ARINÇ: REEL SEKTÖRÜ DESTEKLEMELİYİZ MANİSA (A.A)

-ARINÇ: REEL SEKTÖRÜ DESTEKLEMELİYİZ MANİSA (A.A) - 11.12.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hükümetin reel sektöre son 5 yılda 40 milyar lira ayırdığına işaret ederek, ''Bu krizden bu kadar çabuk kurtulmamızın yolu esasen reel sektörü desteklememizden geçer'' dedi. Manisa Anemon Otel'deki Zafer Kalkınma Ajansı toplantısında konuşan Bülent Arınç, Zafer Kalkınma Ajansı'nın 20 milyon liralık bir katkı sağlayacağını belirterek, program içinde çalışan, disiplinli, iş yapmayı arzu edenlerin bu programa başvurması gerektiğini kaydetti. Bakan Arınç, şunları söyledi: ''Bundan sonra program içinde çalışan, disiplinli, iş yapmayı arzu edenlerle yola devam edilecek. KOSGEB desteklerinden önce reel sektöre 40 milyar para ayrıldı. Son 5 yılda hükümetimizin verdiği, ayırdığı miktar 40 milyardır, eski rakamla 40 katrilyon. Krizden bu kadar çabuk kurtulmamızın yolu reel sektörü desteklememizden geçer. Manisa'dan çok fazla talep olmadığını, çok fazla insanın ilgilenmediğini üzülerek müşahede ediyorum. KOSGEB'in bu kadar olumlu ve avantajlı destek vermesine rağmen talep ne olmuş, reelde ne gerçekleşmiş merak ediyorum. Türkiye'de nereye giderseniz gidin, Manisa örnek il gösteriliyor. Şehrin içi, çevresi gelişiyor. İstihdamda katkımız var. Türkiye'de istihdam, işsizlik yüzde 14'lerden, yüzde 12'lere indi, yüzde 10'lara çekmeliyiz. İspanya'da yüzde 20'lerde, Yunanistan'da biraz daha yüksek, Portekiz öyle. İstihdam oranları artıyor, işini büyütmek isteyenler, daha çok genişletmek isteyenler mutlaka bunları takip etmesi lazım.'' Bülent Arınç, bütün projelerin bağımsız denetim kurulları tarafından inceleneceğini, verilecek 20 milyonluk desteğin küçümsenmemesi gerektiğini, devamının geleceğini söyledi. Arınç, kalkınma ajanslarının kolay kurulmadığını, bu ajanslara projelerle başvurulması gerektiğini vurguladı. Ayağı yere basan projelerin destekleneceğini belirten Bakan Arınç, ''Bloomberg kanalında böyle bir program var, 2-3 genç ellerinde dosyayla geliyor, 4-5 kişilik jüri ver, onlara anlatıyorlar. Jüri de 'Şurası nasıl olacak, burası nasıl olacak, burada maliyet hesaplarını yanlış yapmışsın, kaça satacaksın? İhracat imkanların var mı?' diye soruyor. Kanal bile bunu yaparken, ajansın yapması tabiidir. Manisa'dan çok iyi düşünen, iyi eleman çalıştıran, Avrupa Birliği yolunda büyük özveriyle yürüyen, Türkiye'nin de sanayicisiyle, küçük sanayicisiyle başarılı olacağına inanıyorum. O kadar iyi noktaya geldik ki ekonomik istikrarı siyasi istikrar ile bütünleştiren Türkiye'nin bu gidişini bozmaya çalışan hem içeride hem dışarıda mihraklar var. Onlara fırsat vermek istemiyoruz, Allah bu fitneden korusun. Türkiye'nin ileriye gitmesini engelleyenlere izin vermeyelim. Kardeşliği bozmalarına izin vermeyelim. Bunu siyasi düşünce olarak söylemiyorum. Avrupa diyor ki, 'Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı var' Bizim AB'ne girmek isteyişimizin tek sebebi var, oradaki hukuk ve demokrasi standardına ulaşmak, oradaki yaşam seviyesine ulaşmak, çağdaş uygarlığın yollarını açabilmek. Bir hukuk ve demokrasi standardına ulaşmak. Bir standarda gelmişseniz, siyasette de istikrar dönemi başlamışsa, biz artık bu ölçekte üzerimize düşeni yapıyoruz demektir. Sarkozy, 'Sonunda bana geleceksiniz, ben de referanduma gideceğim, işiniz zor' dediğinde, belki buna ihtiyaç da kalmayabilir, o zaman biz girelim mi, girmeyelim mi diyeceğiz. 'Biz düşünmekten vazgeçtik, asıl sen düşün' diye haber göndermek gerekir.''