ARINÇ: ''GENELKURMAYIMIZI KUTLUYORUM'' ANKARA (A.A)

-ARINÇ: ''GENELKURMAYIMIZI KUTLUYORUM'' ANKARA (A.A) - 02.03.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Eski Başbakan, hükümette bulunmuş bir insan, bir siyasi parti genel başkanı için silahlı kuvvetler olumlu bir taziye mesajı yayımlıyor. Bu alkışlanacak bir davranıştır. Bundan dolayı silahlı kuvvetler güçlenir. Sayın Kıvrıkoğlu'nun bizzat cenazeye gelmesi de hem insani tavırdır hem de bir Başbakana karşı görevdir. Ben onları da kutluyorum. Bizim bunlara ihtiyacımız var. Bu görüntüler halkımızın değer verdiği kişilere karşı bir saygı duruşudur, davranışıdır. Ben hem Genelkurmayımızı hem de bizzat cenazeye gelenleri kutluyorum'' Arınç, KanalTürk televizyonunda yayımlanan ''Merkez Siyaset'' programında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.  ''27 Nisan'ın ardından hükümetin tavrı Türkiye'de demokrasi açısından bir kırılma noktası olarak görülüyor. Hükümet, 'Biz bir açıklama yapacağız' dedi ve sabah daha sert, sıkı bir açıklama yapıldı. 27 Nisan'daki açıklama, Erbakan'ın yaşadığı acı tecrübelerden çıkan bir sonucun uzantısı mı? Ayrıca 28 Şubat sürecinin bin yıl süreceği ifade edilmişti. Bu süreç size göre bitti mi, yoksa etkileri var mı'' sorusu üzerine Arınç, şöyle dedi: ''Ben buna cevabımı verdim. Sanıyorum onuncu yıldı. 'Bin yıl sürecek dediler 10 yıl bile sürmedi' dedim. Bütün aktörleriyle, bütün yapılanlarla artık 28 Şubat sürecinin iddialı söylemi Türkiye'de tükenmiştir. Bunu söyleyenler de piyasada yok. Alkışlayanlar da herhalde bunu artık telaffuz edemiyorlar. Demokrasi Türkiye'de biraz daha güçlendi, daha ileri bir noktaya geldi. Artık bu tür sözleri söylemek cesaret, akıllılık sayılmıyor. O günden bu güne yaşadığımız olaylara bakarsak ne 28 Şubat'ı ortaya çıkaran ve onun arkasına saklanan güçlerin bir meşruiyeti kaldı ne de o zaman bu sözün büyüklüğüne bakarak 'Aman Allah'ım bittik, tükendik' diyenler piyasada yok, siyasi aktörleriyle de şu ya da bu şekilde bürokraside, yüksek yargıda yer alanlarıyla. Türkiye'de yeni bir sayfa açıldı. Türkiye'deki demokratikleşme serüveninin öyle bir günde birkaç saat içinde olacağını ve gelişeceğini düşünmüyorum. Her olaya baktığımızda bunun uzun bir süreç içerisinde ancak belli noktaya geldiğini görebiliyoruz. Bu bazı ülkelerde belki birkaç günlük bir iştir ama Türkiye'de bu süreç çok zorlu biçimde, dönüşüm içerisinde cereyan ediyor. 27 Nisan'daki gece yarısı bildirisine hükümetin verdiği cevap hem çok güzel bir cevap hem çok olumlu bir cevap hem de sivil asker ilişkilerinde bence bir dönüm noktası oldu. Artık ondan sonrası geriye dönüş değil.'' ''28 Şubat'ta yaşananların bir tecrübe olarak 27 Nisan'daki duruşa yansıması olmuş mudur? 27 Nisan çok tartışılıyor. Genelkurmay'ın sitesinde bu bildirinin hala durduğu ve jest anlamında çıkarılması gerektiği ifade ediliyor. Siz hükümetin çok önemli bir ismi olarak askerden böyle bir jesti bekler misiniz'' sorusu üzerine Arınç, bunun bir jest değil, gereklilik olduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Böyle bir yazıyı belli bir yerde muhafaza etmek bence doğru değil. Bugün Sayın Erbakan'ın vefatı dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir taziye mesajı yayınlaması fevkalade doğru, güzel, yürekleri yumuşatan, böyle zamanlarda olması gereken bir insani davranış. Sayın Koşaner'in bunu bizzat üstlenerek, silahlı