Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Abdullah Öcalan'ın beş kişilik sekretaryasının olacağı" iddialarına ilişkin olarak, "Öcalan'a sekretarya konusu doğru bir konu değil" dedi.
Arınç, "Adalet Bakanlığı gerekeni yapacak. Adanın kendi şartları içinde olabileceği bir konudur. Akil insanların adaya gidip gitmeyeceği net değil. Adalet Bakanlığı izniyle Öcalan'la milletvekili görüşebilir" ifadelerini kullandı.
A Haber kanalında Murat Akgün'ün sorularını cevaplayan Arınç'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Adına sekreterya dersiniz ama başka bir yöntem olabilir. Bunu söyleyenler dileklerini isteklerini konuşuyor olabilirler. Kendilerine saygı duyuyorum.
Öcalan, “Ben burada yalnızım” diyor. “Süreç devam ettikçe ne karar aldığınızı takip etmem lazım” diyor. Bu haksız bir talep değil bana göre. Kendisine bazı imkanların hukuk içinde Adalet Bakanlığımız gerekli olanı yapacaktır. Sekretarya, bizim sekreterlerimiz gibi adaya gitmesi her gün Öcalan’la görüşülmesi gibi bir şey değil. Cezaevinin kendi şartları içinde olabilecek bir şeydir. Bu bence makul bir istektir.
Bir insan bu kadar yaşa gelmiş 17 senedir cezaevinde. Bu kararların yazılmasında not edilmesinde “benim birkaç kişiye ihtiyacım var “demişse bunu Adalet Bakanlığımız karşılayacaktır.
Bir şeyi karıştırmayalım. İmralı Adası'na farklı mesleklerden insanların gitmesi Akil İnsanlar toplantısında da gündeme gelmişti. Bunların arasında gazeteciler de olabilir başka isimler de olabilir. Bu da bence makul bir taleptir.
Bugün sadece HDP gidiyor. Avukatları görüşebilir, yakınları görüşebilir, kız kardeşi öldü sanırım şimdi erkek kardeşi gidiyor ve her gidip geldikten sonra ortalığı karıştırıyor, onun dışında da Adalet Bakanlığı'nın izniyle milletvekilleri ve özel izinli olanlar gidebilir.
Arınç, 29 Ekim resepsiyonunun Çankaya yerine Beştepe’de yapılacak olmasına gösterilen tepkiler ve Devlet Bahçeli’nin, “Bu yapılan Cumhuriyet’e hakarettir” açıklaması üzerine ise şunları söyledi:
“Bunlar büyük laflar. Vatana ihanet, namus şeref lafları o kadar çok ediliyor ki bunların tükeneceğinden endişeleniyorum. Aslında orada Başbakanlık için yapılan yeni binalar vardı. Ben de başbakanlığın ve diğer hizmet binalarının oraya taşınacağını düşünüyordum. Ama yeni cumhurbaşkanımız, “Ben oraya taşınacağım” dedi, Başbakanımızla konuştular ve mutabık kaldılar. Hiçbir mekân kutsal değildir. Orada çalışacağım demişse; bunu Atatürk’le, laiklikle bağdaştırmak doğru değil. Her şeyin bir ilki var. Sayın Cumhurbaşkanımız öyle uygun gördü. Saygıyla karşılamak lazım.”