Arınç: Sonunda direkten döndük BURSA (A.A)

-Arınç: Sonunda direkten döndük BURSA (A.A) - 23.11.2011 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, siyasetin binbir manasından birinin de ''çuvalı yere düşürmeden taşımak'' olduğunu belirterek, ''Biz geçmişte siyaset yaparken çok yere düşürdük, un çuvalları telef oldu, gözümüz, başımız bembeyaz oldu. Düşünebiliyor musunuz? Benim gibi bir siyasetçinin 4 partisi kapatıldı. Sonunda direkten döndük'' dedi. Arınç, AK Parti Ar-Ge Başkanlığı Siyaset Akademisi'nin 7. dönem ''Lider Ülke Türkiye'' programının ''Deneyim Paylaşım'' dersinde, KKTC'de de benzer çalışma yapıldığını, siyaset akademisinin örnek alındığını söyledi. Siyaset Akademisinin Bursa'da yapılmasının çok güzel olduğunu ifade eden Arınç, ''Bursa hareketli, güzel bir şehir. Önümüzde çok seçim var. Siyaset akademisini bitirmek önemli referanstır. 'Siyaset akademisini bitirdim' diye sertifika varsa önemli görülürsünüz. Herkes katılabiliyor. Memurlar, çalışanlar da katılabiliyor. Ankara'dakiler kalabalık olurdu. Çoğunu bürokratlar oluşturuyordu. Neden? Çünkü herkes, siyasete ilgi duyuyor'' diye konuştu. -''Çuvalları siyasetle taşıyın''- Siyasete ilişkin bir hikayeyi kursiyerler ve diğer katılımcılarla paylaşan Arınç, şöyle devam etti: ''Mısır'da yaşayan bir alim varmış. Boy boy kitaplara, ciltler dolusu eserlere sahipmiş. O kadar çok okumuş ve yazmış ki, bir gün canı sıkılmış. Gözü gönlü açılsın diye limana gitmiş. Kocaman bir gemi, kalas dayamışlar, hamallar gidip geliyorlar. İçerden çuval alıp, dışarıya üst üste koyuyorlar. Gidip bakmış, hamallar un taşıyor. Hamalbaşının, hamallara 'aslanlarım, yavrularım, güçlü kuvvetli delikanlılar, çuvalları siyasetle taşıyın' şeklinde seslendiğini duymuş. Un çuvalını siyasetle taşımak. Bu da neyin nesi? Oda dolusu kitap yazmış adam, 'şu çuvalları siyasetle taşıyın' diyen birine anlam veremiyor. Un çuvalını siyasetle taşımak. Yaklaşmış 'sen bir şey söylüyorsun, bu ne demek?' diye sormuş. 'Yazıklar olsun sana bu kadar alimsin, bilmiyorsun. Git hamalın kendisine sor' demiş. 'Hamalbaşı diyor ki, aslanlarım şu çuvalları siyasetle taşıyın, ne demek istiyor?' diye sorunca hamal da aynı şeyi söylemiş, 'yaşından başından utan, başında bir de kavuk var. Alim de adamsın bunu bilmeyecek ne var.' Alim, 'bilmiyorum nedir, çatlatmayın beni' demiş. Hamalbaşı, 'un çuvalını siyasetle taşıyın yere düşürüp parçalamayın ziyan olmasın' diyor. Siyasetin binbir manasından biri de çuvalı yere düşürmeden taşımak. Artık arif olan bunun özellikle ne anlama geldiğini, kongreler zamanına benden daha iyi bilecek.'' Arınç, AK Parti'nin başarısının her partiye örnek olduğu gibi Avrupa ve dünya siyasetinin de dikkatinden kaçmadığını dile getirerek, bir partinin 4-4,5 yılda bir seçimlerde oyunu artırarak, tekrar iktidara gelmesinin  görülmemiş bir şey olduğunu söyledi. Bir karikatürün son seçimleri çok güzel özetlediğini belirten Arınç, ''Başbakanımızın karşısında Kılıçdaroğlu ve Bahçeli var. Onlara dönerek 'söyleyin bakalım hanginiz bana oy verdiniz' diye soruyor. Eğer yüzde 50 ise mutlaka biri verdi'' dedi. -''Millet, AK Parti'yi seviyor, beğeniyor''- Arınç, milletin AK Parti'yi sevdiğini ve beğendiğini ifade ederek, ''(Milletin emanetini yere düşürmeyiz, milletin egemenliğini şunlar bunlara vermeyiz, biz egemenliğin millette olduğuna inanıyoruz, bu yetkiyi ondan alıyoruz. Millet bizi nasıl getirdiyse götürmesini de bilir. Emaneti 3-5 kişiye vermeyiz, kararımız budur) dedik. Millet bunu, bizi sevdi, beğendi yüzde 35'i yüzde 47 yaptı, yüzde 47'yi yüzde 50 yaptı. Fazlası olur mu? Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor, olacak. Niye olmasın?'' diye konuştu. Seçimde çıtanın yükseldiğini vurgulayan Arınç, millete hizmet etmeleri ve milletin hizmetten memnuniyet duyması durumunda oyların yükselerek devam edeceğine inandığını bildirdi. ''AK Parti nasıl partidir?'' diye soran Arınç, şöyle konuştu: ''AK Parti'nin kimliği nedir? Kimliksiz parti olur mu? Kimliksiz parti olur. Avrupa'da böyle partiler var. Türkiye'de de var. İdeolojik parti miyiz biz? Hayır ideolojik değiliz biz. Türkiye'de ideolojik partiler var. Tabelaları var, üye sayısı az. Sahip oldukları ideolojinin sözcülüğünü yapmak için parti kurarlar. Türkiye'de resmi kayıtlara göre 58 tane parti var. Öyle garip isimlerde partiler var ki. Birine kızıp parti kuranlar da var. 30 kişiyi bir araya getirip parti kuruyorlar.'' -''CHP kitle partisi değil''- Toplumun her kesimine hitap edebilecek, toplumun her kesimiyle ilişki kuran, onların hakları konusunda daha liberal, özgürlükçü partilere ihtiyaç olduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti: ''Geçmişte Anavatan Partisi, Adalet Partisi böyle partiydi. Ama Cumhuriyet Halk Partisi, kitle partisi değildi, bir seçkinci partiydi, elit kesimlerin partisiydi. O yüzden 1950 yılından bu yana 61 yıldır tek başına iktidara gelemiyor. Neden? Son meselede bile en doğru, en haklı konunun konuşulduğu yerde bile işin üzerini örtmeye çalışıyorlar. Dersim son yüzyılın, yakın tarihin en acı olaylarından birisidir. Bu faciayı yaşamış bir insan 'evet bu yaşandı, yaşananlardan dolayı hepimiz üzgünüz, buna sebep olanlardan dolayı özür diliyoruz' diyemiyor. Kim diliyor bunu? Bugünün Başbakanı. Dersim olayları yaşandıktan 30 yıl sonra dünyaya gelmiş bir insan söylüyor. 'Dersim olaylarında ben de ailemden şu kadar insanı kaybettim' diyen CHP bunu söyleyemiyor. Söyleyen Diyarbakır İl Başkanını 3 dakika sonra görevden alıyorlar. Bu demokrasi değil.'' -AK Parti'nin kimliği...- Başbakan Yardımcısı Arınç, AK Parti'nin çok güzel kimliğinin bulunduğunu belirterek, ''Bizim kimliğimiz ne? Sosyal demokrat mıyız? Sol bir parti miyiz? Sağcı bir parti miyiz. Hayır sağcı parti de değiliz. Muhafazakar demokratız. 'Muhafazakarsan o zaman sağcısın kardeşim.' Hayır aynı anlamda değil. Avrupa yelpazesinde muhafazakar demokrat diye bir kimlikle parti yok'' diye konuştu. Parti olarak toplumun ortak değerlerine sahip olduklarını vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: ''Saygılıyız ve bağlıyız. Bu değerler, dil, din, kültür, aynı zamanda aile, değer verilen, üzerinde ittifak edilmiş halkın saygı duyduğu bütün ortak konular. Muhafazakarlığımız gericilik anlamında değil, muhafazakarlık değerlere saygı anlamında. Değerler bizi ayakta tutuyor. Gençliği, aileyi, inancımızı koruyacağız. Biz bu düşünceyle muhafazakarlığı alıyoruz.''