kuvvetler adına, geçmişte görev yapmış bir başbakanımızın ülkeye yararlı hizmetler yaptığını ifade etmesi, fevkalade olumlu. Millet bunu bekliyor, bunu arzu ediyor. Bugün de 1. Ordu Komutanının başkanlığında zannediyorum 8-10 üst rütbeli subayın bizzat cenazeye kadar gelmeleri, silahlı kuvvetler adına çelenk gönderilmesi yine olumlu davranışlar. Siz bunlara jest diyorsanız evet, böyle jestlere ihtiyaç var. Ama gelinen noktada mesela 27 Nisan bildirisini eski genelkurmay başkanı da ben şahsen düşünmüyordum onun böyle bir şey yazabileceğini ama üstlendiğine göre ve bunun demokrasiye ve cumhurbaşkanlığı seçimine doğrudan bir müdahale olduğu konusunda kimse ihtilaf etmediğine göre hala bunun resmi bir sitede yer almasının ve sahiplenilmesinin herhalde doğru olmadığına hepimiz inanmalıyız. En azından ben inanmalıyım. Bu  jestse jest olsun ama jestin ötesinde bir şey bu. Mesela Orgeneral Mustafa Muğlalı kışlasının olayın cereyan ettiği yerde hala büyük bir levha halinde bulunmasını, halkın tepki göstermesine rağmen hala bunun muhafaza edilmesinin de doğru olmadığını düşünüyorum. Şüphesiz silahlı kuvvetlerin komuta kademesi hem halkın taleplerine bakarak hem de gelinen noktada kendi konumunu daha da takviye etmesi açısından bunlara daha çok dikkat edecektir diye düşünüyorum.'' -GENELKURMAYIMIZI KUTLUYORUM- Necmettin Erbakan'ın vefatının ardından hem Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklamanın hem de askerlerin cenazeye gelmesinin, askerin Türk milletinin hassasiyetlerine değer verdiğini gösterdiğini belirten Arınç, şöyle konuştu: ''28 Şubat'ta şu ya da bu sebeple yapılmayan bir davranışın, 10 sene sonra 2007'de verilmiş olmasında yaşanan olayların mutlaka katkısı vardır. Edindiğimiz tecrübelerin, birikimlerimizin mutlaka katkısı vardır. Çünkü bunu yapmak zorundaydık. Diklenmeden dik durmak, sivil iradeyi güçlendirmek, halkın bize verdiği yetkiye sahip çıkmak. O gün sahip olduğumuz kanaatimiz, hükmümüz, inancımız buydu. Bunu zaten cesaretle ortaya koyduğumuz için halk bunun karşılığını da bize yüzde 47 verdi. Biz ondan sonra büyük bir eşiği aşmış olduk. Bu 28 Şubat'ta neden yapılmadı? Ben Sayın Erbakan'ın cesaretsiz olduğunu söylemiyorum. 35 yılım yanında geçti. Onun bu yola çıkması, düşe kalka ama dosdoğru gitmesi bile muazzam bir cesarettir. Türkiye'de böyle bir siyasete talip olarak, yüzde 3'lerden yüzde 22'lere, başbakanlığa kadar. Ondan sonra 3 partisi kapatılan bir siyasi hareketin hala yoluna devam için kendi hayatını ortaya koyan bir insan mutlaka cesur bir insandır. Ama o zamanki konjonktür ve hükümetin durumu, bence en büyük etki budur. Erbakan Hoca, zaman içerisinde memleketin tertemiz evlatları olan silahlı kuvvetlerin başındaki insanlar da gerçekleri anlayacaklardır, ben onlarla biraz daha iyi ilişki kurabilirsem ve bu gerçekleri onlara daha çok anlatabilirsem aradaki buzlar eriyecektir, diye düşünüyordu. Buna fırsatı olmadı.'' Arınç, 27 Nisan bildirisini sahiplenmenin silahlı kuvvetlere de bir faydası olmadığını belirterek, ''Bunun o sitede durmasının hiçbir yararı yok. Bu bir cesaret konusu değil. 