-ARINÇ: KİMSE KİMSENİN KAFASINI KARIŞTIRMASIN SALİHLİ (A.A) - 03.09.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, evet ve hayır kelimeleri üzerinde kafa karışıklığı içinde olmadıklarını belirterek, ''Şer işin karşısında biz hayır tarafındayız, ama evetin karşılığında hayırın tarafında değiliz. Kimse kimsenin kafasını karıştırmasın'' dedi. Manisa'nın Salihli ilçesinde AK Parti ilçe teşkilatı tarafından düzenlenen iftarda konuşan Arınç, bu pakete bazı muhalefet partisi liderlerinin ''halk bunu bilmiyor'' deyip, basit olarak sadece hayır denmesini istediğini belirtti. Arınç, ''Hayır denmezse kıyamet kopacak, ülke batacak, millet mahvolacak, bölüneceğiz, parçalanacağız... Rüya görüyorlar, yalan konuşuyorlar ve maalesef ülkede bir karamsarlık, felaket tellallığı içindeler'' dedi. Anayasa değişikliği paketindeki maddelerin incelenmesi, faydalı ve doğruysa oyun ''Evet'', zararlı ve yanlış ise ''Hayır'' oyu kullanılması gerektiğini dile getiren Arınç, bugüne kadar pek çok kez sandıkta doğru kararlar veren halkın, bu seçimde de en doğru kararı vereceğine inandığını söyledi. Değişiklikler arasında yer alan Anayasa Mahkemesi üye sayısının artırılmasıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini vatandaşın ayağına getirmiş olacaklarını belirten Arınç, HSYK'de de ''Kendi içinde al gülüm ver gülüm anlayışını sona erdirecek düzenlemeler getirdiklerini'' söyledi. Bakan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugünlerde gazetelerde çokça yazılan bir haber var. Yargıtay üyelerinden birisi birkaç tanesiyle konuşuyor, hesap kitap yapıyorlar. 'Bu referandumda hayır çıkması için Öcalan'ı kullanmamız lazım' diyorlar, ancak onlar da hayır verirse buradan hayır çıkar diyorlar. Bir başkası tasdik ediyor. Öcalan'la, Öcalan'ın avukatlarıyla veya BDP ile görüşecek Yargıtay üyelerini kendi içlerinde görevlendiriyorlar. Bu ayıp değil midir, yanlış değil midir? Sonra bu ilk de değildir. Pek çok telefon dinleme kayıtlarında, pek çok dinlediğimiz ve gördüğümüz haberlerde maalesef Yargıtay üyeleri hepimizin kanını donduracak, tüylerimizi diken diken edecek şeyler konuşuyorlar. Yargı kendi içerisinde bir kast sistemi gibi çalışıyor. Üyeler kendi kafalarına göre seçiliyor. Maalesef bazı standartlara tabi olmayanlar yaşama şansı bulamıyorlar. Böyle bir kapalı devreden HSYK'yi daha geniş tabanlı ve demokratik bir yapıya kavuşturmak çok daha doğrudur. Yaptığımız iş de budur.'' Yüksek Askeri Şura kararlarıyla neyle suçlandığını bilmeden ve kendini savunma hakkı bırakılmadan ordudan atılan subayların bulunduğunu anlatan Arınç, bir iddiaya göre bu subayların dindar olmalarının, izledikleri televizyon kanalının, çocuklarını gönderdikleri dershanelerin suç hale getirilip ordudan atıldıklarını kaydetti. Darbecilik, cuntacılık, müdahalecilik ve demokrasiyi kesintiye uğratan müdahalelerden yana olmadıklarını, Türkiye'de tam demokrasi olmasını istediklerini kaydeden Arınç, 1982 Anayasasında yer alan ''darbecileri koruyan maddelerin'' kaldırılmasına 30 yılda hiçbir hükümetin cesaret edemediğine dikkati çekti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile eski genel başkan Deniz Baykal'ın, 26 maddeden 24'ünün çok güzel olduğunu, ancak Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddeleri istemediklerini söylediğini kaydeden Arınç, şunları ifade etti: ''Ee şimdi 24 taneye güzel dediğine göre toptan bu çok çirkindir dememen lazım, namuslu bir insan böyle söyler. Çünkü kayıtlarda var. Keşke bu 24 gelse de biz de oy versek dediler. Peki ikisine itiraz ettiler, değil mi? Anayasaya, yargı bağımsızlığına aykırıdır dediler. Peki buna kim karar verecek, Anayasa Mahkemesi. Oraya da dört nala koştular, müracaat ettiler.'' Arınç, Türkiye'de hem sol partilerin hem sağ partilerin geçmişte darbelerden çok çektiğini, toplumun tüm kesimlerinin bundan zarar gördüğünü, ülkenin darbeler kadar gizli, açık müdahaleler, muhtıralarla da karşılaştığını, katliamlar, suikastlar, faili meçhul cinayetler yaşandığını anlatarak, şöyle devam etti: ''Ama çok şükür şu 8 yıldan bu yana bir tek faili meçhul cinayet yok. 55 tane mafya ve çeteyi çökerttik. Kanun dışı oluşumlarla mücadele ediyoruz. Her gün bir planları ortaya çıkıyor, onlarcası yargılanıyor, onlarcası da yargılanmak için sıra bekliyor. Türkiye bir hukuk devleti olduğunu çok şükür yıllar sonra gördü. Darbelerden çok çekmiş olan hem geçmiş neslimiz hem de 18 yaşının baharında 'ben ülkemde tam demokrasi istiyorum' diyen genç evlatlarımız bilsin ki bunun yolu anayasaya 'Evet' demekten geçiyor.''