delil durumunun vereceği cezayı dikkate almak gerekir. İki sene yattıysa bu adamlar, bana göre 10 seneye bedeldir tutukluluk halleri. Şu kadar içeride yatarsa zaten tahliye olacak. Hükümle birlikte olsa bile. Her sanık, her tutuklu için dosyadaki delil durumuna göre tutukluluk halinin sona erdirmek gerekir. Şunu söylemek istiyorum, her sanık hakkında, delil durumuna göre, sizin tutuklamaya istisna, tahliyeye kesin olarak bakmanız lazım. Aslolan kişinin özgürlüğüdür, tutuklama istisnadır.” ‘Bakanın yanında arzı endam’ “Hatta bir bakıyorsunuz, bir bakanın yanında arzı endam ediyorlar. Bir başkası Yüksek Şura toplantısında Başbakan’ın karşısında oturuyor. Bunlar hakkında tutuklama kararı var. Ama bunlar bir güç gösterisi ile mahkeme ile alay eder noktaya gelmişler. O mahkemenin hakimi ile aynı hukuktan geçmiş kişiler, onlar hakkında tutuklama kararı vermiş, aynı hukuktan geçmiş X mahkemesinin de tahliye kararı alması dikkat çekici bir olaydır. Gücüyle kuvvetiyle temsil ettiği misyonuyla veya birilerinin onlara sahip çıkması ile aslında tutuklanması gereken, hukukun da böyle olmasını emrettiği kişiler bir şekilde dışarıda kalıyorsa ’Bunların güçlü, kuvvetli arkaları var, onlar hakkında tutuklanma kararı vermeyip bizi hala tahliye etmeme konusunda direniyorsunuz’ derlerse ben vicdan sahibi biri olarak onları dinlemek zorundayım. Benim söylemek istediğim bu.” ‘Husumetim yok, keşke yapmasalardı’ “O kişilere bir kırgınlığım, husumetim yok. Vicdan sahibi bir insanım. Keşke yapmasalardı, orada günahım kadar sevmediğim gazeteci bir insan var. Ama burada adaletsizliğe tahammül edemeyiz. Yargı kendi içerisinde iyi işleyecek. Eğer taraf tutmaları varsa isimleri ile beraber bu hakimlerin neden tutukladığı veya neden tahliye ettiği konusunda iddialar varsa bunun üzerine gitmemiz lazım. Adalet herkese lazım. Adalet herkese eşit dağıtılmalı. Bizim aslında HSYK için Anayasa değişikliğinde ısrar etmemizdeki temel nedenlerden birisi de budur. Yargıda bağımsızlık kadar tarafsızlık da önemlidir.”