'Ben haklı bir şey yaptım. Sonuna kadar arkasındayım' demek şeklinde anlaşılırsa bunun da bir faydası yok'' dedi. ''Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun yeğeni 1. Ordu Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu da bugün komuta heyetiyle beraber cenazedeydi. TSK Erbakan'dan özür mü diledi, yoksa cenazeye katılarak bir manevi borç mu yerine getirildi'' sorusu üzerine Arınç, ''Hiçbir yoruma gerek yok. Akrabalık bağlarına da gerek yok. Orada yazılı olan cümleleri soyut bulabilirsiniz, yeterli görmeyebilirsiniz, onlar da hiç önemli değil. Türk Silahlı Kuvvetleri kendine yakışanı yapmıştır. Bu çok olumlu bir adımdır. Kalbini yarıp bakamayız ama bildiğimiz bir tek şey var. Eski başbakan, hükümette bulunmuş bir insan, bir siyasi parti genel başkanı için silahlı kuvvetler bugün olumlu bir taziye mesajı yayımlıyor. Bu alkışlanacak bir davranıştır. Bundan dolayı silahlı kuvvetler güçlenir. Hiç kimse de onu eleştirmez. Sayın Kıvrıkoğlu'nun bizzat cenazeye gelmesi de hem insani tavırdır hem de bir başbakana karşı görevdir. Ben onları da kutluyorum. Bizim bunlara ihtiyacımız var. Bu görüntüler halkımızın değer verdiği kişilere karşı bir saygı duruşudur, davranışıdır. Ben hem Genelkurmayımızı hem de bizzat cenazeye gelenleri kutluyorum'' diye konuştu. -''BU SOPA, DEMOKLESİN KILICI BİRİLERİNİN BAŞINDA OLDUKÇA...''- ''28 Şubat'taki eleştiriler size yönelik, Erbakan'ın daha cesur olup olamayacağı soruldu. Dönemin koşulları içinde tartışmak lazım tabii. 28 Şubat'ta siyaset dışı bir etkinin siyasete müdahalesine diğer siyasi partilerin itiraz etmemesi en fazla eleştirilmesi gereken konu değil mi? 28 Şubat sürecinde bir halk desteği de yaratılmıştı. Sokaklarda insanlar vardı. Susurluk için başlayan eylemler bir anda hükümete karşı muhalefete dönüştü. Bu süreçte sizin dışınızda diğer siyasi yapıların da özeleştiri yapması gerekmiyor mu'' sorusu üzerine de Arınç, 28 Şubat'a gelinceye kadar kendilerinin örnek alabileceği bir cesaret numunesi bulunmadığını belirterek, şöyle dedi: ''Bizden önce böyle bir olay olmuş da buna şöyle bir tepki verilmiş diye baktığımızda geçmişte ister koalisyonlar ister tek parti iktidarlarında buna karşılık millet adına, demokrasi adına verilmiş bir örnek bulamadık. Kendimiz ne yapabilir, bunu düşündük. 27 Nisan'a geldiğimizde olaylardan ders çıkarmış ve artık örnek bir hareket yapma ihtiyacını duyan bir kadro vardı. '28 Şubat'ta sokaklarda şunlar, bunlar vardı ve adeta bir şeyler hazırlanıyordu' dediniz. Bu 12 Eylül öncesinde de böyleydi. 12 Eylül öncesinde de Kahramanmaraş, Çorum olayları... Neredeyse 3-5 bin kişinin ölmesiyle Türkiye'de herkes can tehlikesine düşmüştü. 12 Eylül askeri darbesi olduğunda 'İyi ki geldiler de ülkede sükunet hasıl oldu' diye sevinenler oldu. Yani bir darbe meşruiyetini hazırlamak için birtakım olaylardan yola çıktı. Hatta 'Henüz olgunlaşmadı biraz daha zamana ihtiyacımız var' diyen generaller bile olmuştur 12 Eylül'de. 28 Şubat'ta da psikolojik olarak öyle bir hazırlık yapıldı ki, 'Böyle bir hükümetin olması Türkiye için tehlike haline geldi' diyen pek çok insan da oldu. Geçmişte başbakanlık yapanlardan rahmetli Menderes'in ne şekilde idam edildiğini, muhtıralardan sonra Nihat Erim'lerin başına neler geldiğini, ihtilallerden sonra hepsinin yargılandıklarını daha sonra da birçok haklarından mahrum kaldığını biliyorum. Bu sopa, demoklesin kılıcı birilerinin başında oldukça Türkiye'nin gelişmesi, büyümesi, ciddi hükümetler ortaya çıkması fevkalade zordur. Dolayısıyla 28 Şubat'taki Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak bir organizasyon varsa ve yanınızdaki ortağınız da sizin