Arınç: Oylarının karekökü bile bize yetişemez  BURSA (A.A)

-Arınç: Oylarının karekökü bile bize yetişemez  BURSA (A.A) - 25.12.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Son anketler yüzde 55 gösteriyor AK Parti'yi. CHP yüzde 19, yüzde 16'ya yaklaşmış MHP'yi gösteriyor, yüzde 6 BDP'yi gösteriyor. Bunların hepsini topla ikiyle çarp, karekökünü al, bizimle aynı görünmüyor'' diye konuştu.  Arınç, partisinin Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) düzenlenen 3. Olağan İl Gençlik Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılmak istediğini ancak şartlar uygun olmadığı için kongreye gelemediğini söyledi. Kongrenin ilk planlandığı dönemde Başbakan Erdoğan'ın annesinin vefat etmesi nedeniyle gelemediğini anlatan Arınç, ''Kongre ertelendi ve gelmeyi arzu etmişti ancak yine kısmet olmadı. Rahatsızlığı nedeniyle gelemedi. Hamdolsun sağlığı iyidir, çalışmalarına kaldığı yerden devam ediyor. Kongrenin gecikmemesi için bugün yapılmasını erzu ettiler. Selamlarını, sevgilerini, başarı dileklerini iletiyorum'' diye konuştu. Konuşmasının, salonu dolduran gençler tarafından uzun süre ''Recep Tayyip Erdoğan'' şeklinde tempo tutularak kesilmesi üzerine Arınç, şunları söyledi: ''Meclis başkanlığından kalma huyum var. Böyle sık sık ve sayısı belli olmayan şekilde tezahürat yapmak doğru değil. En fazla 3 kez tekrar edeceksiniz ve böyle her kelimenin arkasından alkışlamayacaksınız. O zaman konuşmamıza gerek kalmaz. Yeri gelince alkışlayın, beğenmezseniz sessiz kalın. Beğendiklerinizi takdir edin, ama üç kez tekrar edin.'' Arınç, Aydın Menderes'in vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Arınç, Aydın Menderes'in babasına hasret kalmış bir siyasetçi olduğunu belirterek, hayatının çileyle, yoklukla geçtiğini anlattı. Arınç, 1996'nın Mart ayında Aydın Menderes ile Refah Partisi'nden milletvekili olduklarını belirterek, şöyle devam etti: ''Meclis Başkanı seçimi olacaktı. Rahmetli Erbakan hoca ve arkadaşları bize 'Burada teamül vardır. Hangi partinin milletvekili sayısı fazlaysa Meclis Başkanı ondan seçilir' demişlerdi. Bizim sayımız 154'tü. Diğer partilerin sayısı azdı. Biz oybirliğiyle rahmetli Aydın Menderes'i aday gösterdik. Sembolik bir konuyu ifade etmek istiyorduk; 'Adnan Menderes'i siz zulmen astınız, idam ettiniz. Türk milletinin kalbinde yaşıyor. Ama bakın milli irade o kadar güçlük ki, onun oğlu Meclis'te. Milli iradenin temsil ettiği yerde Meclis Başkanı olacak.' Büyük bir coşkuyla kendisini aday gösterdik. Şundan emindik, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi meclisteydi. Sadece CHP'nin oy vermeyeceğini biliyorduk. En azından Doğru Yol ve Anavatan oy verecek, bizim de 154 oyumuz var, meclis başkanlığına Menderes seçilecekti. Anavatan ve Doğru Yol Meclis başkanlığı seçiminde Aydın Menderes'e oy vermedi. 'Biz demokrat Partinin devamıyız, biz Menderes'in yolundan gidiyoruz' diye mangalda kül bırakmayan, O'nun mirasından oy devşirmeye çalışan bu iki parti Aydın menderes'e bir tek oy vermedi. Bizim oyumuzla yetindi. Sonunda Anavatan Partisinden Mustafa Kalemli'yi aday gösterdiler ve biz adayımızı seçtiremedik.'' Bu seçimden birkaç gün sonra partiye yeni seçilen milletvekilleriyle Antalya'da tanışma toplantısı yaptıklarını anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hepimiz, Ankara'dan yola çıktık. Onlar bizim önümüzdeymiş. Biz Afyonkarahisar'da, İkbal tesislerine girdik. Onlar da kahvaltıyı yapmış kapıdan çıkıyorlardı. Selamlaştık, kucaklaştık. Onlar yola çıktılar. Biz 20 dakika sonra çıktık. Sandıklı'ya geldiğimizde, arabaları şarampole yuvarlanmış, kendisini hastaneye kaldırılmışlardı. O zaman 'bunlar yüzde 100 oy vereceklerdir' diye düşündük. 