kadar cesur değilse yapılabilecek ne vardı diye düşünmemiz gerekir. Bence Sayın Erbakan hem çok iyi niyetliydi hem cesurdu ama Türkiye'nin geleceğini daha fazla düşünüyordu. Yani yeni bir macerayla bizzat sivil siyasete müdahale edilmesi halinde Türkiye'nin bir 50 yıl daha geriye düşebileceğini herhalde bizden daha iyi görüyor olmalıydı. Bugün bize acı gelen birtakım davranışlar o zaman belki de gereklilikti diye bir pay bırakmak lazım. Ama biz 27 Nisan'a geldiğimizde böyle değildik. Biz AB sürecine girmiş, müzakere yapan bir ülkeydik, uyum yasaları çıkmıştı ve çok önemli bir demokratikleşme sürecinde artık sivil iktidar gücünü daha fazla gösteriyordu. Şüphesiz cesur bir hükümet de olunca böyle bir bildiriye karşı gerçek bir cevabı verme konusunda hiç tereddütümüz olmadı ve arkası da çok güzel geldi. Bugün herkes kendi konumunu çok daha iyi görebiliyor.'' ''Erbakan'ın cenazesinin her faniye nasip olmayacak kadar güzel olduğunu, cenazede büyük bir kalabalık bulunduğunu'' ifade eden Arınç, ''Anadolu'nun her tarafından gelmiş insanlar vardı. Büyük bir özlem ve sevgiyle ona olan bağlılıklarını gösterdiler. Bu, samimi, içten, sahici bir duyguydu. Hocamız bir ömrünü bu işe vakfetti. Bu idealin peşinde 50 senesini vermiş, bu konuda hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş, ilmik ilmik Anadolu'yu dokumuş bir insandır'' diye konuştu. Arınç, gazetecilere açılan davalarla ilgili bir soru üzerine de ''Çok haklılar, gazeteciler üzerine dava açılıyor. Bizim bununla ilgili bir kanun değişikliğimiz hazır. Meclis'in gündemine sanıyorum mart ayı içerisinde gelecektir. Özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 3 veya 4 maddesinde değişiklik öngörüyoruz. Yani detaylarına girmeyeyim'' ifadelerini kullandı. -BAŞÖRTÜLÜ ADAY-  Arınç'ın konuşmasaında öne çıkan başlıklar şöyle; -''(Başörtülü aday) parti olarak böyle bir aday şimdi gösterilmeli mi? Çünkü aday gösterirseniz seçilecektir ve parlamentoya girecektir. Bu konuda hemen 'evet' diyemiyorum. bazı kaygılarım, endişelerim var''  -''Karar vermek çok zor ama bu olmalı. Bir gün mutlaka olmalı ve her şeyin bir ilki var. Bunun Türkiye'de ne laiklikle ne rejimle hiçbir ilgisi de yok. Ama Türkiye'de geleneksel korkular, vehimler, sıkıntılar var. Siyaseti güçleştirmemek adına biraz daha beklenmesi gerekir diye düşünüyorum'' -''Türkiye'nin gündemine yeni bir tartışmayı koymamak açısından şu anda cumhurbaşkanlığı süresini konuşmanın bence de bir faydası yok. Önümüzdeki iş, 12 Haziran'da yapılacak parlamento seçimleridir'' -''Seçim beyannamemizde veya siyaset programımızda yeni bir anayasada düşündüğümüz konular sayılabilir ama 'bizim yeni anayasamız bu olacaktır, oyunuzu buna göre verin' şeklinde zannetmiyorum'' -''(Terör örgütünün açıklaması) 1 Mart ile Haziran arasında 3 aylık bir süreç var. Bu süreç içerisinde eylem yaparak insanları terörden dolayı tekrar tedirgin etmek, siyaset olarak ya da bir yöntem olarak örgütün kullanabileceği bir işse devlet buna karşı bütün tedbirlerini mutlaka alacaktır'' -''Bir sanık 'ben savunma hakkımı kullanıyorum ve bunu Kürtçe yapmak istiyorum' diyorsa bence mahkeme başkanının buna izin vermesi gerekir. Altında üstünde başka bir şey aramaya da gerek yok''  --''Anadilde eğitimi şu anda kabul etmemiz mümkün değil'' -''(Arınç'a suikast girişimi iddiası) sonu hayır olsun inşallah. soruşturma henüz neticelenmedi''