'Demokrat Partinin genel başkanlığını yapmış, nasıl olur da Aydın Menderes'e oy vermeyen çıkar?' bunu düşünememiştik. O'nun Refah Partisini tercih etmiş olması onları rahatsız etmiş oy vermemişlerdi. Allah'ın kaderi değişmez. Büyük İslam alemi, 'ecel vardır ve değişmez' demiştir. Eğer Meclis başkanlığına seçilmiş olsaydı, Refah Partili milletvekilleriyle Antalya toplantısına gidemeyecekti. Gidemeyeceğine göre Ankara'da kalacaktı. Ankara'da kalınca trafik kazası geçirmeyecekti. O'nun Meclis başkanı olmamasında birileri övünüyordu. O akşam televizyonda karşımda Yaşar Okuyan vardı, 'ben O'na oy vermemiştim' dedi. Ben de içimden ne dediğimi siz de tahmin ederseniz.'' Türkiye'nin temizlendiğini belirten Arınç, ''Türkiye'de kapalı karanlık odalar arkasında yanlış işlerle, suç işlemekle meşgul olanların hesap verdiğini görüyoruz. Bu AK Parti döneminde oldu. Bizim 9 yılda aydınlatamadığımız faillerini yargıya teslim edemediğimiz şu an tek bir olay vardır, o da Necip Hablemitoğlu olayıdır. İktidara geldik 9 gün sonra bu şahsı öldürdüler. Herhalde çok karanlık bir olay ki, şu ana kadar aydınlatılamadı. Ama inşallah onu da bütün failleriyle adaletin önüne çıkaracağımız günler yakındır. Bunun dışında, kim suç işlemişse 30 saat içinde cehennemin dibine gitse bulup yargının önüne çıkardık'' dedi. Arınç, Maraş olayları meydana geldiğinde iktidarda DYP ve SHP ortaklığının bulunduğunu, Çorum olaylarında da başka partilerin iktidarda olduğunu dile getirerek, Başbağlar olayı olduğunda da AK Parti'nin olmadığını söyledi. AK Parti'nin Türkiye'de 10 yıldır var olduğunun altını çizen Arınç, ''10 sene öncesi başkaları vardı. Anavatan Partisinin tabelası var mı? Böyle bir parti devam ediyor mu? Doğruyol Partisinin bir tabelası var mı? Cumhurbaşkanlığı seçimine girmeyip Türkiye'yi kilitleyen bu iki siyasi parti esasen o gün bedbaht hale gelmişti. Ama bugün biz varız yüzde 50'nin üzerindeyiz. Son anketler yüzde 55 gösteriyor AK Parti'yi. CHP yüzde 19, yüzde 16'ya yaklaşmış MHP'yi gösteriyor, yüzde 6 BDP'yi gösteriyor. Bunların hepsini topla ikiyle çarp, karekökünü al, bizimle aynı görünmüyor'' diye konuştu. -MHP'ye yanıt- Son bütçe konuşmasında MHP sözcüsünün bir cümlesini eleştirdiğini anımsatan Arınç, şöyle devam etti: ''Mehmet Şandır demişti ki, 'Kürt kimliğini kabul ettiği için AK Parti gafletten öte bir iş yapmıştır.' Bunu kabul etmek mümkün değil. Kalktım cevabını verdim. Sayın Bahçeli beni eleştirmiş. Benim sözlerim ne kadar gerçekse, sayın Bahçeli'nin sözleri ne kadar ağır olmasına rağmen o da başka bir gerçek. Biz bu ülkede yaşayan ve kendini Kürt kimliğiyle ifade etmek isteyen her kardeşimize her yurttaşımıza saygı duyuyoruz. Onun kimliğine insan olduğu için saygı duyuyoruz. Ama diyor ki MHP, 'ben Kürdüm' diyen ve kendini Kürt kimliğiyle ifade etmek isteyenlere, 'Hayır sen Kürt olamazsın. Sen dağlarda eskiden yürürken (kart-kurt) diye ses çıkardı. Senin ismin oradan kaldı' demek istiyor. Veya MHP, 'Sen dağ Türküsün sen bilmezsin.' veya (Sen 'Kürtüm' de ama arkasından ben 'Türküm' diye ilave et) demek istiyor. Aramızdaki fark bu. Sadece Kürt kimliğine dayanamayan MHP gelsin Bursa'daki bu güzel tabloyu görsün. Bursa'da istediği semte gitsin, istediği evin kapısını çalsın, istediği sokakta kahvede çay içsin ve herkese 'nesin?' diye sorsun. Kürt kimliğinden daha fazlasını bulacaksın. Şimdiden duyacaklarına hazır olsun sayın Bahçeli ve arkadaşları. Allah diyor ki; 'ben sizleri şube şube, kabile kabile yarattım. Birbirimizle tanışın birbirinizle dayanışma içinde olun.' Allah'ın kabul ettiği bir yaradılışı haşa, 'sen o olamazsın' diye tersine çevirmek insan hakkı tanımamaktır.'' -''Bir Kürt anne babadan dünyaya gelseydim'' Arınç, babasının Manisa'nın Büyüksümbüller köyünden Molla Ahmet'in oğlu İbrahim Çavuş olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Köy, Yörük köyü. Bizim dağ ilçelerimiz gibi. Yörük olmaktan iftihar ediyoruz, bundan hiçbir zaman da gocunmayız. Ama ben Molla Ahmet oğlu İbrahim Çavuş'un oğlu olmasaydım, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinin bilmem ne köyünde, bir Kürt anne babadan dünyaya gelseydim veya ben Şanlıurfa'da Antep'te bir Arap anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelseydim veya ben Artvin'in, Rize'nin en uç köylerinde bir laz anne-babanın çocuğu olarak dünyaya gelseydim, bir Arnavut anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelseydim, bir Gürcü anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelseydim, 'niye öz be öz Türk değilim?' diye üzülmezdim. Ya Rab, sana hamdolsun beni Müslüman bir anne ve babadan dünyaya getirdiğin için diye şükrederdim.'' Arınç, farklı kimlikleri, kardeşliği, dostluğu ve kaynaşmayı artıran bir zenginlik olarak gördüklerini vurgulayarak, ''AK Parti olarak ayrımcılık yapmayız. Yapsaydık yüzde 50 oy alamazdık'' dedi.